AREVATEM/ Küresel İklim Adaletsizliği

İklim değişikliğine bağlı olarak yükselen sıcaklıklar, küresel ekonomiyi güçlü bir şekilde etkileyerek bazı ülkeleri daha zengin, çoğu ülkeyi ise daha fakir hale getirecek.

İREN BIÇAKÇI-RUDİ SAYAT PULATYAN (arevatem@gmail.com)

Eylül ayının ilk günlerinde Bahamalar’a ulaşan Dorian Kasırgası 50 kişinin ölümüne neden oldu; 1300 kişi ise halen kayıp. Ülke tarihinde 1935’ten bu yana kaydedilmiş en büyük ikinci kasırga olan Dorian, iklim krizinin gündelik yaşantımızın ne kadar içerisinde olduğunun bir göstergesi. Kasırga nedeniyle bazı bölgeler tamamen yok olurken ülke nüfusunun neredeyse %20’sini oluşturan 76 bin kişinin artık dönebileceği bir evi yok. Bölge halkı, barınma ihtiyacının yanı sıra temiz suya, gıdaya ve tıbbi desteğe erişim noktasında büyük sorunlar yaşıyor. 

Büyük hasar
Kasırga, Bahamalar’daki ekolojik yaşama da ciddi bir zararın verilmesine neden oldu. Kasırga sonucunda Bahamalar’daki Norveç merkezli Equinor firmasına ait beş petrol saklama tankının çatılarının uçması, tanktaki petrolün etrafa dağılmasına neden oldu. Firma sözcüsü tankerin dışındaki zeminde petrol sızıntısı tespit ettiklerini fakat okyanusta henüz böyle bir gözlemlerinin olmadığını söylese de yerel basın şirket içi kaynaklara dayandırdıkları haberlerde sızıntının Atlas Okyanusu’na yayılabileceğini belirtti. Tüm bu sorunların üstüne, yine aynı bölgede oluşmaya başlayan Humberto isimli yeni bir kasırganın Bahamalar’ı hem ekolojik hem de beşeri boyutlarıyla yeni bir yıkımla karşı karşıya bırakacağı konuşuluyor. Bir taraftan yaralarını henüz saramamış olan Bahama halkının tekrar benzer bir felaket ile karşılaşacak olması; bir diğer taraftan da Norveç ana karasına 7500 kilometre uzaklıkta bulunan bir petrol tesisinin, Bahama’daki ekolojik dengeyi tehdit etmesi, iklim krizinin farklı coğrafyaları ne denli adaletsiz bir şekilde etkilediğinin göstergesi. 

Küresel gelir azalacak
İklim değişikliğine bağlı olarak yükselen sıcaklıklar, küresel ekonomiyi güçlü bir şekilde etkileyerek bazı ülkeleri daha zengin, çoğu ülkeyi ise daha fakir hale getirecek. Yapılan bir araştırmaya göre küresel ortalama gelir, bu yüzyılın sonunda iklim krizi kaynaklı etkenler yüzünden %23 azalacak. Ancak bu, tüm ülkelerin ortalama gelirinin %23 azalması demek değil. Rusya, Kanada ve Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğu başta olmak üzere, yarımkürenin kuzeyinde kalan ülkeler, artan sıcaklıklar neticesinde daha da zenginleşirken, çoğunluğu güney yarım kürede kalan ülkeler ise daha da fakirleşecek. 

Adaletsizliğin göstergesi
İklim krizinden ekolojik ve ekonomik anlamda en çok etkilenecek olan ülkelerin en az karbondioksit salınımı yapan Afrika, Orta Amerika, Güney Asya gibi gezegenin sıcak noktalarında yoğunlaşmış olan ülkeler olması iklim adaletsizliğinin en büyük göstergesi. Ekonomisi temel olarak tarıma dayanan bu yerlerde sıcaklıkların artması işgücü verimliliğini ve tarımsal üretimi düşürürken; şiddet, suç, intihar, hastalık ve ölüm oranlarının yükselmesine neden oluyor. İklim krizi ile mücadelede gerekli donanıma, altyapıya ve en temelinde de paraya sahip olmayan bu ülkelerin, iklim krizinin sonuçları ile mücadele etmeleri imkansız bir hal alıyor. Örneğin Dorian Kasırgası’nın vurduğu Bahamalar’da 2100 yılına gelindiğinde kişi başına düşen gelir %83 azalacak. Bahamalar’da bir petrol tesisine sahip olan Norveç’te ise bu yüzyılın sonunda kişi başına düşen gelir %249 oranında artacak. 
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan bir raporda, gezegeni yokoluşa sürükleyen iklim krizinin 2030 yılına kadar tüm dünyada 120 milyon kişinin yoksullaşmasına neden olacağı belirtiliyor. En zengin %1'lik kesimde yer alan bir kişinin, en yoksul %10'da yer alan bir kişiden 175 kat daha fazla karbon salınımına neden olmasına karşın krizden neredeyse etkilenmiyor oluşu iklim adaletsizliğini özetler nitelikte. İklim krizi ve insan hakları arasındaki bağlantı üzerine hazırlanan başka bir raporda ise 2030 ile 2050 yılları arasında iklim değişikliği yüzünden yılda 100 milyon kişinin ekonomik açıdan olumsuz etkileneceği, 250 bin kişinin de hastalıklar sebebiyle hayatını kaybedeceği belirtiliyor. Bu sadece yirmi yıl içerisinde 7.5 milyon insanın hayatını kaybetmesi ve üç milyar insanın yoksullaşması demek.

Zenginler de güvende değil
Bunların hiçbiri elbette zengin ülkelerin güvende oldukları anlamına gelmiyor. ABD'nin çeşitli bölgeleri, kasırgalar, kuraklıklar ve orman yangınları da dahil olmak üzere iklim değişikliğiyle doğrudan bağlantılı aşırı hava olaylarıyla zaten boğuşuyor. Greta’nın iklim için okul grevlerini başlatmasının sebeplerinden biri de İsveç’teki orman yangınlarıydı. Tüm gezegeni tehdit eden bu krize karşı küresel bir çözümün ivedilikle bulunması gerekmekte. Bu anlamda gelişmemiş ülkeleri ekonomik ve teknolojik konularda desteklemek krizin baş sorumluları olan gelişmiş ülkelerin ve çok uluslu şirketlerin görevlerinden biri. Kamuoyunun ise bu noktadaki sorumluluğu; karar alıcıların harekete geçmesini sağlamak için baskı oluşturmakt. Bunu başarmak için yapılabilecek en doğrudan şey ise iklim mücadelesi veren yerel yapılarla birlikte hareket etmek.

Kategoriler

Dosya