6 Şubat’ta yapılan Beyoğlu Üç Horan Kilisesi Vakfı seçimiyle başlayan seçim maratonunda, vakıflarımızda yapılan seçimlerde sıkıntılar yaşandı ve bazıları adliye koridorlarına taşındı.
SAHAG GÜRYAN
Geçen yıl, 2008’de yayımlanıp yürürlüğe giren Vakıflar Yönetmeliği’nin seçime ilişkin hükümlerinin test edilmesi açısından verimli bir yıl oldu. Ermeni toplumu, 2011’de, dini hizmetlerden eğitime, fakirlere yardımdan sağlık hizmetlerine kadar çok çeşitli alanlarda çalışan ve sosyal hayata yön veren vakıfların yöneticilerini belirlemek için, adeta bir sandıktan ötekine koştu.
Ancak seçimlerin çoğunda çeşitli sorunlarla karşılaşıldı. 6 Şubat’ta yapılan Beyoğlu Üç Horan Kilisesi Vakfı seçimiyle başlayan seçim maratonunda, Kuzguncuk Surp Krikor Lusavoriç, Yenikapı Tateos Parteğomeos, Rumeli Hisarı Surp Santuğt, Yeniköy Küd Dıpo Surp Asdvadzadzni, Yeşilköy Surp Istepannos, Kartal Surp Nışan ve Balat Surp Hreşdagabed kiliseleri vakıflarında yapılan seçimlerde sıkıntılar yaşandı; bazıları adliye koridorlarına taşındı.
Yaşanan sorunların iki ana kaynağı var: Seçim yönetmeliği ve toplumun ‘seçim kültürü’. Cemaat vakıflarındaki seçimlere ilişkin esasları düzenleyen yönetmelikte muğlak ifadeler bulunması, seçimleri düzenleyen heyetlerin ve onları göreve getiren yöneticilerin niyetine bağlı olarak, seçimlere katılımı sınırlandırabiliyor. Yönetmelikteki bu eksiklikten kaynaklanan sorunları en iyi yansıtan iki örnek, Balat ve Beyoğlu vakıflarındaki seçimler oldu.
‘Yeter sayısı’
Yönetmelikte, “Cemaat vakfı hayratının bulunduğu ilçe, o vakfın seçim çevresidir” dendikten sonra, “yeterli cemaatin” bulunmadığı hallerde “vakfın müracaatı üzerine” seçimin il geneline açılabileceği belirtiliyor. ‘Yeter sayısı’nın mevcut yöneticilerin inisiyatifine bırakılması, başta Beyoğlu Üç Horan Vakfı’nda yapılan seçimlerde görüldüğü üzere, toplumun katılımını engelleyen bir silaha dönüşebiliyor.
Üç Horan Vakfı’nın, sahip olduğu gelirleri iyi değerlendirmesiyle, tüm cemaat okullarının yaşadığı maddi sorunların aşılacağı öngörülüyor. Böyle bir durumda vakfın idaresinde tüm toplumun söz sahibi olması gerekirken, son seçimde sadece 239 kişinin oy kullanmış olması, hakkaniyetten uzak bir tablo oluşturuyor. ‘Yeter sayısı’nın belirsizliği, 2011’in son günlerinde yapılan Balat seçiminde doruk noktasına ulaştı. Vakfın yönetimi, yaklaşık 3 bin seçmenin yaşadığı Fatih bölgesi genelinde yapılması gereken seçimde, seçmen listesine kayıtlı 18 kişinin oylarıyla şekillendi. Dolayısıyla, her iki seçim de kamu vicdanını zedeledi.
‘Yararlanma’
“Seçimlere vakıf veya hayratından yararlanan cemaat mensupları katılır” ifadesi de yönetmeliğin sorunlu yönlerinden biri.
Balat seçiminde tanık olunduğu gibi, seçime katılımı sınırlandırıcı bir şekilde yorumlanabilecek olan bu ifadeye dayanarak, tüm vakıfların seçimlerinin il geneline açılması gerektiğini savunmak da mümkün. Örneğin, Balat Kilisesi Vakfı Seçim Tertip Heyeti Başkanı Dikran Kevorkyan, ‘yararlanma’yı “O kilisede Badarak’a katılmak, düğününü yapmak, cenazesini kaldırmak ve mezarlığına gömülmek” olarak tanımlıyor. Oysa Beyoğlu Vakfı’nın seçimlerine katılanlar, yine bu ‘yararlanma’ tabirine dayanarak, Beyoğlu’nda ikamet etsin etmesin, aslında herkesin seçime katılma hakkı bulunduğunu, çünkü vakfın tüm toplumun yararlanabileceği kaynaklara sahip olduğunu savunuyordu.
Seçim tertip heyeti
Seçimi düzenleyecek kurulların oluşturulmasını mevcut vakıf yöneticilerine bırakması, yönetmeliğin en önemli kusurlarından biri. Geçen yıl iki listenin katılımıyla yapılan seçimlerde, tertip heyetlerinin mevcut yönetimin lehine çalıştığına yönelik şikâyetlere tanık olduk. Bu düzenlemeye göre yapılacak olan her seçim tertip heyetlerinin bağımsızlığına gölge düşüreceğinden, bu sorunun bir an önce ele alınması gerekiyor.
İlan belirsizliği
Vakıf seçimleri, Ermenice yayın yapan gazetelere ilan verilerek topluma duyuruluyor. Yönetmelikte ise “Seçmen listelerinin askıdan indirileceği tarih cemaat gazeteleri veya diğer mahalli gazetelerden birinde ilan edilebilir” deniyor. Kimi yöneticiler veya seçim tertip heyeti başkanları, yasanın zorunluluk getirmediğini belirterek, ilan vermekten kaçınabiliyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün birkaç seçimde gazete ilanını mecburi tuttuğu biliniyor. Böyle durumlarda yerel bir gazeteye ilan verilerek konu geçiştiriliyor, toplumun seçimden haberdar olma imkânı ortadan kalkıyor.
Seçim listesi
Beyoğlu, Kuzguncuk ve Kartal seçimlerinde, listelerde problem yaşandı. Beyoğlu seçiminde, mevcut yöneticilere rakip listeyi destekleyenler, onların aday olurken ikametgâh kâğıdı aldıkları muhtarlıktan aldıkları belgeleri ibraz ettikleri halde seçmen listesine alınmadılar veya aday olmadılar. Üstelik, bu kişilerden 603’ü hakkında dava açıldı.
Kuzguncuk’ta ise, mevcut yönetime rakip olanlar, seçmenlerin listelerden çıkarıldığını ileri sürdü ve dava açtı. Her iki durumda da listelerin müdahaleye açık olduğu saptamasını yapmak mümkün.
Kartal Kilisesi Vakfı’nın yönetimi için İstanbul genelinde yapılan seçimde ise VADİP bünyesinde hazırlanan ve il geneline açık yapılacak seçimlerde kullanılması planlanan seçmen listeleri kullanıldı.
Ancak söz konusu listede Ermenice isme sahip olmayanların adları yer almadığından, bu kişiler Kartal seçiminde oy kullanamadı.
Seçim kültürünü kazanmak
Örgütlü bir toplum olmadığından, potansiyelini küçümsediğinden, boşvermişliğinden, hâkim zihniyetle mücadele etmekten yorulduğundan veya yöneticilere olan güvenini çoktan kaybettiğinden olsa gerek, Ermeni toplumunun seçime ilgisi de çok fazla olmuyor. Nüfusu 50 bin civarında olduğu söylenen Ermeni toplumunun en önemli vakfı olan ve seçimleri il genelinde yapılan Surp Pırgiç Hastanesi Vakfı’ndaki son seçimde kullanılan oyların sayısının 4 bin civarında olması, ilgisizliği açıkça ortaya koyuyor.
İşin bir diğer boyutu da, iki listeli seçimlerde tarafları kötüleyen spekülasyonların toplum içinde yaygınlaşması. Bu durum, seçmenlerin yöneticilere olan güvenini yitirmesine yol açıyor. Oysa yapılması gereken, toplumun vakfına sahip çıkmak için, sandığın da, oyunun da değerini bilmesi. Bunun için şeffaf ve katılımcı bir seçim için gerekli koşulları hazırlamak gerekiyor.
HAFTAYA: Seçim sorunu nasıl çözülür?