Araştırmacı, yazar ve eğitmen Yervant Baret Manok, geçen hafta sonu Paris’te yaşamını yitirdi. Onu yakından tanıyanlardan Zakarya Mildanoğlu, Mehmet Fatih Uslu ve Fırat Güllü, Manok’u ve çalışmalarını yazdılar. Bunlardan Zakarya Mildanoğlu'nun yazısını sunuyoruz.
ZAKARYA MİLDANOĞLU
Nisan 2011’de Surp Haç Tbrevank Lisesindeki abilerimden Baruyr Kebapçı iki ayağımı bir pabuca sokmuştu. Telefonda, Yervant Baret Manok’tan bahsederek “Müslümanlaşmış, Müslümanlaştırılmış Ermeniler” başlıklı bir konferans vermek istediğini, İstanbul’a geliş tarihinin de belli olduğunu, bir hafta kadar kalabileceğini, bu konularda tecrübem olduğunu belirterek , yardımcı olup olamayacağımı sordu. Baruyr Abi’ye ve eşi Eliz’e hayır demek mümkün değildi, ayrıca konu başlığı da benim ilgi alanımdaydı. Arkadaşlarla yan yana geldiğimiz her seferinde bu konuda birşeyler yapmak gerektiği konuşurduk. Yervant’ı tanımıyordum, açıkçası adını dahi duymamış, ne iş yaptığı konusunda iki satır da olsa bilgim yoktu. Ancak tarihin akışı bizi buluşturdu, onu yakından tanıma şansına sahip oldum. Çok sınırlı bir zaman dilimi içinde böyle bir etkinliğin gerçekleşmesi için seferber olduk. Baruyr abi bizi eşi Eliz’e teslim etti. Eliz, kardeşi Yervant ile bizim aramızda elçi oldu,onu tanımamıza ve tanıtmamıza yardımcı olacak pek çok belge ulaştırdı.
2 saatlik kayıt
Ondan yeni yeni birşeyler öğrenmeye başlamıştık ve öğreneceğimiz çok şey vardı ki, sevgili kardeşimiz Yervant Baret Manok aramızdan ayrıldı, bizlere veda etti. Onun anısına sayfalar dolusu yazabilirim. Ancak ben Baret’le, ilk karşılaştığım 2011 yılı Nisan ayına döneceğim. Bilmenizi isterim ki Jale Mildanoğlu o günlere ait oldukça zengin iki saatlik kamera kaydı yaptı ve bir belge oluşturdu.
Baruyr Abi’ye söz vermiştim ama zaman darlığı nedeniyle çözülmesi, organize edilmesi gereken pek çok konu vardı. Etkinlik hangi mekanda gerçekleşecek, sahibi kim olacak, afişi, duyurusu nasıl yapılacak gibi çözülmesi gereken pek çok konu vardı. İşin sahipliği açısından öncelikle İstanbul’daki Ermeni hemşerilik derneklerine müracaat ettik. Müslümanlaşmış/Müslümanlaştırılmış Ermeniler konusu bu derneklerin çoğunun ana gündemlerinden biriydi. Ne yazık ki olumlu bir cevap alamadık. Ancak Vakıflı Köyü Kalkındırma ve Dayanışma Derneği yöneticilerinden Misak Hergel böylesi bir etkinliği üstlenmek ve altına imza atmaktan onur duyacaklarını belirtti ve başarılı bir organizasyon gerçekleştirdiler.
2000’li yıllarda Adıyaman bölgesine bir gezi gerçekleştirmiş ve fazla sayıda Müslümanlaşmış Ermeni ile karşılaşmış, yüzlerce kare fotoğraf çekmiştim. Kenan Yenice arkadaşımızın nüfus kağıdında Müslüman gözüken “bibi” si, yani halası beni çok etkilemiş ve bizleri görünce çocuklar gibi sevinerek bağrına basmıştı. Onun görüntüsü uzun süre gözümün önünden gitmemişti.
Yervant Baret Manok sunumunun başlığını, ‘Gözardı edilen bir kitle, İslamlaştırılan ve Gizli Ermeniler’ olarak belirlemişti. ‘Bibi’nin fotoğrafının tam da Baret’in anlatacaklarına denk geleceğini düşündüm. ‘Bibi’nin fotoğrafının yarısını kısmen karartarak bir duyuru afişi hazırladık.
Soru ve cevap
Yervant Baret Manok’u tanımıyordum ama kardeşi Eliz kısa sürede özgeçmişi, yapacağı konuşmanın içeriği ve dünyanın dört bir tarafında gerçekleştirdiği sunumlar ile ilgili oldukça kapsamlı belge, bilgiyi bana ulaştırmıştı. Hepsini burada sıralamak mümkün değil, ancak telefonda yönelttiğim “Ne anlatacaksın?” soruma cevap olarak bana aşağıdaki yazılı notu iletmişti.
“Konu özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nda ve günümüzde Türkiye’de İslamlaştırılmış Ermeniler hakkındadır. (Tarih ve günümüz, psikolojik durum, şimdiki durum …) Ancak aynı zamanda Arap ülkelerinde, İran, Azerbaycan, Gürcüstan, Afganistan, Moğolistan, Avrupa ülkelerinde İslamlaşmış Ermeniler konusunda da bilgi sunuyorum. Ermenilerin zorla İslamlaştırılması Arapların Ermenistan’a doğru ilk hücumları zamanında başladı. Osmanlı İmparatorluğunda, soykırım döneminde zirveye ulaştı. Sonuçları ise günümüze kadar devam etmektedir. İşaret etmeliyim ki İslamlaşmış Ermeni sülaleleri üniform kitle değildir. İçlerinde kendisini Ermeni hissedenden, kökleri hakkında haberi bile olmayanlara kadar çok çeşitlidir. Konuşmamda bu farklı gruplar hakkında da bilgi veriyorum. Sonuç ile ilgili olarak birkaç kısa film ve fotoğraf da gösteriyorum.”
Baret Manok, İstanbul’daki bu ilk sunumunda yaklaşık iki saat boyunca tam da bu yazdıkları, bir kişinin farklı kimlikleri, dini kimlik ve etnik kimlik ilişkisi, İslamlaştırılmış Ermenilerin farklı grupları başta olmak üzere pek çok konuda bizleri aydınlatmıştı. Baret, daha sonraki yıllarda birkaç kez daha İstanbul’a geldi ve bu konuda bir dizi konferans verdi, gözardı edilen bir kitleyi daha görünür kıldı. Bu kitlenin sadece Osmanlı ve Cumhuriyet Türkiyesi ile sınırlı olmadığını, dünyanın pek çok yerinde benzeri bir Ermeni kitlesi olduğunu, fotoğraflar ve film eşliğinde Hindulaşan, Moğollaşan Ermenileri anlattı.
Daha sonraki yıllarda ise Baret Manok’un aynı zamanda Venedik Mıkhitaryan Manastırı’nda sergilenen Türkçe oyunlar konusundaki bitirme tezinin Türkçesini okuma şansına sahip olduk.
Yervant Baret Manok Kimdir?
1958 İstanbul doğumlu olan Yervant Baret Manok, ilk ve ortaokulu İstanbul’da tamamladı. Daha sonra Venedik’te ünlü bir Ermeni Okulu olan Murad-Raphaelyan’da lise eğitimini tamamladı. Venedik’te Ca’ Foscari Üniversitesi’nin Doğu Dilleri ve Edebiyatları bölümünde Ermenice ve Türkçe üzerine eğitim alan Manok, üniversite bitirme tezini Venedik Mıkhitaryan Manastırı’nda sergilenen Türkçe oyunlar üzerine yaptı. Türkçe – Ermenice oyunlar üzerine çalışmalarını sürdüren Manok, ‘Doğu ile Batı Arasında San Lazzaro Sahnesi’ adlı bir kitap yayımlandı. Öncelikli araştırma alanı, geçmişte ve günümüzde Ermeni ve Türk halklarının ilişkileri ve karşılıklı etkileşimleri olan Manok Fransa’da yaşıyordu. Manok, 30 yıldan beri Venedik Ca’ Foscari Üniversitesi’nde her yıl Ağustos ayında düzenlenen ‘Ermeni dili ve uygarlığı’ başlıklı hızlandırılmış yaz kursunda eğitmenlik yapıyordu.