Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Hakan Altınay iddianameyi eleştirdi

Gezi davasının ilk gününde tutuklu sanıklar Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu'nun ardından Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater ve Hakan Altınay savunma yaptı.

Gezi davası İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde öğle arasından sonra devam etti.  Mahkemede tutuksuz sanıklar savunmalarını yapmaya başladı. Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı savunmasını yaptı. Yapıcı da iddianameyi eleştirdi.

Yapıcı “Aynı suçtan ikinci kez yargılanıyorum. İddianame ve onun dayalı olduğu fezleke FETÖ savcılarının hazırladığı bir önceki iddianamenin yeni versiyonu. İddianameye göre darbeye teşebbüs ve daha bir çok suçlama var" diye konuştu.

Yapıcı savunmasında özetle şunları söyledi,

"Telefon görüşmelerim iddianameye suç delili olarak konulmuş. 68 kuşağından olan benim için 'devrim' lafının ne kadar güzel olduğunu keşke anlayabilseniz. Devrim bizim sık kullandığımız bir kelimedir.”

"Osman Kavala Gezi'ye iki masa, üç sandalye, 100 poğaça vermiş. Ben 68 yaşında hala çalışmakta olan, sıfır mülkiyetli birisiyim. Keşke az birikimim olsaydı da iki sandalye ve 100 poğaça da ben yollasaydım. İnanın bizim mahalledeki Ayşe Teyze Gezi'ye 100 sarma göndererek çok daha fazla katkı yapmıştır.”

"Gezi Parkı eylemleri sırasında Enver Aysever'in Aykırı Sorular programına katılmıştım. Bu programın kaydı da bu iddianamede yer alıyor. Bir önceki davada da aynı kayıt vardı. Benim çalışmalarım haktır, kamuoyuna sorumluluktur. Asıl yapmazsam ilkelerimizi, haysiyetimi kendi kişisel çıkarlarım doğrultusunda kullanmış olurum. Bu bence en büyük vatan hainliğidir.”

"Biz öyle bir iş yapmışız ki sanki Gezi'de şiddet varmış algısı oluşturmuşuz. Gezi olayları sırasında yaşamını yitirenler, gözlerini yitirenler algıyla mı hayatını kaybetti? Ben işimi yapmaya çalışırken Anayasal hak olarak hukuksuzsunuz derken 50 cm mesafeden gaz yemem algı yüzünden miydi?

Yargılanmam İstanbul’a benzedi

"Benim yargılanmam İstanbul seçimlerine benzedi. Olmadı, bir daha! Suçlamalar hiçbir delile dayandırılmıyor. Ama yine de ben suçlamalara yanıt vereceğim. Ben bu iddianamenin ileri sürdüğü tüm suçlamaları külliyen reddediyorum.”

"İnsanların sahip oldukları hakları kullanması nedeniyle cezalandırılması istenemez. Herkes önceden haber vermeksizin gösteri ve toplantı hakkını kullanabilir. Barışçıl gösteriler haktır, suçlanamaz."

"Bir düşünce etrafında bir araya gelmek ve dayanışmaktır yaptığımız. Hükümet istifa demek suç değildir.”

"Zaten bazı devletler bu kadar suç işlediği için kendiliğinden istifa eder. Biz o günleri görür müyüz bilmiyorum. Siz de çok önemli bir iş yapıyorsunuz. Hukukun kurallarına uymamak sizin için de suçtur, bizim için de.

"Şu anda Beyoğlu planlarında afet anında helikopter inecek yer yok. Sahra hastanesi kuracak yer de yok. Biz de bu yüzden Topçu Kışlası'nı yapmayın dedik. Ama dönemin Başbakanı Erdoğan "Biz reddi reddiyoruz" dedi ve kışlayı yapmaya kararlı olduğunu söyledi.”

"Şimdi bir de hükümeti teşebbüsten yargılanıyorum. o günden bugüne yapılan tüm çağrılar alenidir. Asıl suçluların hesap vermesi gerekirken, sağduyu çağrısı yapan, şiddet ortamının bitmesi için çaba gösteren Taksim Dayanışması temsilcilerinin hukuksuz bir şekilde yargılanması kabul edilebilir olmaktan çok uzaktır."

Yapıcı’nın ardından tutuksuz sanıklardan Çiğdem Mater savunmasını yaptı. Mater savunmasında, "Bu iddianame eğer bir film senaryosu olsaydı mantık hataları nedeniyle reddedilirdi ama bu iddianame  hayatın sinemadan daha kurgu olduğunun göstergesidir. Tüm suçlamaları reddediyorum, beraatimi talep ediyorum” dedi. 

Mater savunmasında özetle şunları söyledi, 

“İddianamede toplam 43 defa adım geçiyor. İddianamede suçlamaya uyan eylemim konusunda delil yok.”

“İddia edildiği gibi Gezi’yi anlatan bir filmin yapımında bulunmadım. Delil olarak sunulan tapeler hukuka aykırıdır. Tarafımdan yapıldığı iddia edilen film, Amerikan bir yönetmen tarafından çekilmiştir. Belgeselde konuşmacı olarak, kamera karşısında yer alıyorum.”

 “Yöneltilen suçlamalar tamamen tapelere dayanıyor. Osman Kavala eski işverenim olduğu için uzun telefon konuşmalarımız hayatın olağan akışına uygundur. Can Atalay ile konuşmamız da hashtag yapmayı anlattığım bir konuşma. Burada nasıl bir suç var anlayabilmiş değilim.”

“Kabaca söylersek, iddianamede, film çekmek ya da film çekmeyi düşünmek suretiyle suç işlediğim iddia ediliyor.”

(Murat Başol'un çizgileriyle Çiğdem Mater savunma yaparken)

Altınay: Bir insanı ağırlaştırılmış müebbetle suçlamak bu kadar kolay olmamalı

Mater'in ardından Ali Hakan Altınay savunma yaptı. Altınay savunmasına "Savcının iddianamesi okudum ama neyle suçlandığımı anlamakta zorlanıyorum. İddianame suçu kanıtlarıyla ortaya koymadığı halde sanırım kendimi aklamalıyım" sözleriyle başladı.

Suçlamaları kabul etmediğini belirten Altınay şöyle konuştu:

"Bir insanı ağırlaştırılmış müebbetle suçlamak bu kadar kolay olmamalı. Suçum, Gezi parkını gözlemlemek için üç, dört defa parka gitmek ki 31 Mayıs 2013'te AKP'nin 10. yıl dönümü dolayısıyla bir konferanstaydım."

"Açık Toplum Vakfı'nın düzenlediği tüm projeler denetime tabidir. İddianamede Açık Toplum Vakfı'nın hangi desteğinin Gezi eylemlerinin sürdürülmesi için verildiğine dair bir kanıt yok. Altında benim imzam olan Gezi eylemleriyle ilgili hiçbir hibe kararı yoktur.

"İddia makamına soruyorum. Böyle bir karar var mı? Karar sayısı, defteri nedir? Ben neden bugün ağırlaştırılmış müebbetle yargılanıyorum? Can Paker, Açık Toplum Vakfı'nın isteği üzerine Türkiye'deki Açık Toplumdan ayrıldığını söylüyor. Vakıf yönetimini belirleyebilecek tek organ mütevelli heyetidir. Hepsi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Beni Yönetim Kuruluna atayan kararda Paker'in de imzası var.

"İddianamenin çok önem verdiği Paker kitabında Gülen ile görüşmesine yer vermiş, 'Gülen ölse de hareketin devam edeceğini düşünüyorum' diye yazmış. Kumpas davalarını ben eleştirirken Paker destekliyordu. 2019'da artık Gülen'i yere göğe koyamayan bu kitabın tarihin çöplüüne atıldığını kabul edebiliriz. Ve bu tarihin çöpündeki kitaptan alıntılarla suçlanmayı kabul etmiyorum."

"İddianamenin başka bir yerinde Açık Toplum Vakfı'ndan 135 bin TL aldığım belirtiliyor ama ne zaman olduğu belirtilmiyor. Vakıf ile iş ilişkim bittiğinde 136 bin civarında bir kıdem tazminatı aldım. Ve bunların hiçbirini Gezi için harcamadım.

"George Soros'un Gezi'yi desteklediği iddiaları Milliyet gazetesinde bana sorulduğunda "Hayır, en başta ben kabul etmem. Bir ülkenin kaderi o ülkede yaşayanlarca belirlenir" demiştim, görüşüm hala geçerlidir."

"Bu işleri birileri benden istediği için değil, kendime sorumluluk gördüğüm için yaptım. İddianamede 'devlete diz çöktürme çabası' deniyor, bunlar mı diz çöktürme çabası?"

"Kendimle ilgili bunlardan bahsetmekten hoşlanmıyorum, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanmasam bunları anlatmazdım. Bizi bu durumda bırakanların biraz olsun yüzü kızarıyor mu bilmiyorum ama ben onlar adına da kendi adıma da utanıyorum."

"Eminim benim de hatalarım olmuştur ama hiçbir suç işlemedim. Bu suçlamalarla karşılaşmaktan hicap duyuyorum. En kısa sürede ismimin temize çıkmasını ve bu töhmet altından kurtulmasını istiyorum.

 Gezi davası 25 Haziran'da Silivri'de diğer sanıkların savunmasıyla devam edecek. 

Kategoriler

Güncel



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.