Ermenistan’a dönen savaş esirleri tekrar askere çağrılıyor

Eylül ayında Azerbaycan-Ermenistan sınırında yaşanan savaşta rehin alınan 17 Ermenistan askeri 4 Ekim’de ülkelerine iade edildi. Bakü’den silah yaraları ve psikolojik sorunlarla dönen askerler bir ay sonra yeniden askerliğe çağrıldı. Aileler, askerlerin hem fiziksel hem psikolojik olarak askerliğe hazır olmadıklarını, tedavi görmeleri gerektiğini söyleyerek karara isyan ediyor.

Ermenistan’da 18 yaşına giren erkekler iki yıllık zorunlu askerlik hizmetine alınıyor. Üniversite okuyanlar da artık bu hizmetten muaf tutulmuyor. Dolayısıyla Eylül ayında Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan çatışmalarda esir düşen askerler, çoğunlukla 18-20 yaşında olup mecburi askerlik hizmetini yapanlardı. Haftalarca Bakü’deki çeşitli hapishanelerde kalmış askerler, ülkelerinde iade edildikten 20 gün sonra tekrar askerlik görevlerini yapmak üzere orduya çağrıldı. Aileler, Savunma Bakanlığı’nın askerlerin psikolojik ve fiziksel olarak askerliğe dönüşe hazır olup olmadıklarını kontrol etmediğini söylüyor.

‘Yalnız kalmak istiyor, konuşmuyor, iletişim kurmuyor’

azatutyun.am’e konuşan 19 yaşındaki bir gencin amcası, üç haftadan fazla esaret altında işkence gören yeğeninin, askeri hastaneden eve dönmesinden yaklaşık bir ay sonra görevine dönmesi gerektiğini söyledi: “Yaralanan bacağından kıymık çıkarıldı, operasyon başarılı geçti ancak çocuk askerliğe henüz hazır değil.” Çatışmaların çok yoğun olduğu Jermuk’tan esir alınan gencin amcası, esaretten döndükten sonra sadece çıkan çatışmalara odaklandığını, 20 arkadaşının kaybını atlatamadığını ve psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu aktardı: “Şu an askerliğe alınmamasını isterdik. Fiziksel olarak iyileşti belki ama mental olarak iyi değil. Gece gördüğü rüyalar, uykudan zıplamalar... Hep yalnız kalmak istiyor, konuşmuyor, iletişim kurmuyor. Bunun çözülmesi gerekiyor, tedavi edilmesi gerekiyor.”

‘Askeri üniformayı görünce birden değişti’

Başka bir askerin ailesinin ifadesine göre, Yerevan’a döndükten bir ay sonra Savunma Bakanlığı, sağlık muayenesi olmadan hizmetine devam etmesi için onu tekrar orduya çağırdı. Ebeveynler çocuğu kendi imkânlarıyla muayene etti ve sonuç olarak genç hastaneye yatırıldı.

Kimlik bilgilerini paylaşmak istemeyen genç, şu anda Yerevan’da bir hastanenin psikiyatri bölümünde tedavi görüyor. Anneye göre, oğlu esaret altında işkence gördü ve döndükten sonra bakanlık ona sadece 20 gün izin verdi. Annesi, o esnada, çocuğunun ciddi psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu, uykusuzluk ve sürekli baş ağrısından şikâyet ettiğini aktarıyor: “Çocukların psikolojik durumunun tespiti için mutlaka psikolojik muayeneden geçilmesi gerekiyor ama yapılmadı. O gün askeri karakola gitmek için giymesi gereken üniformayı görünce birden değişti, nasıl bir duruma düştüğünü bilmiyorum. Birkaç gün önce karabuğday pişirdiğimde kokusundan, ‘Ne, karabuğday mı? 20 gündür yiyorum, bu evde karabuğday pişirme’ dedi. Üniformayı görünce de alevlenip benzer bir tepki vermişti.”

‘Yakalanmaktansa ölmek daha iyi’

Askerin annesi, devletin tutumundan rahatsız. Esaretten döndükten sonra, tıbbi muayeneye paralel olarak, çocukların ilk üç gün Soruşturma Komitesi’nde yarı aç ve sürekli sorguya çekildikleri, hâlâ Azerbaycanlıların verdiği kıyafetleri giydikleri söyleniyor. Öte yandan bir Askeri Polis yetkilisi, el bombaları olmadığı için yakalandıklarını ima etmiş. Anne, sözlerine şöyle devam etti: “Ve oğlum; ‘Acı şu ki, bütün bu süreçte yakalanmaktansa ölmenin daha iyi olduğunu düşündüm, sadece şartlar nedeniyle bunu yapamadım’ diyor.”

Azerbaycan’da hapishanede haftalarca kalan oğlunun şu anda psikiyatri koğuşunda tutuluyor olmasının daha da kötü etkisi olabileceğini düşünen anne, “Aynı parmaklıklar, şu an anavatanında. 20 gün hapiste olan, o parmaklıkların ardında kalan kişi şimdi yeni bir tutsaklık içinde ve bunu sürekli olarak yeniden yaşar hale geldi” dedi.

‘Hem kendileri hem çevredekiler için tehlikeli olabilir’

Hak savunucuları da esaretten dönmüş askerlerin parmaklıklarla psikiyatri odalarında tutulmaması gerektiğini söylüyor. Azatutyun’a konuşan Vanadzor’daki Helsinki Yurttaşlık Derneği’nden Armine Sadikyan, şöyle konuştu: “Koşullar parmaklıklarla olmamalı, insan merkezli bir sistem benimsenmeli. Bu gençler çok zor durumdaydı ve şu an çevrelerindeki ortam daha iyi olmalı. Askerlerin ve ebeveynlerin şikâyet ettiği zor koşulları hatırlatmayacak konular yaratılmalı.”

Benzer vakalar iki yıl önce İkinci Karabağ Savaşı diye adlandırılan 44 günlük savaştan sonra da ortaya çıkmıştı. Esaretten dönen ve henüz yeterli yardım ve tıbbi muayene olmadan taburcu edilmiş genç erkeklerin askere alınmasıyla ilgili uyarılar daha önce de oldu. Armine Sadikyan da, 44 gün süren savaşın ardından buna benzer birçok vakayla karşılaştığını aktardı: “Yakın zamanda dönen savaş esirlerinden birinin davasıyla ilgileniyoruz. Ayrıca bir psikolog ve bir psikiyatrist, söz konusu kişinin bazen hâlâ savaş operasyonlarında olduğunu ve asker arkadaşlarını koruması gerektiğini düşündüğü sonucuna varıyor. Bu hem kendileri hem de çevredekiler için tehlikeli olabilir. Kişi, birkaç gün sonra hizmete dönmüş ve ardından Yerevan’daki Askeri Hastane’nin psikiyatri bölümüne transfer edilmişti.”

İnsan hakları savunucuları, 44 gün süren savaşın ardından iki yıldır bunu konuşuyor, hükümeti yasayı gözden geçirmeye ve esaretten dönenler için özel koşullar oluşturmaya çağırıyor. Ancak bu konuda henüz yasal bir girişim yok. Haftalar önce ülkelerine geri gönderilen 17 askerden kaçının orduya geri götürüldüğüne ilişkin ise Savunma Bakanlığı’ndan henüz bir açıklama yok.



Yazar Hakkında