Uzun süredir Ermeni toplumu içinde çalışmalar yürüten Düşünce Platformu, bir açıklama yayınlayarak yaklaşan Vakıf seçimleri öncesinde seçmenlere çağrıda bulundu, Yönetmeliğin eksik ve sorunlu yanlarına dikkat çeken platform, yine de Ermeni toplumunun bu süreçte bir aktör olarak görünür olması gerektiğini belirtti ve seçmenlere "Kaydınızı yaptırın, yönetimlere aday olun. Sözünüzün geçmesi için..." mesajını iletti
Düşünce Platformu'nun açıklaması şöyle:
"Düşünce Platformu olarak Vakıflar Yönetmeliği’nin azınlık vakıfları yönetim kurulu seçimini düzenleyen maddelerinin 2013 yılında iptal edilmesinden bu yana seçimlerin bir an evvel yapılması gerektiğini; hatta bunun için yeni yönetmeliğin beklenmesinin dahi gerekli olmadığını çünkü yenisi çıkana kadar eski yönetmelik hükümlerinin hukuken geçerli olduğunu söyledik. Dolayısıyla, vakıf yönetimlerimizin seçim yapmak için harekete geçmelerini ve engellenmeleri durumunda dava açabileceklerini belirttik. Fakat, ne yazık ki, vakıf yönetimlerimiz hiçbir şey yapmadan beklemeyi tercih ettiler ve dokuz sene gibi bir zaman kaybettik.
Geçen bu uzun süreden sonra Kasım 2021’den itibaren yeni yönetmeliğin Nisan 2022’de hazır olacağı yetkililer tarafından söylenildiğinden beri, sürecin şeffaf ve geniş bir istişareyle yürütülmesi gerektiğini defalarca belirttik. Ama maalesef gene böyle yapılmadı. VGM’nin kısıtlı bir kesimle yürüttüğü ve o da kapalı kapılar ardında ne konuşulduğu belli olmayan görüşmeler sonucunda Haziran ayında mevcut yönetmelik çıktı ve korktuğumuz oldu. Yönetmelik, kendi içindeki çelişkileri, yarattığı karmaşık sistem bir yana, azınlık vakıflarını geniş bir VGM vesayeti altına sokuyor. Ayrıca, hastanesi olan vakıfları ayırmak gibi Vakıflar Kanunu’na aykırı bir uygulama getiriyor. Nitekim, yönetmelik yayınlandıktan sonra Ermeni toplumunun içine girdiği kaos ortamı, yönetmeliğin ne kadar kötü hazırlanmış olduğunun da bir delilidir.
Uzun lafın kısası, mevcut yönetmelik kazanılmış haklarda ciddi bir geriye gidişi beraberinde getiriyor. Devlet yetkilileri, mutat olduğu üzere, ölümü gösterip sıtmaya razı etme yoluna gitmişlerdir. Her ne kadar yönetici seçimlerinin ivedilikle yapılması gerektiğine inansak da, hem bu hak kayıplarının kalıcı olmasının önüne geçmek hem ortaya çıkan kaosu en azından bir süreliğine yatıştırmak hem de Ermeni toplumu içinden çıkan itirazı kayda geçirmek için bu yönetmeliğe karşı dava açmak kaçınılmaz hale geldiğinden böyle bir dava açtık. Keşke Ermeni toplumunun ve ilgili diğer grupların haklarını sınırlayan böyle bir yönetmelik çıkmasaydı ve biz de böyle bir dava açmak zorunda kalmasaydık.
Fakat inandığımız başka bir şey daha var: siz, yani toplum, Ermeni halkı. Bu süreçte halkın bir aktör olarak görünür olması gerektiğine inanıyoruz. Evet, bu yönetmelikle yapılan seçim sakat, yanlış ve eksik bir seçim olacak; fakat, buna rağmen halkımızın seçim sürecine ilgi göstermesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunun yolu da hem seçmen hem yönetici adayı olarak ortaya çıkmaktan geçiyor. Mevcut yönetmelik iptal bile olsa -ki olmalı- halkın bu süreçteki görünürlüğü ve ilgisi hem Ermeni toplumu yöneticilerine hem resmi makamlara gerekli mesajları verecektir. Bir halkın kendine dikte ettirilmeye çalışılan şeye karşı itiraz gücü ve kabiliyeti olduğu görülürse bundan sonraki adımlarda herkes toplumun varlığını da göz önüne almak zorunda kalacaktır. Dolayısıyla, seçim her türlü sizin. Varlığınızı göstermediğiniz yerde herkes kendi bildiğini yapacak, sizin de sonra şikayet etmeye hakkınız olmayacak.
Seçmen kaydınızı yaptırın, yönetimlere aday olun. Sözünüzün geçmesi için…"