Aralık 2016’dan bu yana Kocaeli 1 No’lu F Tipi Cezaevi’nde bulunan ve demans tanısı konulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk’un tutukluluğu devam ediyor. Ağabeyi Alaattin Tuğluk, kardeşinin sağlığı için endişe duyduğunu belirtti: “Endişem, bunun ilerlemesi, geri dönülemez bir yere gelmesi, kardeşimi kaybetmemiz.” Sivil toplum kuruluşları, Aysel Tuğluk’un tahliyesi için ortak çağrıda bulundu.
Tuğluk, HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı görevinde bulunduğu dönemde, 29 Aralık 2016’da tutuklanmıştı. Siyasetçi, hakkında hazırlanan iddianameye göre, DTK Eş Başkanlığı döneminde yaptığı açıklamalar ve faaliyetleri nedeniyle suçlanıyordu. 16 Mart 2018’de kararını açıklayan Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi, Aysel Tuğluk’a ‘örgüt yöneticisi olmak’ iddiasıyla 10 yıl hapis cezası vermişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 6-8 Ekim Kobani eylemlerine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Tuğluk için tutuklama kararı verilmişti.
Annesinin cenazesine saldırı
2017 yılında Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk hayatını kaybetmişti. Hatun Tuğluk’un cenazesi, vasiyeti üzerine defin için Ankara’da bulunan İncek Mezarlığı’na getirilmişti. Cenaze, bir grubun saldırısına uğramış, Dersim’de defnedilmek üzere mezardan çıkarılmak zorunda kalınmıştı. Cenazeye saldıranlar “Terörist cenazesi gömdürmeyiz”, “Burası Ermeni mezarlığı değil” gibi ifadeler kullanmıştı. Olay sosyal medyada yankı bulmuştu.
Gazeteci İsmail Saymaz’a konuşan Alaattin Tuğluk “Kardeşimi iyi görmedim. Soruyu birkaç kez soruyor. Bazı şeyleri hatırlamıyor” dedi, ailede daha önce kimsede görülmeyen demans hastalığının, annelerinin cenazesinde yaşananlardan sonra başladığını aktardı: “Annem dul kaldığında 28 yaşındaydı. Aysel’le beraber büyüdüler. Aysel, her şeyiydi. Aysel’in cezaevinde olması annemi yıktı. Aysel, ‘Benim yüzümden öldü’ diye düşünüyor. Bir de cenazede olanlar... Benim düşüncem, Aysel’in, mezarın başında ağlaması gerekiyordu. Yaşadığı suçluluğu belki de toprağa dökecekti. Bunu yapamadı.”
KOÜ Adli Tıp Anabilim Dalı’nın raporu: “Hayatını yalnız idame ettiremez”
Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı dört ay süren incelemelerden sonra 12 Temmuz’da açıkladığı kesin raporda Tuğluk’un ‘yaşamını bir başkasının yardımı olmaksızın sürdürmesinin mümkün olmadığı, zorunlu ihtiyaçları karşılayamayacağı, infazının ertelenmesi gerektiği, infaz kurumunda hayatını yalnız idame ettiremeyeceği’ aktardı.
İstanbul Adli Tıp Kurumu aksini savundu
Üniversitenin adli tıp anabilim dalının raporundan sonra Adli Tıp, bir gün süren inceleme sonunda ‘Tuğluk’un bir ceza infaz kurumunda hayatını yalnız başına idame ettirebileceği, tedavisi ve düzenli kontrolleri sağlanarak, cezaevinde infazına devam edilebileceğini’ savundu.
68 STK’da ortak açıklama
Sivil toplum kuruluşlarının yaptığı açıklamada, “Tuğluk’un sağlığıyla ilgili gelişebilecek tüm olumsuz sonuçlardan, ‘cezaevinde kalamaz’ raporunu görmezden gelen idari ve adli makamlar sorumlu olacaktır…Ona yaşatılan bu hukuksuz süreçte imzası olan tüm yetkilileri bir kez daha hukuka, bilime ve vicdana uygun davranmaya çağırıyor; Tuğluk’un tedavisinin olması gereken ortamda sürdürülebilmesi için bir an önce özgürlüğüne kavuşması gerektiğini hatırlatıyor, dayanışma çağrımızı yineliyoruz” denildi.