Balkan esirleri arasında bir muhabir: Lev Troçki

Troçki eserinde Balkanlar’ın durumunu detaylı olarak aktardı. Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle “Doğu sorunu”, “Ermeni sorunu” olarak adlandırılan konuyu ele alırken kendi deyimi ile ‘Osmanlı Ermenistanı’nda, Ermenilerin uğradığı katliamları, özellikle doğuda Kürtlerin giriştiği yağma hareketlerini, Ermenilerin adım adım topraksızlaştırılmasını ve yarattığı sorunları ele aldı.

“Ta en başından beri,” diyor bir Ermeni esir, “hiçbir şeyin düzgün gitmeyeceğini biliyorduk. Savaşa hazır mıydık? Kimse bize savaştan bahsetmiş miydi? Biz manevralara katılmak üzere silah altına alınmıştık ve manevralar için hazırlanmıştık. Biz bir savaş oyununa katılmaya hazırdık, ama sonradan katılacağımız şeyin bir savaş olduğu ortaya çıktı. Biz Hıristiyanların durumunu ele alın. Hürriyet inkılabından önce, biz orduda görev yapmıyorduk, ama şimdi bizi yaş gruplarına göre yedek kuvvet olarak silah altına aldılar. Bize toplam yirmi günlük eğitim verdiler. Bu, belki, manevralar için yeterliydi, ama gerçek savaş için hiç yeterli sayılamazdı. Hiçbirimiz tüfekle nasıl ateş edileceğini bilmiyorduk, hatta kimimiz tüfeği nasıl tutacağından bile habersizdi. 

Buna, her yerde her şeyin eksik oluşunu, düzensizlik ve verimsizliği ilave edin: Yeterince giyecek yok, taşıt yok, en önemlisi silah yok.” 

Sorularımıza Türk askerlerinin verdikleri karşılıklar da, yukarıdaki cevaplardan pek farklı değil. “Manevralara katılmak üzere yola çıktık,” diyor Mustafapaşa yakınlarında esir düşmüş, mavi gözlü, üzgün bakışlı, genç bir Türk. “Savaş hiç aklımıza gelmemişti ve ancak son anda savaş olacağını, Bulgarların çok yakında bulunduğunu öğrendik. Savaşmak istiyor muyduk? Kim ister ki? Savaş korkunç bir şeydir. Savaş isteyen canına susamıştır olsa olsa. Hiç hazır değildik, ama endişelenmiyorduk da, çünkü sadece manevralara gidiyorduk. Ama sonra işin böyle olmadığı ortaya çıktı...”
(Lev Troçki, 4 Kasım 1912 Kievskaya Misl, gazetesi No.306)
***

Yüzlerce Ermeni ismi ve yer adları okuyucularımızı yormuş, bunaltmış olabilir. İlk sayımızda, yeri geldiğinde, doğrudan olmasa da Ermeniler ve askerlik, Balkan Savaşları ve Esir Ermeni askerler konusunu ele alan yada değinen eserleri tanıtmaya çalışacağımızı belirtmiştik. Bu hafta esir adlarına daha az  yer ayırıp bu konudaki önemli bir esere kısaca değineceğiz. 
Giriş yazımızdaki satırlar Sovyet Devlet Yayınevi’nin 1923-1927 yılları arasında yayımladığı ‘Troçki’nin Bütün Eserleri’ dizisinden derlenen ‘Balkanlar ve Balkan Savaşları’ başlığı altındaki kitapta yer alıyor. Türkçe ilk baskısı 1995’te Arba Yayınları, ikinci ve üçüncü baskısı ise 2012 ve 2017 yıllarında Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından okuyuculara sunulmuş.
Gençliğim siyasi hareketler içinde geçti. O  tarihlerde Türkiye Komünist Partisi’ne kabul edildim. Hem Ermeni, hem komünist, hem de tüm acılarına rağmen bu toprakların sevdalısı oldum, bu nedenlerle cezaevlerine girip çıktım. Gençliğimde Marx, Engels, Lenin, Stalin, Mao isimlerinin yanında Leon Trotsky (Lev Troçki) ismi de eksik olmazdı. Ateşli siyasi tartışmalarımızda herbirimiz bu kişilerden birinin yada birkaçının politik görüşlerinden yana olurduk. Çok biliyormuş gibi bazı arkadaşlarımızı da Troçkist olarak suçlardık. Ben de onlardan biriydim. Uzun yıllar sonra Troçki’nin,  Balkan Savaşları ve esir Ermeni askerleri nedeniyle karşıma çıkacağı aklıma gelmezdi. Tarihle yüzleşmenin önemini ve yaşı olmadığını bir kez daha anladım. 
Çok derinlere dalmadan  konumuzla yakın ilişkisi olduğu için Troçki’nin ‘Balkan Savaşları’ adlı eserine değinmenin ve en azından bu nedenle birkaç satırla da olsa onu tanımanın, anmanın yararlı olacağını düşünüyorum.
Troçki 1879 doğumlu bir devrimci, Marksist teorisyen ve Sovyetler Birliği'nin devrim yıllarında etkili bir siyasetçi, örgütçü ve Dışişlerinden Sorumlu Halk Komiseri görevini alan ilk kişi. Kızıl Ordu'nun kurucusu ve komutanı, Savaştan Sorumlu Halk Komiseri, ayrıca Bolşevik Parti'nin Politbüro üyesi. 
1905 Sovyet Devrimine katıldığı için Çarlık tarafından Sibirya’ya sürüldü. 1907’de kaçtı ancak tekrar sürgün edildi ve tekrar kaçarak ailesiyle Viyana’ya yerleşti. 
1927 yılında, Lenin’in ölümünden sonra Josef  Stalin ile ideolojik ayrılıkları nedeniyle Parti’den atıldı ve sürgüne gönderildi. Sürgün döneminin bir bölümünü İstanbul’da önce Tokatlıyan Otel’de, ardından Tünel’deki bir konuk evinde ve sürgün içinde sürgün yaşayarak 4,5 yılını da Büyükada’da geçirdi. Bu yılların hayatının en verimli dönemi olduğu bilinir. En son  Meksika’ya yerleşti ve 1940'ta Stalin'in emriyle orada öldürüldü.

Troçki’nin gazeteciliği
Milliyetçilik akımlarıyla kaynayan Balkanlar ve Osmanlı Devleti’ndeki gelişmeleri yakından takip etti. Hem geçimini sağlamak ve hem de politik yayın faaliyetlerine gelir temin etmek amacıyla başta -1917 Devrimi öncesinin- muhalif yayın organı Kievskaya Misi [Kiev görüşü] olmak üzere çeşitli gazetelerde yazdı. Misi gazetesi idaresi, yaklaşan savaşı yakından takip etmesi icin Troçki’yi  1912 başlarında Balkanlar’da görevlendirdi. Balkan savaşları boyunca harp muhabirliğinin en güzel örnekleri arasında kabul edilen onlarca makale yazdı. Onun için askeri manevralar, harekât ayrıntıları, muharebelerin ve cephedeki çatışmaların teknik ayrıntıları ikinci planda kaldı. Ayrıntılardan çok, onların gerisinde yatan siyasal, toplumsal ve ekonomik çatışmaları gördü, analiz etti ve yaptığı röportajlarla harmanladı. 
Eserinde Balkanlar’ın durumunu detaylı olarak aktardı. Osmanlı İmparatorluğu’nda özellikle “Doğu sorunu”, “Ermeni sorunu” olarak adlandırılan konuyu ele alırken kendi deyimi ile ‘Osmanlı Ermenistanı’nda, Ermenilerin uğradığı katliamları, özellikle doğuda Kürtlerin giriştiği yağma hareketlerini, Ermenilerin adım adım topraksızlaştırılmasını ve yarattığı sorunları ele aldı. Troçki Ermenilerin 1915’te yaşayacağı büyük felakete, yaklaşan katliama, Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı vilayetlerdeki güvenlik sorunlarına, altı vilayette vaad edilen reformların sürekli ertelenmesinin yaratacağı tehlikeye dikkat çekti.

Troçki’nin Ermeni meselesine bakışı
Troçki Jön Türk ve İttihat Terakki hareketini ve Ermeni siyasi partileri ile ilişkisini yakından takip edererek, Ermeni siyasi partilerinin programlarını inceledi. 
Troçki aynı zamanda Balkanlar’da Türklerin, Müslümanların yaşadığı katliamları, trajedileri de ele aldı, bu konuda sergilenen iki yüzlü tutumları eleştirdi. 
Troçki, Ermenilerin ulusal kahraman olarak tanıdıkları ve o tarihlerde Balkanlarda bulunan General Antranig’e ve Sasun gibi yerleşimlerde giriştiği direniş hareketlerine özel bir yer ayırır, Antranig’in gönüllüler alayında yer alan pek çok askerle görüşür. Savaş koşullarında Balkanlar’da yaşanan sansür olayını ele alır. Sansüre takılan pek çok makalesi olur.  Troçki'nin kitabından bir bölümü okuyalım:

“Gönüllüler Sofya’ya dönünce, Ermeni gazetelerinin üzerine atıldılar, ama kendilerine özellikle yakın bulunan gazeteyi bulamadılar: Partilerinin İstanbul’da çıkan yayın organı Azatamart [Azadamard, Özgürlük Savaşı] yoktu. Azatamart, Çar Ferdinand’ın sefer beyannamesine yöneltme cüretini gösterdiği eleştiri yüzünden, Bulgar sansürü bu gazeteyi yasaklamıştı.
‘Beni tanımadınız mı?’ diyor gönüllülerden biri, bir Ermeni gazeteciye. ‘İstanbul’da Azadamard'ın idarehanesinde size çay yapardım.” 

Troçki'nin bu satırlarından üç dört haftadır, dönemin Ermenice gazetelerinden tercüme ederek yayınladığımız Ermeni esirlere ait listelerin, savaşa ait bilgilerin Osmanlının başkenti İstanbul’a nasıl ulaştığını, neden zaman zaman kesintiye uğradığını da öğreniyoruz.  
Troçki’nin ‘Balkan Savaşları’ adlı eseri elbette yukarıda yer alan satır arası bilgilerle sınırlı değil, pek çok eserde görmezlikten gelinen, çarpıtılan “Ermeni Sorunu”na Troçki’nin cesaretli yaklaşımına vurgu yapmak istedik. Troçki’nin, bugün bizlerin tartıştığı pek çok konuyu, ta o tarihlerde çok daha derinlemesine ele aldığını, anlaşılır bir dille aktardığını belirtmekle yetinelim ve esir Ermeni askerlere ait haberleri yayınlamaya devam edelim. 
Önümüzdeki hafta Azadamard  gazetesinde esir Ermeni askerler  ve Azadamard’ın çaycısı ile ilgili yazmaya devam edeceğiz.

***

Selanik ve Atina’da esir Ermeni askerleri
Araçamard
Sayı 31-1089, 18-31Aralık 1912
ERMENİ ASKERLERİN AİLELERİNE
SELANİK’TE BULUNAN ERMENİ ESİRLERİN ADLARI
2. Liste (251 kişi)
Tokat: Rupen Pehlivanyan, Harutyun Değirmenciyan, Tavit Pladyan, Avedis Tavukçuyan, Hovhannes Tavukçuyan, Panayot Yordam,
Palu: Dikran, 
Sinop: Çolak Hagop Aliksanyan, 
Kayseri: Sahag Hovhannes, Harutyun Saliksanyan, 
İstanbul: Aram Karnig, Bedros Mıgırdiç, Boğos Sarkis, Torkom Yeseyan, Vahram Sarkis, Mikayel Ağaçrakyan, Kevork Muradyan, 
İzmit: Karnig Mıgırdiç, 
Düzce: Dikran Nesemyan, 
Afyonkarahisar: Kevork Urfayan, Khaçadur Kıyıcıyan, Avedis Pilibosyan, Parseğ Avakyan, Isdepan Karamanlıyan, Kevork Topalyan, 
Şebinkarahisar: Murad Dedeyan, 
Yozgat: Krikor Mesayyan, Harutyun Dövlet-Dövletyan, Loğofet Çörekçiyan, Loğofet Papazyan, Mihran Ebe Mıgıryan, Meliksetek Demirciyan, Hovhannes Kılıçyan, Lutfig Semerciyan, Hovhannes Kılıçyan, Mardiros Davulcuyan, Anastas –Yuvan Mercimekçiyan, Hagop Hacı Harutyun Kasarcıyan, Parunag Gövciyan, Keğam Tercanyan, Lutfig Çolakyan, Karnig Çolakyan,
Sungurlu: Yusuf-Yorgi Yusufidis, Isdepan Manugyan, Vahan Kebapçıyan, Robenson Bodigyan, Levon-Toros Karayılan, Artin Sukiyasyan,
Saray: Seton-Penig Çorlıyan, 
Denekmaden: Yendat-Kevork Minasyan, Kanibad-Kevork Minasyan, Levon-Bedros Tarakçıyan, 
Sarıhamza [Sarıhamzalı, Yozgat]: Dikran-Artin Patigyan, 
Sivas: Vahan-Vosgyan, D. Nigoğosyan,
Trabzon: Karekin Harutyunyan, 
Malatya: Hagop Sarkis, 
Akşehir: Nahabed Hagop,
(Devam edecek)  

Araçamard
Sayı 32-1090, 19 Aralık 1912- 1 Ocak 1913
ERMENİ ASKERLERİN AİLELERİNE
SELANİK’TE BULUNAN ERMENİ ESİRLERİN ADLARI
2. Liste (251 kişi)
 (Dünkü sayıdan devam)
Adapazarı: Suren Rumelyan, Yerğişe Nigoğos,
Denizli: Hovhannes Hacı Isdepanyan, 
Söğüt: Hayrabed Andonyan, Khaçadur Ohanyan, 
Sivas: Mesrob D. Tovmasyan, Harutyun Bardakçıyan, Dikran Balözyan, Khaçer Yeğia (Gangar [Kangal]),
Çorum: Krikor Kuyumcuyan, 
Kastamonu: Avedis Çalıkyan, 
Tokat: Hetum Ğugasyan, Manug Hovhan , Sava Konstantin
Bursa: Azniv Terzyan, 
Erzurum: Kevork Ğugasyan, Asadur Melikyan, Hagop Nahabedyan, 
Kayseri: Hagop Tuzluparayan, Harutyun Hovsepyan, 
Krikor Poladyan (Ardovad), 
Akşehir: Hovhannes Sarkis, Isdefan Kharalambos, 
Kayseri Develi: Sarkis Der Kalusdyan, Krikor Barsamyan, Sarkis Mığdesayan, Krikor Vartan, Bedros Krikor, 
Bilecik: Hovhannes Misak, Mıgırdiç Khaçadur, 
Erzurum-Ebulhindi [Alaybeyi]): Krikor Boğos 
Erzurum: Vartan Bedros (Odzun [Beypınar]), Krikor Hovhannes (Ilıca), Armenag Yaylıyan (Ilıca), 
Gürün: Hagop Simon, Hampartzum Taniel, Serovpe Khanzadyan, Arakel Harutyun, Hagop Bodzagyan, Hagop Boşayan, Aram Hazarabedyan, Isdepan Behaduryan, Harutyun Donigyan, 
İzmir: Avak Garabed, 
İstanbul: Kapriyel Khaçigyan, Anastas Yani (Ortaköy), Boğos Sarkisyan (Etmeydanı), Hagop Sarkisyan (Kadıköy), Karekin Keçeciyan (Sirkeci), Hovhannes Avakyan (Beşiktaş), Aram Garabedyan (Ortaköy), Hagop Çobanyan (Büyükdere), Levon Pekmezyan (Büyükdere), 
Şebinkarahisar:Avedis Megenyan,
Tekirdağ: Harutyun Yegenyan, 
Afyonkarahisar: Harutyun Dildaryan,
Manisa: Karekin Garabed, 
(Devam edecek)




Yazar Hakkında