Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, Berlin'de düzenlenen Young Euro Classic adlı gençlik klasik müzik festivali çerçevesinde geçtiğimiz Cuma akşamı bir konser verdi. 'Müzik birleştirir' sloganıyla Berlin'in tarihi binalarından Konzerthaus'da gerçekleşen konser sona erdiğinde Şef Cem Mansur yönetimindeki orkestra dakikalarca alkışlandı.
Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası'nın Berlin'deki konserine solist olarak piyanist Aşot Haçaturyan katıldı. Tamamen dolu olan yaklaşık bin beş yüz kişilik salonda konseri izleyenler arasında Türk ve Ermeni toplumunun temsilcileri de vardı.
Türk ve Ermeni bestecilerin eserleri
Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, konserinde Türk ve Ermeni bestecilerin eserlerine yer verdi. Ferit Tüzün ve Aleksander Spendiaryan'ın eserlerinin yanı sıra programda Ludwig Van Beethoven'ın besteleri yer aldı. Programda özellikle Beethoven'a ağırlık verdiklerini belirten Şef Cem Mansur, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Çünkü Beethoven büyük bir barış sembolü. Beethoven, bütün besteciler arasında barışamaz görünen, uç noktalarda görünen gerçeklerin pekala birlikte var olabileceğini, müziğin özünün aslında çatışma ve çatışma çözme olduğunu en çarpıcı şekilde gösteren bir besteci.'
Orkestra nasıl oluştu?
Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası'nın konseri, 27 Temmuz-13 Ağustos tarihleri arasında Berlin'de düzenlenen 13. Young Euro Classic gençlik klasik müzik festivalinin doruk noktalarından birini oluşturdu. Türkiye ve Ermenistan'dan yaklaşık 60 genç müzisyeni bir araya getiren orkestra, Young Euro Classic'in daveti üzerine kuruldu. Cem Mansur, bu orkestranın nasıl oluşturulduğunu şu sözlerle anlattı: 'Türkiye-Ermenistan Gençlik Orkestrası ilk kez 2010 yılında oluştu, İstanbul'da üç konser verdik, on gün süren bir prova döneminden sonra. ve bu yıl da hem benim iki kere (Young Euro Classic'e) davet edildiğim Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası'nı ve hem de yine iki defa Young Euro Classic'a davetli olan Ermenistan Devlet Gençlik Orkestrası'nı bu yıl birlikte davet ettiler. 'Madem iki kere geldiniz, bu yıl birlikte gelin' dediler. 'Tamam, çok iyi fikir' dedik. Bizim de uzun zamandır tekrar canlandırmak istediğimiz bir projeydi. Devlet orkestrası ile olmadı işimiz, biz her şeye rağmen Ermenistan'dan 30 genç müzisyeni kişisel kontaklarımızı kullanarak bunu yapmaya karar verdik.'
'Müzik birleştirir'
Yaklaşık iki hafta süren provaların ardından orkestra geçtiğimiz hafta İstanbul'da da bir konser verdi. Erivan'da planlanan konser ise Ermenistan hükümetinin destek vermemesi nedeniyle gerçekleşemedi.
Türkiye ile Ermenistan arasındaki soğuk ilişkiler nedeniyle Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, Young Euro Classic adlı gençlik klasik müzik festivalinde dikkat çeken orkestralar arasında yer aldı. Ancak Şef Cem Mansur, bu orkestra ile hedeflerinin siyasi mesajlar vermek olmadığını vurguladı. Cem Mansur, amaçlarını şu sözlerle dile getirdi: 'Amaç, ancak müzik yoluyla tesis edilebilecek çok derin bir gönül bağının genç kuşağın arasında olabileceğini göstermek. Ondan sonra her türlü anlaşmazlığın, önyargının birlikte müzik yapmış genç insanlar arasında olamayacağını, kalamayacağını görmek.'
Orkestraya katılan gençler müziğin birleştirici gücünün projenin siyasi boyutundan daha önemli olduğunu dile getiriyorlar. 2010 yılında oluşturulan orkestraya da katılmış olan Arevik Galyan, bu konuda şunları söyledi: 'Bu projenin siyasi yönü üzerinde düşünmüyorum. Yeni kuşakların (bir araya gelmesi) benim için çok daha önemli. Belki yeni kuşaklar bir şeyleri değiştirmeyi başarır. Siyaseti ise siyasetçilere bırakmak gerekiyor.'
Gençler arasında diyalog
Ermenistan-Türkiye Gençlik Orkestrası, Türk ve Ermeni gençler arasında diyaloğun geliştirilmesine, yeni dostlukların kurulmasına katkı sağlıyor. Klarnet çalan Mher Mnatsakanyan, Ermeniler ve Türklerin aslında benzer zihniyete sahip olduklarını, bu nedenle de Türk müzisyenlerle ilk andan itibaren iyi anlaştıkları belirtti. Kontrbas çalan Cemre Çetin ise kurulan dostluğun devam etmesini diledi: 'Burada olduğumuz için mutluyuz. ve Ermeni arkadaşlarımızla tanıştığımız için de mutluyuz. Sonuçta onlar da bizim gibi aynı kaderi paylaşıyorlar. Yaşıtlarımız, aynı şartlarda büyüyorlar. Ülkelerinde bizdekinden daha fazla imkânları yok ya da daha eksik değiller. O yüzden eşitiz tamamen. Umarım dostluk uzun yıllar boyunca sürer.'
(Deutche Welle Türkçe Servisi)