Seçimlere bir haftadan az süre kalmışken, ABD yönetiminden çatışmanın durdurulmasını sağlamasını beklemek gerçekçi olmaz. Başkan Trump’ın kişisel müdahalesi dışında, Kongre gibi kurumların etkili olması beklenemez.
ABD Başkanlık seçimlerine bir haftadan az bir süre kaldı. Ülke bir yandan seçimlere, bir yandan da tekrar yükselen Koronavirüs pandemisine ve ikisinin arasındaki bağlantı hakkında gergin bir tartışmaya dalmışken, ABD’li Ermeniler Dağlık Karabağ çatışmalarına, savaşın kanlı gidişatına, kamuoyunun ilgisini, devletin ise müdahalesini sağlamaya çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde beklenmedik şekilde Başkan Trump’ın duruma şahsen müdahil olmasına şahit olduk. Los Angeles’ın sahil beldelerinden Newport Beach’e kampanya amacıyla gelen Trump’a, kendisini protesto edenlerden daha kalabalık bir grup olarak orada toplanan Trump destekçisi Ermeniler tarafından bayraklarla tezahürat yapıldı. Kendisine yönelik ilgiden çok hoşnut olan Trump, buna olumlu karşılık vermekte gecikmedi. Bir sonraki durağı olan Nevada’da yine ellerinde Ermenistan ve ABD bayraklarıyla karşılanan Trump, konuyla ilgili olarak kameraların önünde ilk kez konuştu: “Ermeniler hakikaten müthiş savaşıyorlar, zaten iyi insanlardır, hatta çok iyi iş insanıdırlar. Beni güzel bayraklarıyla karşıladılar. Bir şeyler yapacağız, bekleyin, göreceksiniz.”
Kaliforniya, Biden’ın kazanacağına kesin gözüyle bakılan bir eyalet. Ancak Nevada’da iki aday da anketlerde başa baş gidiyorlar. Trump her oyun çok önemli olduğunun bilincinde. Nevada’ya benzeyen ve hatta kilit eyaletlerden olan Michigan, Wisconsin ve Pensilvanya’da da Ermeni seçmenler oldukça önemli. Genel oylama ile değil, bir eyalette çoğunluğu kazananın, o eyaletin tüm delegelerini aldığı seçim sisteminde, birkaç bin oy farkının başkan olmaya yetiyor olması nedeniyle, Trump’ı anlamak zor değil.
Üçüncü ateşkes
Trump’ın demeçlerinin ardından, Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Ermenistan ve Azerbaycan arasında üçüncü bir ateşkese varıldığını açıkladı. Trump ise sosyal medyadan ve sözlü olarak Paşinyan ile Aliyev’e teşekkür ederek, “Kendi ekibimle gurur duyuyorum” dedi. Bilindiği gibi, bu ateşkes de başlar başlamaz ihlal edildi. Trump’tan bununla ilgili bir yorum gelmese de Pompeo’nun taraflarla telefon görüşmeleri yaparak, ateşkese uyulmasına çalıştığını biliyoruz.
Trump yanlısı Ermeniler, bu süreçte Trump karşıtı Ermenilere, “Bak, gördünüz mü kendisine ilgi gösterirsek sonuç alıyoruz” dediler ama ateşkesin ihlal edilmesiyle bu sözler havada kaldı. Trump’ın asıl amacı, kilit eyaletlerde halen kararsız olan seçmenlerin desteğini almak. Kilit eyaletlerde yaşayan ciddi bir Ermeni nüfus var. Demografik açıdan üçüncü veya dördüncü kuşak olan bu Ermeniler, Trump’ın oylarını kazanması gereken seçmen kitlesi içinde yer alıyorlar. Tabii övgü dolu sözler bunun için yeterli değil. Ondan beklenen ABD’nin gücünü ve nüfuzunu kullanarak, savaşı durdurması. Bunu da yapamadığı için Biden’a yakın duranları kendi lehine çevirmesi pek olası görünmüyor.
Kongre’de durum
Kongre cephesinde ise Ermenilere yakın duran temsilciler Adam Schiff ve Frank Pallone’in Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığının ABD tarafından tanınması için Temsilciler Meclisi’ne getirdikleri önergeler var. Bunu halen destekleyen vekil sayısı 30 civarında olduğu için bu önergenin kabul edilmesi mümkün görünmüyor. Zaten geçse de bu bir yasa değil, sadece önerge. Yani yürütmenin bu tanıma talebini kabul etmesi gerekiyor. Trump ve Pompeo’nun günümüz jeopolitik konjonktüründe bunu kabul etmeleri ise mümkün görünmüyor.
Temsilciler Meclisi ve Senato’da insan hakları ihlalleri gerekçesiyle başta Cumhurbaşkanı Aliyev olmak üzere, Azerbaycan yönetimine yönelik yaptırım içeren yasa tasarıları da var. Ancak bunun destekçi sayısı da 50 civarında. Türkiye ve Azerbaycan’ın yüksek ücretlerle tutmuş olduğu lobi şirketleri, Ermenilerin baskısıyla sözleşmelerini tek taraflı feshettiler. Bunların içinde Biden’ın Başkan Yardımcısı adayı Kamala Harris’in eşinin ortak olduğu büyük ölçekli hukuk bürosu DLA Piper, Cumhuriyetçi Parti’nin eski güçlü temsilcilerinden Bob Livingston’un lobi şirketi, ve Demokratların yönettiği Kaliforniya, Los Angeles gibi eyalet ve belediye kurumlarının “ilişkimizi keseriz” diye tehdit ettiği Mercury gibi büyük lobi kurumları da var.
Seçim sonrası
Seçimlere bir haftadan az süre kalmışken, ABD yönetiminden çatışmanın durdurulmasını sağlamasını beklemek gerçekçi olmaz. Başkan Trump’ın kişisel müdahalesi dışında, Kongre gibi kurumların etkili olması beklenemez. Trump seçimi kazanırsa bu konuya tekrar döner mi? Eğer seçimi kazanmasında kritik eyaletlerdeki Ermeni seçmenlerin oyunun etkili olduğunu düşünürse vefa borcu hisseder mi? Bu soruları bugünden cevaplamak kolay değil. Biden kazanacak olursa göreve başlaması 20 Ocak olacağı için, iki aydan uzun bir süre yönetimde boşluk olacaktır. Bu süreçte dışişleri çalışanları istifa edip yeni iş ararken, Karabağ sorunu ne kadar ilgi görebilir, bunu zaman gösterir. Hiç istemediğimiz bir senaryo gerçekleşip de büyük bir insani felaket yaşanmadığı sürece ABD’nin bu süreçte Karabağ sorununda etkili bir oynamasını beklemek gerçekçi olmaz.