Taner Akçam’a ‘Yaşam Boyu Başarı’ Ödülü

Tarihçi ve sosyolog Profesör Taner Akçam’a 25 Ekim 2019 Cuma günü New Jersey’de, Ermeni toplumu tarafından ‘Yaşam Boyu Başarı’ ödülü takdim edildi.

Ödül için düzenlenen geceye; Amerika Doğu Episkoposluk Bölgesi Başepiskoposu Daniel Fındıkyan, Başepiskopos Viken Aykazian, Ermenistan’ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mher Margaryan, New Jersey Senatörü Robert Menendez, New York Şehir Üniversitesi- Profesör Eric D. Weitz, San Jose State Üniversitesi Başkanı Profesör Mary Papazian, Profesör Khachig Mouradian, Profesör Ümit Kurt, “Vartan’ın Kız Evlatları ve Şövalyeleri” organizasyonundan Steven R. Adams, Seton Hall Üniversitesi Matematik Profesörü ve Ermeni Radyo Saati-NJ kurucusu Vartan Abdo, Yazar Rafi Bedrosyan, Ahval Yazı İşleri Müdürü Yavuz Baydar, Dikran Çerçiyan, din adamları, iş dünyasının tanınmış simaları ve New York-New Jersey Ermeni toplumundan büyük bir kalabalık katıldı. 

‘Vartan’ın Kız Evlatları ve Şövalyeleri (Knights and Daughters of Vartan)’ adına gecenin açılış konuşmasını Hrant Gülian yaptı. Yaşamını Ermeni soykırımın tanınmasına  adayan ve New Jersey’nin tanınmış isimlerinden biri olan Hrant Gülian, ‘Hafızalarda kalacak olan bu tarihi gece için herkese teşekkür ederim’ dedi. Gülian sözlerine şöyle devam etti: “İnsanlar, Ermeni soykırımı, Türkiye Cumhuriyet’i tarafından tanınmayacağı halde, neden bu konuda çok çalıştığımı soruyorlar. Bir yıl önce hastalandım. Hem doktorlar, hem de hemşireler yaşamayacağımı söylemişlerdi. İmkansız bir şey gerçekleşti ve sağlığıma kavuştum. Bu gece karşınızdayım ve konuşuyorum. Dualarınız için size minnettar olduğumu söylemek isterim. İnanç, hiçbir zaman yitirilmemelidir. Ermeni Soykırımı hiçbir zaman yok sayılmayacaktır. Çünkü biz Ermeniler hala hayattayız ve hala Ermeni Soykırımı’nı konuşuyoruz. Bu sorunun unutulmasına izin vermeyeceğiz.” Gülian,  ‘Bir gün, Türkiye Cumhuriyeti’nin, Ermeni Soykırımı’nı tanıyacağına inancım sonsuz’ diyerek Hasan Cemal, Ahmet Altan, Ayhan Aktar, Selahattin Demirtaş, Fethiye Çetin, Ayşe Kadıoğlu, Ümit Kurt, Yavuz Baydar ve bu konuda çalışan tüm aydınlara, gösterdikleri çaba için teşekkürlerini dile getirdi.

"Ödül Türk devletinin inkarcı politikasının ürünü"

Profesör Taner Akçam, doğum gününe denk gelen ödül töreninde, Hrant Gülian’a şükranlarını sunarak konuşmasına başladı ve bu geceden daha güzel bir doğum günü hayal edemediğini söyledi. Akçam sözlerine “İronik olarak, bu gece çalışmalarımı kutlamamız, Türk Devletinin ısrarcı soykırım inkâr politikasının bir yan ürünüdür. Bu akşam Türk rejiminden bana - bize - dolaylı bir hediye gibi’ diyerek devam etti. 

Bir tarihçi olarak, yaptığı çalışmalarının olağandışı olmadığını vurgulayan Akçam, “Burada bulunmamın başka bir nedeni de, Ermeni Soykırımı konusundaki araştırmalarımın beni ‘cesur bir Türk’ olarak nitelendirmesidir. Fakat burada önemli olan kişisel cesaret değil; aksine, hem Türk halkının hem de Türk akademisinin kükreyen sessizliğidir. İşimi asla büyük cesaret isteyen bir iş olarak görmedim. Doğruyu söylemenin olağandışı bir şey olmadığı, herkesin doğruyu söylediği ve cesur Türk olmadığım günü özlemle bekliyorum’ dedi.

Gecede, gizli tutulan tarihi bir gerçeği aydınlattığı için “Ermeni Soykırımı’nın Sherlock Holmes’u” unvanını da alan Prof. Akçam, Vahakn Dadrian ve Richard Hovanissian gibi birçok dev isimlere yer vererek kendisinin, bu savaşta sadece bir asker olduğunu vurguladı.  

Hrant Dink'in çabaları

Borcu ödenemeyecek ve kendisine yardım eden tüm dostlarına değinen Prof. Akçam,  kardeşim dediği Hrant Dink için şunları söyledi:  “Bu yolculuğa başladığımda Hrant'ı bilmiyordum ama yollarımız kesişti. İkimiz de, insan olarak en büyük yükümlülüğümüzün, adaletsizliğe karşı çıkmak olduğu konusunda anlaştık. Hrant'ın istediği şey çok basitti: Türkiye'de bir Ermeni olarak, Türk Müslüman çoğunluğunun yanında tamamen eşit ve özgür bir vatandaş olarak yaşamaktı. Bunun gerçekleşmesi için, önce ülke tarihindeki suç ve adaletsizliklerle yüzleşmek ve Ermeni Soykırımı'nın gerçeğini kabul etmek gerekiyordu. Ancak Türkiye'nin geçmişiyle ilgili gerçek belirlendikten ve adalet sağlandıktan sonra, onun gibi bir Ermeni'nin, Türkiye içinde güvenli ve özgürce yaşayabileceği, ortak bir gelecek yaratmak mümkün olabilirdi. Hrant'ı öldürenler, bunu bir Ermeni olduğu ve gerçeği söylediği için yaptılar. Şimdi, ölümünden on yıldan fazla bir süre sonra, vizyonunu gerçekleştirmek, hayalini gerçeğe dönüştürme görevi bize kaldı. Sık sık bana şunu söylerdi: Soykırım, Anadolu topraklarında işlendi ve konunun herhangi bir çözümü de Anadolu’da bulunacaktır. Hrant’ın vizyonunu gerçekleştirmenin önündeki en büyük engel, karanlıkta tutmak için sürekli olarak ideolojik propagandayla halkını bombalayan Türk rejiminin, yüzyıllardır süren inkarcı politikalarıdır. Gerçek ve adalet arayışımızdaki bu karanlığı aydınlatmak hepimizin görevidir. Bir akademisyen olarak benim görevim, bu karanlığa karşı bir ‘aydınlanma savaşı’ açmaktır. Ancak bu bireyler tarafından kazanılabilecek bir savaş değildir. Kurumların oluşturulması gereklidir. Bu bakımdan, Ermeni soykırımı araştırma merkezlerinin olmayışı, merkezi açıklardan biridir." 

Profesör Taner Akçam, onurlandırıldığı gecede, herkese ve özellikle Hrant Gülian’a teşekkür ederek, konuşmasına son verdi.

Kategoriler

Diaspora / Ermenistan


Yazar Hakkında