Normalleşme sürecinde bu hafta diasporadan bir sese yer vereceğiz. Antalya Diplomasi Forumu sonrasında özellikle diaspora kuruluşları, normalleşme sürecinde Ermenistan'ın zayıf pozisyonu nedeniyle Türkiye'nin sürekli 'gizli' taleplerle süreci kullanacağı ve nihayetinde de sonuçsuzluğa iteceği görüşünde. Bu yönde yapılan kampanyalarda, Diplomasi Forumu’nda Ermenistan Dışişleri Bakanı Ararat Mirzoyan ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun el sıkışan fotoğrafı, üzerine çarpı işareti konarak sosyal medyada paylaşılıyor. Biz bu hafta Türkiye'de yapılan soykırım anmalarına diasporadan ilk gelen katılımcılardan olan Nicolas Tavityan ile söyleşiyoruz. Tavityan AGBU'nun (Ermeni Yardımseverler Derneği) eski Avrupa Direktörü. Tavityan bu görevini geçtiğimiz aylarda bıraktı ve Ermenistan hükümetinin yurtdışındaki Ermeni profesyonellere yaptığı açık çağrıya cevaben Ermenistan'da Diaspora Yüksek Temsilciği danışmanı olarak çalışmaya başladı. A.N.
Normalleşme süreciyle ilgili genel görüşün nedir?
Geçen yılın sonunda Ermenistan ve Türkiye özel temsilciler atadılar ve şimdiye kez iki defa buluştular. Basında çıkanlara göre diplomatik ilişkilerin sağlanması ve sınırın açılması konusunda anlaşma var. Bence bu görüşmeler kaçınılmazdı. Ermeni diplomatlar herkesle konuşabilmeli, özellikle de komşu ülkelerle. Diplomasinin hedefi bu. Ama konuşmayı anlaşma, tartışmayı da uzlaşma ile karıştırmamalıyız.
Umutlarımızı yükseltmemeliyiz. Bu görüşmeler bir sonuç getirebilir de getirmeyebilir de. Hızlı ilerleyebilir veya tam tersi yıllar alabilir. Türkiye'nin oportünist bir müzakereci olduğunu biliyoruz, ve bu türden görüşmelerin kendisini bir taktik olarak görüyor.
Yalanın ve aldatmanın diplomatik oyunların bir parçası olduğunu biliyoruz. Henüz bunda iyi değilsek, öğrenmenin zamanı geldi. Ermenistan tarafında öncelikle müzakerecilerinin iyi hazırlanmış olması ve stratejilerin ve taktiklerin ötesini görebilmesi gerekiyor.
Türkiye'de olan bitenle ve Erdoğan'ın motivasyonu ile ilgili kaliteli bilgiye sahip olmalıyız. Örneğin: Neden müzakerelere başlamaya karar verdiler? Erdoğan'ın müzakerelere bakışı Türkiye'de seçimler yaklaşırken değişecek mi? Bunun Türkiye'deki ekonomik krizle herhangi bir ilgisi var mı? Ukrayna'daki savaş bu müzakereleri nasıl etkileyecek? Rusya bu savaştan daha zayıf çıkarsa ne olacak?
Ermenistan ayrıca farklı senaryoları da gözönüne almalı. Birkaç ay içinde Türkiye müzakereleri terk ederse biz ne kazanırız? Ya da ne kaybederiz? Veya bu müzakereler Karabağ’daki durum üzerinden Ermenistan'a baskı yapmak için kullanılacak mı?
Bir başka ihtimal de Türkiye'nin bu diyalogu yıllarca uzatması olacaktır. Bu durumda Ermenistan'a bunun maliyeti ne olacaktır? Alternatif olarak Türkiye'nin aklında Ermenistan'da çok daha spesifik bir şey isteme hedefi de olabilir.
Eğer durum böyle ise onlara istediklerini tam olarak söyleyebilmeleri için zaman vermeliyiz. Buna karşın Ermenistan'ın da neyi vermek isteyip, bunun için nasıl bir karşılık talep edeceğini düşünmesi gerekiyor.
Ermenistan'ın kazancını maksimize edebileceği kilit nokta, müzakerelerin sürmesinde ve sabırlı olmasında. Ermenistan'da bu konudaki politik tartışmalar halen anlaşılır bir şekilde duygusal. İhtimallerin yüksek olduğu doğru ama Türkiye tehlikeli bir ülke. Bahislerin yüksek ve oyunun 'cool' (soğukkanlı) bir el gerektirdiğini öğrenmemiz gerek.
Diaspora'nın normalleşme sürecindeki duruşunu nerede görüyorsun? Bu oyunda onların da içinde olacağı bir el var mı, yoksa dışarıda mı bırakıldılar?
Bu soru bizi Ermenistan ve diaspora arasındaki ilişkinin kalbine götürüyor. Prensipte rollerin ayrımı gayet net. Ermenistan güvenliğini ve istikbalini güvence altına almak için komşularıyla görüşme ve müzakere etme hakkına sahip, hatta zorunda.
Müzakereleri yürütenlerin devlet temsilcileri olmaları gerekiyor
Bu müzakerelerin koşullarıyla ilgili haklı olarak kamusal alanda bazı tartışmalar yapılıyor. Ermenistan'daki siyasiler ve medyatik şahsiyetler bu tartışmada yer alıyorlar ve diaspora da buna katılabilir. Ama şunu anlamalıyız, kararlar Ermenistan cumhuriyetinin vatandaşları tarafından seçilmiş kişiler tarafından alınacak. Ve onlar da vatandaşlarının ve bu ülkede yaşayanların yararına olan kararla devam edeceklerdir.
Ermenistan merkezli bir tartışma bu. Uluslararası sistem bu şekilde oluşturulmuştur, kuralları biz yazmadık.
Aynı zamanda diasporalı Ermeniler de bu müzakerelerde bir anlaşmaya varıldığı takdirde, eğer varılırsa, kendi haklarından ve taleplerinden ödün verileceği yönünde önyargılı olmamalılar. Burada Türkiye'deki Ermenilerin hakları, Türkiye'deki Ermeni mirasının korunması, soykırım tazminatları vs gibi konulardan bahsediyorum. Bu gibi konularda, Ermenistan da diasporanın hak ve taleplerini önyargı ile karşılamamalı. Bu konuların Türkiye ile müzakerelere dahil edileceğini düşünmüyorum.
Hatta şu aşamada ilişkilendirilmemesinin de gerekli olduğunu düşünüyorum. Gelecekteki aşamalara saklanması en iyisi. Ama eğer bu noktaya gelinirse, o zaman Ermenistan hükümeti diasporanın belli kuruluşlarını sürece ve karar mekanizmasına ilişkilendirmek zorunda kalacaktır.
Birçok diaspora organizasyonu bu sürece karşı. Bunun adil bir süreç olmadığını ve Türkiye'nin Ermenistan'dan alabildiğince çok şeyi almak için taleplerde bulunacağını söylüyor. Öte yandan Azerbaycan'ın da ihlallere devam edip Karabağ’daki tansiyonu yüksek tutmak istediği gerçeği de var..
Öncelikle, diaspora dediğimizde kimi kast ettiğimize dikkat etmeliyiz. Biz aslında diasporanın ne düşündüğünü veya söylediğini bilmiyoruz. Türkiye her türlü hesabı yapıyor. Ama tepkimiz oyunu oynamayı reddetmek olmamalı. Daha iyi oynamayı öğrenmek olmalı.
Kanaatim o ki, normalleşme sürecine karşı çıkanlar henüz Ermenistan'ın bağımsız bir ülke olduğunu iyi anlamamış olmalılar. Şimdi müttefiklerimiz, veya dostlarımız var, koruyucularımız değil. Kol kanat germesini isteyeceğimiz Sultanlar ve Çarlar yok.
Geçmişte saklanmak ya da onların kollarının altına girmek etkili taktikler olmadı. Kimse bizi kurtarmaya gelmeyecek. Ne Rusya, ne Avrupa ne ABD ne de kesinlikle Türkiye. Ne kadar düşmanca olurlarsa olsunlar komşularla daha 'sofistike' ve kalıcı ilişkiler kurmak tamamen bize kalmış.
Ermenistan sınırların açılmasına hazır mı? Sence tarih her zamankinden daha mı yakın?
Bu çok güzel bir soru. Yüzleşelim: Ermenistan zayıf bir ülke. Sınırın açılması durumunda Türkiye'den gelecek baskıya dayanması ve karşı koyması küçük bir şans. Türkiye'nin bu süreçte Ermenistan’daki stratejik noktalarda yatırımlar elde etmeye çalışacağını, kritik noktalara ajanlar yerleştirmek isteyeceğini düşünüyorum.
Bu konuda sınırlar açılmadan önce Ermenistan tarafında yapılması gereken yoğun bir iç hazırlık var. Türkiye vatandaşlarının veya şirketlerinin Ermenistan'da toprak satın alması veya büyük bir kapitale sahip olmalarına karşı çıkacak bir yasadan yana olurum. Ermeni işyerlerine zarar verecek Türkiye'den gelecek bazı mallara ticari kısıtlamalar getirilmeli. Yurtdışından fonlanan siyaset ise dünyanın genelinde bir sorun. Ermenistan'ın seçilmiş kişilerin gelirleri ve fonlanmaları ile ilgili çok sıkı bir yasaya ihtiyacı olacaktır.
Çok fazla ev ödevi var. Ermenistan'ın müzakerecisinin ülkesinin zayıf noktalarını gözetmesi gereken çok fazla alan var.
Ermenistan'daki siyasilerin bu konuda dile getirdikleri çekinceler neler?
Yukarıdaki her konuyu gündeme getiriyorlar. Türkiye ile müzakere Ermenistan için büyük bir olay.
Örneğin müzakereci Ruben Rubinyan'ın genç yaşı ile ilgili bir tartışma vardı. Ermenistan'ın güneyindeki topraklarından bir koridor verilmesi veya soykırım konusunda tavizler vermesi konusunda da tartışmalar var.
Hiçbirinin gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. Bazen bu tip suçlamalarla çok fazla zaman kaybediyoruz, çok daha önemli konulara odaklanmamız gerekirken.
Kamuoyu araştırmaları ne söylüyor bu konuda?
Benim gördüğüm toplumun %70'ine yakınının normalleşme sürecini desteklediği yönünde. (IRI Araştırma şirketi)
Bu sonuçları okurken dikkatli olmalıyız. Bence genel anlamda Ermenistan'daki çoğu kişi normalleşmek istiyor, ama her ne pahasına olursa olsun değil.
Eğer Türkiye Karabağ’dan veya soykırımın tanınması talebinden vazgeçmek gibi şeyler talep ederse bu destek hızlı bir şekilde düşer. Bu da Ermenilerin bir sağduyusu olduğunu gösterir.