FERDA BALANCAR
Modern edebiyatın en büyük yazarlarından biri kabul edilen Robert Musil’in Nazizmin gücünün doruğundayken 1937’de Viyana’da yaptığı ünlü konuşması, ‘Aptallık Üzerine’, Sel Yayınları tarafından yayınlandı. ‘Aptallık Üzerine’, Nazilerin nefret ettiği ve kitaplarını yasaklattığı Musil’in en sert, aynı zamanda en eğlenceli metinlerinden biri olarak kabul ediliyor. İlk kez 11 Mart 1937’de konferans olarak gerçekleştirilen bu konuşma, 17 Mart’ta Viyana’da tekrarlanmış.
Robert Musil’e göre aptallık zekâ eksikliği değil, daha çok duygu hatasıdır, üstelik tam olarak kavranması imkânsızdır. Bazen deha ve aptallık öylesine iç içe geçer ki, onları birbirinden ayırmak mümkün olmaz. Üstelik onun üzerine konuşmak başlı başına bir paradoksa neden olur: Aptallık üzerine konuşan biri aptal olmadığını varsayar, böylece kendisini zeki saydığını göstermiş olur, oysa bu da aleni bir aptallık işaretidir. Elbette bir de kitlelerin ve kalabalıkların engellenemez aptallığı söz konusudur. Aptallık, insanlık durumunun ayrılmaz bir parçasıdır.
‘Aptallık Üzerine’yi Türkçeye kazandıranlardan Ersan Üldes’in kitabın giriş bölümü olarak yazdığı ‘Musil Üzerine’ başlıklı kapsamlı yazısında yer alan şu ifadeler konuşmanın tarihsel önemini olduğu kadar günümüzde de ne anlam ifade ettiğini bütün açıklığıyla ortaya koyuyor:
“Hayatı boyunca Musil’in asla politik bir kimlikle öne çıkmadığı rahatlıkla ileri sürülebilir. Hiçbir zaman kendini politik bir davanın ya da örgütün insanı olarak görmemiştir. Ancak roman ve denemeleri, pekâlâ siyasi ve ideolojik çıkarımlar yapılmasına imkan tanıyan özellikler de barındırır. Onun politika dışı politika bakışı bir yanıyla politiktir, denebilir. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen arefesinde gerçekleştirilen bu konuşma da hem tarihi hem de siyasi olarak tehlikeyi önceden duyurma özelliğine sahiptir. ‘Uygulamaya konan aptallık’ adı altında sadizmi masaya yatıran Musil, oradan linç kültürüne varır. ‘Biz olmanın ayrıcalıklarıyla’ sanat eserlerine saldırılmasında ve kitapların yakılmasında gözler önüne serilen aptallığı tartışırken o her zaman sahip olduğu soğukkanlılık yine yanındadır.
‘… insanlar kalabalık olduklarında, bireyken kendilerine yasaklanmış olan her şeyi yapma yönünde kendilerine izin verirler. Günümüzde çok güçlü şekilde yükselişe geçen ‘biz’ olmanın verdiği bu ayrıcalıklar, işin doğrusu, bireyin medenileşmesi ve ehlileştirilmesinin, milletlerin, devletlerin ve aynı kafadakilerin oluşturduğu birliklerin giderek medeniyetten uzaklaşmasıyla dengelenmesi gerektiği gibi bir izlenim verir; burada açığa çıkan belli ki duygusal bir bozukluktur, esas itibariyle hem ‘ben’ ve ‘biz’ arasındaki zıtlığın hem de tüm ahlaki değer yargılarının temelini oluşturan duygusal dengenin bozulması durumudur.’
Robert Musil’in İkinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde söylediği bu sözler, umarız günümüz dünyasında yaşanabilecek benzer felaketlerin de habercisi olmaz.
Aptallık Üzerine
Robert Musil
Çeviri: Ersan Üldes,
Amy Spangler
Sel Yayıncılık
82 sayfa.