İlk solo çalışmasını Beyoğlu Metropol Müzik aracılığıyla müzikseverlerin ilgisine sunan Niyazi Koyuncu, ‘Muço Pa!’ (Nasıl yapayım/Ne yapayım!) adını verdiği albümde Lazca, Hemşince, Gürcüce ve Megrelce şarkılara yer veriyor. Koyuncu, müziğine kaynaklık eden ismin ağabeyi Kazım Koyuncu olduğunu söylüyor.
ÇAĞLA AĞIRGÖL
caglaagirgol@gmail.com
• ‘Muço pa’ ne demek?
Nasıl yapayım, ne yapayım gibi bir soru. Kendimize, karşımızdakine sorduğumuz bir soru. “Ne yapayım” derken, aslında ne yapmamız gerektiğini ve birçok şeyin cevabını biliyoruz. Bu nedenle soru işareti yerine ünlem koydum sonuna.
• Albümde Hemşince, Lazca, Gürcüce, Megrelce şarkılar var. Bunları söylerken zorlandınız mı?
Evet, zorlandım. Anadilim Lazca. O yörenin çocuğu olduğumdan, Gürcülerle, Lazlarla, Hemşinlilerle yaşıyorum. Bölge insanına ayıp etmemek için Hemşince ve Megrelceyi iyi okumam gerekiyordu. Gerçi bildiğim diller ama anadilim olmadığı için zorlandım. Aksanlara Megrelce, Gürcüce ve Hemşince müzik yapan usta isimlerle çalıştım. Zor oldu ama anlamlı oldu.
• Repertuvar nasıl oluşturuldu? Kimlerle çalıştınız?
Sevdiğimiz şarkıları söyledik. Çoğu anonim, iki tane de bestem var. Albümde her şeyden olsun dedik. Unutulmuş anonim eserleri yaşatmak için onlara da yer verdik. Diğer yandan kendimi ifade etmem gerekliydi. Dinlediğim, sanatçı arkadaşlarımın seslendirdiği şarkıları da okudum. Albümün yönetmenliğini Murat Çorak’la birlikte yaptık. Gürcüce şarkılarda, usta isim İberya Özkan’la ve diğer iyi müzisyenlerle çalıştık.
• İlk albümde müzikal olarak yapmak istediklerinizi tam anlamıyla yansıttığınızı düşünüyor musunuz?
Bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. “Nasıl yapayım, ne yapayım” diye bir arayış... Piyasada ilk albümlerde genellikle bilinen isimler ve şarkılar üzerine oynanır. Bizim albümümüzde öyle bir şarkı yok. Ne yapalım, ne edelim derken yeni bir şeyler ortaya çıkarıp söyledik.
• Karadeniz müziğine nasıl bir farklılık katmak istiyorsunuz?
Her şeyden önce şarkı söylemek ve vicdanımla farklılık yaratmak istiyorum. Ülkemizde Doğu-Batı ayrımı var. Ama benim için her taraf aynı. Güneydoğu’ya da, Ege’ye de Karadenizli biri olarak gidiyorum. Yaptığım müziği yalnızca kendi coğrafyama değil tüm ülkeye ulaştırmak beni mutlu ediyor.
• Siz müziğe Seritana grubuyla, sokak müziği yaparak başladınız. İktidar sokak müziğini engellemeye çalışıyor. Bu durumu nasıl yorumuyorsunuz?
Sokak müziği çok özgür bir şeydir, bir renktir. Ülkemizde sokak müziğine tahammül yok. Avrupa’da adam sokağa piyanoyu çıkarmış, müzik yapıyor. Bizim ülkede ise İstiklal Caddesi’nde müzik yapanları zabıtalar kovalıyor. Sokakta müzik yapan birinin ne kötülüğü dokunabilir ki! Müzik ve sanatın ülkeyi geliştireceğini düşünüyorum.
• Kazım Koyuncu müziğiniz üzerinde nasıl bir etki bıraktı?
Ağabeyim, Karadeniz müziğinde duygu ve coşkunun tek başına yetmeyeceğini, devrimci bir duruş gerektiğini, insan olmak, vicdanlı olup baskılara karşı direnç göstermek gerektiğinin altını çizerek ayrı bir tarz yarattı. Onun 2005’ten sonra açtığı yolda birçok güzel insan Karadeniz müziği yapmaya başladı. Örneğin Apolas Lermi ‘Diren Karadeniz’ adlı bir proje çıkardı, Marsis müziğiyle HES’lere karşı duvar örüyor. Ben de bir şekilde bir yer tutup ses vermeye çalışıyorum. Derdimiz sadece müzik yapmak değil, samimi duygularla bir şeyleri de hissettirmek. Yalnızca Karadeniz’de değil, ülkede kötü giden her şeye karşıyız. Bunun için şarkı söylemek istiyorum. Kazım’ın müziğe etkilerinden biri de yöresel müzik yaparken modern düşünmesi. Şimdi ben de bunun kavgasını vererek müzik yapmaya çalışıyorum.