Cem Mansur yönetimindeki 56 genç müzisyenden oluşan Ermenistan Türkiye Gençlik Orkestrası, Spendiyaryan, Beethoven ve Tüzün’e ait eserleri büyük ustalıkla icra etti. Genç müzisyenlerin anlamlı buluşması, kalabalık müziksever topluluğunu büyüledi.
BARUYR KUYUMCİYAN
baruyr@agos.com.tr
Türkiye’nin önde gelen şeflerinden Cem Mansur yönetimindeki 56 genç müzisyenden oluşan Ermenistan Türkiye Gençlik Orkestrası, Spendiyaryan, Beethoven ve Tüzün’e ait eserleri büyük ustalıkla icra etti. Haftanın tam ortasına ve Ağustos ayının ilk gününe denk gelmesine rağmen genç müzisyenlerin Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’ndeki bu anlamlı buluşmasını, etkinliğin kültür sanat gündeminde yer almasının da etkisiyle kalabalık bir müziksever topluluğu izledi.
İlk olarak 2010 yılında şef Nıvart Andreasyan ve şef Cem Mansur’un girişimleriyle hayata geçirilen orkestra, o dönemdeki kadrosunu büyük ölçüde koruyarak bu yıl Temmuz ayında tekrar bir araya geldi. İki yıl öncesine oranla bu yıl biraz daha olgunlaşan orkestra üyeleri, Almanya’nın Başkenti Berlin’de düzenlenen Young Euro Classic Festivali’ne davet edilerek birlikteliklerini uluslararası düzleme taşımış oldu. Cem Mansur yönetiminde iki gün sonra Berlin’de gerçekleşecek konserin bir anlamda provası olan etkinliğe çağdaş Ermeni besteci Alexandr Spendiaryan’ın Yerevan Etüdleri’nin 1 No’lu eseri “Enzeli” ile başlanıldı. Bu eser orkestra için konsere ısınma parçası olurken, iki yıl önceki konserde de beğeni toplayan başkemancı Hrayr Karapetyan’ın kemanından dökülen hüzünlü melodiler dinleyicileri etkisi altına aldı.
Bu eserin ardından orkestra düzeni solo piyano için şekillendirilirken sahneye piyanist Ashot Kahacatouryan davet edildi. Ermenistan’da aldığı piyano eğitimini İtalya’da devam ettiren 28 yaşındaki piyanist müzik kariyerine Berlin’de devam ediyor. İki gün sonra tanıdığı bir izleyici topluluğunun karşısında yeteneklerini sergileyecek olan Khacatouryan, Beethoven’ın 3. Piyano konçertosunu icra ederken kısa süre içinde salondaki dinleyicilerle etkileşim kurabilmeyi başardı. Klavye üzerinde oldukça hafif ve hızlı bir tekniğe sahip olan Khachatouryan bu ustalık isteyen eseri orkestrayla büyük uyum içerisinde seslendirdi. Bu eserle birinci bölüm biterken Khachatouryan seyircilerin yoğun alkışlarını bir bis parçasıyla yanıtladı.
Beethoven’da birlik
İki ülke müzisyenlerini bir potada eriten klasik batı müziği dostluk adına kolay bir ortak payda olarak gözükse de enstrümanların uyumunu sağlamak kadar karakterlerin uyumunu sağlamak adına da şefin önemli bir rolü söz konusu. ‘Müzik tek başına barışı getiremeyebilir fakat çok şey başarabilir’ diyen Cem Mansur, Türk besteci Ferit Tüzün’ün “Esintiler” adlı eseriyle ikinci bölüme enerjik ve hareketli bir giriş yaptı. Sürekli izleyicilerini her konserin başlangıcında yaptığı bilgilendirici konuşmalarına alıştıran Cem Mansur konuşmasını bu kez bu eserin ardından yaptı. Neden Beethoven’a ağırlık verdiklerini açıklayan Cem Mansur, Beethoven’ın müziğinde en büyük karşıtlıkların nasıl uyum içerisinde yer aldığını anlattı. Mansur, Beethoven’ın müziğinde çok sert bir çıkışa son derece yumuşak bir yanıtın bulunabildiğini, bütün karşıtlıkların aynı zamanda çözümlemesinin de yer aldığını belirtti. Bu yönüyle Beethoven’ın bu buluşma için en doğru besteci olduğunu belirten Cem Mansur, sıradaki eser olan 4. Senfoni’nin oldukça karanlık başladığını fakat şaşırtıcı bir biçimde eserin genelinin oldukça olumlu duygularla sürdüğünü kaydetti. Dört bölümden oluşan bu görkemli eseri büyük bir olgunlukla icra eden genç müzisyenler, salonun tamamını dolduran seyirciler tarafından uzun süre alkışlandı.
Anadolu Kültür
Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın daveti üzerine gündeme gelen orkestrayı, tekrar bir araya getiren Osman Kavala önderliğindeki Anadolu Kültür ayrı bir parantezi hak ediyor. Türkiye ve Ermenistan arasında imzalanan protokollerin rafa kaldırılmasıyla iki ülke arasındaki ilişkiler tekrar eski haline geri döndü. Bu noktada sivil toplum kuruluşları arasındaki faaliyetleri sürdüren ve iki ülke halklarının ilişkilerini geliştirmelerini sağlayan Anadolu Kültür gibi sivil toplum kuruluşlarını alkışlamak gerekiyor. Bu yıl Ermenistan’dan herhangi bir kuruluş henüz resmi olarak etkinliğe destek sağlamazken, arzu edilen bir Yerevan konseri de gerçekleşemedi. Her şeye rağmen devam ettirilen bu projenin bir sonraki aşaması daha geniş katılımla gerçekleşecek Beethoven’ın 9. Senfonisi olabilir. Avrupa’nın yüzyıllarca savaşmış halkalarının ortak marşı haline gelen Beethoven’ın ‘Mutluluğa Övgü’sü tüm karşıtlıkların çözümlendiği en tepe nokta olabilir. İki ülke arasındaki diyalog adına Türkiye ve Emenistan STK’larının paylarına önemli sorumluluklar düşüyor.