Sukacidis ve 199 yoldaşı, 1 Mayıs 1944’te, İşçi Bayramı gününde, Atina’nın Kesaryani semtinde kurşuna dizilirler. Kesaryani , ezici çoğunluğu Anadolu kökenli olan Yunan halkının Nazilere ve daha sonra İngiliz işgal güçlerine karşı direnişinin merkezi olmuştur.
Yunanistan halkının başta faşist İtalya’ya, devamında Alman Nazilere karşı gösterdiği topyekûn direnişin en önemli bileşeni, Anadolu’dan ayrılmaya mecbur edilen (1922–24) Rumlar olmuştur. Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin (EAM) liderlerinin çoğu Anadolulu kökenliydi. Alman işgali sırasında Naziler, Yunanistan halkına karşı, Girit adasından başlayarak, Avrupa’nın tamamında geniş çaplı, toplu misilleme eylemleri uygulamıştır. Bir Alman askeri için 100 masum insan infaz edilmiştir.
27 Nisan 1944’te, Mora yarımadasının Molai bölgesinde, Alman general Franz Krech ve üç koruması, direnişçi gerillalar tarafından öldürülür. Naziler, buna karşılık olarak, Atina yakınlarındaki Haydari’de tutuklu bulunan 200 solcu Yunan’ı idam etme kararı alır. Bu kişiler arasında, 1909 yılında Bursa’da doğan ve 1922’de ailesiyle birlikte Yunanistan’a sığınan Napolyon Sukacidis de vardır.
Napolyon’un babası Fotis ve annesi Maria öğretmendir; çift, 13 yaşındaki oğullarıyla, Girit’in Kandiye (Heraklion/İraklio) kenti yakınlarındaki Arkalohori kasabasına yerleşir. Zekâsı küçük yaşta fark edilen Napolyon, Heraklion Ticaret Okulu’nda okurken çalışkanlığı, felsefe aşkı ve özellikle yabancı lisan öğrenme kabiliyetiyle öne çıkar. 19 yaşında mezun olduğunda altı dili (Türkçe, Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca ve tabii ki Rumca) mükemmelen konuşmakta ve yazmaktadır. Ayrıca, kadim Yunan ve çağdaş Avrupa felsefesi hakkında derin bilgisi vardır. Dolayısıyla, tutuklu bulunduğu hapishanede, Alman kumandan Fischer tarafından tercüman olarak kullanılır.
200 kişi nasıl infaz edildi?
Misilleme amacıyla masum 200 insanın idam edilmesi yönündeki karar üzerine, Haydari Kampı’nın Alman komutanı tutukluların içtimaya çıkmasını emreder. İsmi okunan tutuklular öne çıkar ve onarlı gruplara ayrılırlar. Bu işlem, 200 sayısı doldurulana kadar devam edecektir. Sıra yedinci gruba geldiğinde, Fischer, aldığı hızla, Napolyon Sukacidis’in ismini haykırır; Napolyon, gür bir sesle “Paron” (burada) deyip sırasından çıkar. Fischer o an yaptığı hatayı anlayıp Napolyon’u omuzundan tutarak, ona “Yok, sen değil Napolyon” der. Napolyon infazdan istisna edildiğini ve yerine başka kimsenin konmayacağını düşünerek komutana teşekkür eder ve sırasına dönmek üzere. Ancak yerine başka bir tutuklunun alınacağını anlayınca, dimdik durarak Alman komutana şu sözleri söyler:
“Her Yunan’ın hayatı benimkiyle aynı değerdedir. Benim gibi onu da bir ana beklemektedir. Şahsıma gösterdiğiniz takdir için size teşekkür ederim. Ancak önerinizi kabul edersem, olduğum kişi olmaktan vazgeçmiş, başka bir şeye dönüşmüş olurum; bir hiç olurum. Daha da beteri, bir hain ve katil olurum. Ve unutmayın ki siz bir işgalcisiniz, ben ise vatanının özgürlüğü için direnen bir savaşçıyım. İkimiz birbirimizin düşmanıyız.”
Komutan onu ikna etmek için “Gerçek kahramanlar hangi taraftan olursa olsun, askerlik onurumuz onlara saygı göstermeyi gerektirir” der.
Napolyon’un cevabı, “Evet ama siz onları aşağılıyorsunuz” olur.
Fischer şaşkınlıkla “Neden?” diye sorar, ancak onu, kendi yerine başkasının girmesini ikna edemeyeceğini anlayınca “Napolyon, sen hiçbir zaman köle olmadın” der.
İnfazdan kurtulma imkânı varken, kendi yerine bir başka masumun idama gönderilmesini reddedip, yoldaşlarıyla beraber kahramanca bir ölümü tercih eden Napolyon Sukacidis, bu onurlu fedakârlıkla tarih yazmıştır.
Sukacidis ve 199 yoldaşı, 1 Mayıs 1944’te, İşçi Bayramı gününde, Atina’nın Kesaryani semtinde kurşuna dizilirler.
Kesaryani semti, ezici çoğunluğu Anadolu kökenli olan Yunan halkının Nazilere ve daha sonra İngiliz işgal güçlerine karşı direnişinin merkezi olmuştur.
Bu yüksek fedakârlık olayı hiçbir zaman unutulmamalıdır. Sukacidis’in idam edilmeden önce yazdığı son üç mektup, ruhunun saflığını ortaya koymaktadır
-Nişanlısı Hara Luludaki’ye: “Son düşüncem seninledir. Seni mutlu etmek isterdim. Babamı ve kız kardeşimi çok sevmeni istiyorum. Bana ve sana layık bir hayat arkadaşı bulmanı istiyorum.”
-Babasına: “Babacığım, tek oğlunla gurur duymanı diliyorum. Kız kardeşimi çok sevmeni diliyorum. Elveda, sağlıcakla kal babacığım.”
-Nişanlısının kız kardeşi, halk kültürü uzmanı ve öğretmen Maria Luludaki’ye: “İnfaza gidiyorum. Seni ve kız kardeşini çok seviyordum. Sizi mutlu edemedim. Lütfen babama biraz sevgi gösterin. Elveda ve hoşça kal, sevgili kardeşim.”
Maria Luludaki de, hayatını Yunan İç Savaşı’nda, Kasım 1947’de kaybeder.
Kendisinin yerine bir yoldaşının idam edilmesini reddederek Nazilere özgür insan ruhunun onlardan daha güçlü olduğunu gösteren Anadolulu Rum Napolyon Sukacidis, yiğit bir insandı.
(Bu yazı, edebiyat ve tarih öğretmeni Hristos Andreadis’in, 17 Mayıs 2012’de, haftalık ‘Erevna Kalitheas’ gazetesinde yayımlanan makalesine dayanmaktadır)