"Benim ne olduğumu bilmiyorlardı. Terörist miyim neyim, adamlar da haklı. Sorguladılar. ‘Sen teröristsin. Sizin yaşadığınız bölgede çok Azeri var. Azeri ajanı olabilirsin' dediler. Dedim ki ‘Ben Türküm, Türk kimliğim var'. Sahte olabilir diye inanmadılar."
Hürriyet gazetesinden İsmail Saymaz'a konuşan Umut Ali Özmen "O gün ne oldu? Sınırı nasıl geçtin?" sorusunu "Yaylada saat 12.00 civarıydı, 18.00'e kadar boşum, iş yok. Geziyordum, doğa fotoğrafları çekiyordum. Ermenistan bayrağını gördüm. Dedim, niye olmasın? Bir gideyim. Çıktım tepeye, baktım, en yakın yerleşim yeri çok uzak. Dedim gideceğim" diye yanıtladı.
"Ağabeyimin kimliği yanımdaydı. Şans eseri almıştım. Hiç aklımda yoktu ki Ermenistan'a geçmek. Rus askerleri silah zoruyla telefonumu açtırdılar" diyen Özmen, şöyle devam etti:
— Normalde yapmazdım. Fotoğraflarda, hiçbir taş bile yok, düz araziden tanıdılar Ermenistan'ı. Dediler ‘Ne işin var burada?' İlk başta ‘Kayboldum' dedim. Sonra gözlerimi bağladılar. Karakola götürdüler, odaya attılar. Her taraf perdeli. Üç asker ve bir Azeri geldi. Beni sorguladılar. Sonradan gerçeği söyledim. ‘ Ermenistan'ı merak ettiğim için geldim' dedim. Ulusal Muhafızlar'a teslim edip Erivan'a Ulusal Güvenlik Servisi'ne getirdiler. Tercüman vardı. Saat 01.00-02.00 sıralarındaydı.
— Benim ne olduğumu bilmiyorlardı. Terörist miyim neyim, adamlar da haklı. Sorguladılar. ‘Sen teröristsin. Sizin yaşadığınız bölgede çok Azeri var. Azeri ajanı olabilirsin' dediler. Dedim ki ‘Ben Türküm, Türk kimliğim var'. Sahte olabilir diye inanmadılar. Sabah 06.00'ya kadar beni sorguladılar. Sonra kodese koydular. İkinci gün avukatım geldi. Erivan Belediyesi atamış. 18'den küçük olduğum için babam yerine geçen yasal temsilci görevlendirdiler.
— Müfettiş bana dedi ki ‘İki aylık bir tutuklama olacak'. Dedim ki ‘Benim okulum var, öğrenciyim', dinlemediler. Avukatım mahkemede itiraz etti. ‘Kızılhaç'ın çocukların kalabileceği bir merkezi var, oraya verelim. Hapishanede kötü etkilenebilir' dedi. Fakat mahkeme iki ay tutuklu kalmama karar verdi. En son 19 Eylül'deki duruşmada ‘Türkiye'den kimliğin bildirildi, Türksün' dediler. Kefaletle serbest bırakılmama karar verildi.