İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin maddeleri tiyatroya uyarlanıyor

‘Birileri’ adlı tiyatro grubu, yeni oyunu ‘Özgürlük Üçlemesi’ni, ilk kez, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nde sahneledi. İkincikat Kadıköy sahnesindeki özel gösterimin ardından bir söyleşi de yapıldı. ‘Birileri’, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin her bir maddesi için 30 farklı yazar tarafından yazılacak 30 kurmaca hikâyeyi 30 farklı oyuncu tarafından üçlemeler halinde oyunlaştıracak. Proje tasarımı ve yönetmenliğini üstlenen İlyas Özçakır, uzun soluklu projeyi Agos’a anlattı.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden yola çıkan ‘Birileri’nin yeni projesi ‘Özgürlük Üçlemesi’, ‘Öykü’, ‘Onur’ ve ‘Ferda’ adlı oyunlarıyla özel bir gösterimle sahnelendi. Oyun, projenin anlam ve önemine ithafen, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü kapsamında izleyiciyle buluştu. Temel hedefi, insan haklarını içselleştirmekte sanatın gücüne dair bir diyalog başlatmak olan bu özel gösterim sonrası Galatasaray Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi İdil Engindeniz moderatörlüğünde, üçleme yazarlarından Çağdaş Ekin Şişman ve Alis Çalışkan, projenin tasarımcısı ve yönetmeni İlyas Özçakır ve oyuncular İrem Kalaycıoğlu, Özgür Yetkinoğlu ve Gül Doğa Selvi ile bir söyleşi yapıldı.

‘Birileri’, bilindiği halde tam olarak anlaşılamayan, yazılı ve basılı olarak “bir yerlerde duran” İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni tiyatronun hikâyeleştirme gücünden faydalanarak yeniden canlandırmayı ve insan haklarının içselleştirilmesini sağlamak istiyor. Didaktik olmaktan uzak, yalın ve özgün yaklaşımıyla ‘Birileri’, seyircilerini Öykü, Onur ve Ferda’nın özgürlük arayışına ortak ederek etkileyici bir tiyatro deneyimi sundu. ‘Özgürlük Üçlemesi’nde özel hayata müdahale, evlenme, kanaat ve ifade özgürlüğü gibi haklar, anlatım biçimleri, oyunculuk ve hikâye olarak birbirinden ayrışan ve ortak bir özgürlük arayışında birleşen tek kişilik üç kısa oyunla sahneye taşıdı.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nden yola çıkarak tiyatro oyunu fikri nasıl gelişti, nasıl hayata geçti?

Bir gün bir öykü toplamı okudum. Farklı yazarlar, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin her maddesi için birer öykü yazmış, Uluslararası Af Örgütü yayımlamış bunu. Ben de bunun oyun versiyonunun daha güzel olacağını düşündüm. İşte ‘Birileri’ projesi ilk o zaman aklıma geldi. Sene 2014. O zaman daha farklıydı matematiği. Sahnesi olmayan bir tiyatrocu olarak tek başıma yapamayacağımı düşündüğüm için sahnesi olan bir tiyatroya göndermiştim, “Bu bizim için de büyük iş” dediler. Ben projeyi rafa kaldırıp başka projeler üretmeye devam ettim, onları hayata geçirdim. Sonra pandemide yolumuz FNF Türkiye [Friedrich Naumann Foundation] ile kesişti. Onlara bu projemden bahsettim, desteklemeleri için. Projeyi çok sevdiler, ciddi destekleri oldu ve işe koyulduk.

Oyunların hikâyesinden bahseder misiniz? Projenin devamı için nasıl planlarınız var?

Bildirgede yer alan toplam 30 madde için 30 kısa oyun yazılarak 30 karakter üzerinden her bir madde için birer insanın hikâyesi anlatılacak. Bu karakterleri 30 farklı oyuncu canlandıracak. Oyunlar her seferinde üçlemeler halinde sahneye taşınacak. Bu seneki üçlememiz ‘Özgürlük Üçlemesi’. Daha sonra ‘Emek Üçlemesi’, ‘Yargı Üçlemesi’ gibi temalarla, her sene yeni bir üçleme şeklinde sahneleyeceğiz. Toplamda dört üçlemeyi İstanbul’da, eğer yeterli kaynak bulabilirsem kalan altı üçlemeyi de Marmara dışındaki bölgelerde, o bölgelerin yerel tiyatrolarıyla yapmak istiyorum.

‘Öykü’

Çağdaş Ekin Şişman’ın kaleminden, bildirgenin 12. maddesinden yola çıkarak özel yaşamın korunması hakkı üzerine olan kısa oyunda, İrem Kalaycıoğlu, ‘Öykü’ karakterine can veriyor. Kurumsal bir şirkette, başarılı bir kariyeri olan ve bir sosyal medya paylaşımı sebebiyle işten kovulan Öykü, özel hayatının kurumsal kimlikleri zedeleyen yönlerini gizleme ve törpüleme çabasında kendi varlığını tehdit eden bir noktaya sürükleniyor.

‘Onur’

H. Can Utku’nun yazdığı ve ‘Onur’ karakterini Özgür Yetkinoğlu’nun canlandırdığı bir diğer kısa oyun, bildirgenin 16. maddesinden esinlenerek evlenme ve aile kurma haklarını işliyor. Bu oyunda Onur, ablasının düğününe hazırlanırken bir yandan da kendini düğün konuklarının kendisinin ne zaman evleneceğiyle ilgili soracakları sorulara yanıt vermeye hazırlanıyor. Oysaki kendini en yakınlarından bile gizlemek zorunda kalan Onur için evlilik zaten söz konusu değil, çünkü yasalar onu sevdiği kişiyle evlenmekten yoksun bırakıyor.

‘Ferda’

Alis Çalışkan’ın yazdığı ve Gül Doğa Selvi’nin ‘Ferda’ olarak rol aldığı kısa oyun ise bildirgenin kanaat ve ifade özgürlüğüyle ilgili 19. maddesinden yola çıkıyor. Yazar olmaya çalışan Ferda’nın yarattığı hikâye ve hikâyenin ana karakteri olan Feza, yapımcılar tarafından sansüre uğrayınca Ferda, hikâyesini ve Feza’yı yeniden yazmaya karar veriyor. Ancak bu değişimin karşısında duracak olan Feza, yaradılışına özgü cin fikirleriyle hikâyenin seyrini umulmadık şekilde değiştiriyor.

Sizin için İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni tiyatro yoluyla ele almak neden önemli oldu?

Böyle bir bildirge olduğunun çoğumuz farkındayız ama hayatın içinde olmayan bir bildirge bu. Kaç madde olduğunu bilmiyoruz, nelerden bahsediyor, bilmiyoruz. Aslında önemli olan içerik, yoksa orası harfler ve sayılar. Oradaki harfleri ve sayıları anlaşılabilir kılıp insanları derinlemesine etkileyecek birer içeriğe dönüştürmek amacıyla bir proje tasarladım. Benim için en önemli noktalardan biri, didaktik olmaması. Zaten kitapçık olarak var orada, bir yerde duruyor. Bir şeyi direkt olarak anlatınca, onu anlamaya yatkın olmadığımızı düşünüyorum. O sebeple tiyatronun hikâyeleştirme ve empati gücünden yararlanmak istedim. Direkt değil de dolaylı olarak bir şeyleri verdiğimizde, izleyici bir karakterin yerine kendini koyduğu zaman, konuyu daha iyi özümsüyor ve onu hayatına daha iyi katabiliyor diye düşünüyorum. Zaten bilgiyi içselleştirmedikten sonra kalıcılığı olmuyor. Edebiyatın, tiyatronun böyle bir gücü olduğuna inanıyorum.

İlyas Özçakır kimdir?


Tiyatroyla, Boğaziçi Üniversitesi’nde İnşaat Mühendisliği eğitimi alırken tanıştı. Öğrenciliği boyunca Galatasaray Üniversitesi Tiyatro Topluluğu bünyesinde amatör tiyatroyla uğraştı. Mühendislik fakültesinden mezun olduktan sonra oyuncu olmaya karar verdi ve Kadir Has Üniversitesi Film ve Drama, Oyunculuk bölümünde yüksek lisans yaptı. ‘Tiyatro Öteki Hayatlar’da çeşitli oyunlarda ilk profesyonel deneyimlerini yaşadıktan sonra, 2014’te ‘Sarı Sandalye’ tiyatro topluluğunun kurucuları arasında yer aldı. Bu toplulukta oyunculuğun yanı sıra çoğu oyunun proje tasarımını üstlendi. 2019’da, sanat yoluyla sivil haklar üzerinde daha etkili bir yaklaşımı hedefleyen Civil Production’ı kurdu. Bu oluşumda oyuncu, yönetmen, yapımcı ve proje tasarımcısı olarak sanat yaşamını sürdürüyor. Proje tasarımını yaptığı ‘Birileri’ projesi için çalışmalarına devam ediyor.



Yazar Hakkında