Sporla geçen bir ömür: Arman Talay

Arman Talay spor basınında efsane olmuş bir isim. Kendisini tam 20 yıl önce, 30 Mayıs 1998’de kaybetmiştik.

Gazeteciliğiyle, kulüp yöneticiliği ile ve TRT’deki başarılı yayınları ile kendisini spora adayan Arman Talay anısına Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD) Ankara Şubesi her yıl ödüller veriyor. 
1938 yılında doğan ve gazeteciliğe Ankara’da bulunan Ulus Gazetesi’nde başlayan Arman Talay TRT’nin Spor Servisi’nde muhabir olarak görev almış ve ilk naklen yayınların yapılmasına katkıda bulunan isimlerden birisi olmuştu. TRT Spor Dairesi’nde müdürlüğe yükselen daha  sonra Tercüman Gazetesi ve SHOW TV Spor Bölümü’nde gazetecilik faaliyetini sürdüren Talay 1998 yılında Ankara’da hayatını kaybetti. Arman Talay gazetecilik dışında Yenişehir Spor Kulübü’nde yöneticilik ve başkanlık görevlerinde bulunmuştu. Büyük ustanın ölümünün 20. yılında yeğeni Kevork Şahsuvaroğlu ile buluştuk ve dayısı Arman Talay’ı anlatmasını rica ettik. 

Arman Talay bildiğimiz kadarıyla Ankara Ermenilerinden. Nasıl bir ailede büyüdü Arman Talay?
Birçok insan Arman dayımı isminden ötürü Türk zannederdi ama kendisi Ankara Ermenisidir.  Kendisini Arman Talay yapan ise aslında abisi Agop Doğan Talay’dır. Çok erken yaşta 49 yaşında hayatını kaybetmiş birisidir Agop Doğan Talay. Ankara’dayken Olimpiyat Gazetesi ve Türkiye Spor Alemi adlı gazetelerinin çıkartan isimdir. 1940’lı, 50’li yıllardan bahsediyoruz. Abisinden 13 yaş küçüktür Arman Talay ama abisinin de etkisiyle o da spor gazeteciliğine ilgi duydu. Agop Talay Arman Talay için bir rol modeli olmuştur. 

Dayınız gazeteciliğe ne zaman başladı?
Genç yaşlarda Ankara’da faaliyet gösteren dönemin meşhur gazetelerinden Ulus Gazetesi’nde göreve başlıyor. Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit de gazeteciliğe orada başlamış. 1968 yılında TRT’de muhabir olarak göreve başlıyor. Dayım TRT naklen yayınlarına Ankara’dan bağlanıyordu. Kendisi orada muhabir olarak göreve başlıyor ardından spor dairesinde müdürlük kademesine yükseliyor. Dayımın çevresindeki insanlar kendisine ‘canlı tarih’ derlerdi. Kendisi spor tarihi konusunda oldukça bilgiliydi. Arman dayım aynı zamanda Türk televizyon tarihinde ilk naklen yayını başlatan isimler arasında yer alır. Halit Kıvanç, Uğur Dündar, Çetin Çeki ve Kenan Onuk gibi gazetecilerden oluşan grubun içerisinde dayım da yer aldı. 1972 yılında gerçekleşen Münih Olimpiyatları’nda naklen yayın yapma fırsatı buldu. Kendisi boks ve basketbol maçlarını anlatırdı. Dayımın savunduğu bir fikir vardı, diğer spor dallarını da sevdirmek. Dünyada en çok futbolun takip edildiğini bilirdi ama diğer spor dallarının sevilmesi için çok çaba sarf ederdi. Dayım basketbola ilgi duyulması için yönetici olarak da çaba göstermiş ve Ankara Yenişehir Basketbol Kulübü’nde önemli işlere imza atmıştır. Kendisi orada yönetici olmuş ardından başkanlık görevinde bulunmuştur. 

Kendisi hem TRT’de gazetecilik yapıyor aynı zamanda Yenişehir Kulübü’nde yöneticilik yapıyor…
Belli miktar paranız varsa kulüp başkanlık görevi yaparsınız fakat dayım amatör ruh ile bu işi yaptı. Onun için maddiyat hep ikinci planda yer alırdı ve Yenişehir takımı onun döneminde basketbol birinci lige yükseldi ve uzun süre ligde mücadele etti. 

80’li yıllar kendisi için nasıl geçti?
TRT’nin spor servisinden sonra SHOW TV’ye geçti. Tercüman Gazetesi’nde spor yazarı olarak çalıştı. Kendisi Tercüman gazetesinin kapanışına kadar çalıştı. Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve TSYD Ankara Şubesi başkanı oldu. 

Dayınız ile anılarınız nasıldı? O Ankara’da siz İstanbul’dasınız görüşme imkanı bulur muydunuz?
İşi gereği İstanbul’a sıklıkla gelirdi. Genellikle ablasını ve yeğenlerini ziyaret eder ve vakit geçirirdi. Kendisiyle spor üzerine sohbet ederdik ve bize tavsiyelerde bulunurdu. Ben hep dayımı örnek almıştım. Sürekli okurdu ve not alırdı. Ermenicesi çok iyi değildi fakat bayramları çok iyi takip ederdi, her bayram öncesi gelemese bile mutlaka telefon ederdi. 
TRT ve başka kurumlarda çalıştığı dönemlerde Ermeni kimliğinden ötürü sorun yaşadı mı?
Hiç yaşamadı. Kendisi çok sevecen bir insandı ve çok sevildi. Kendisi vefat ettiğinde biz yeğenleri olarak Ankara’da cenaze töreni düzenlemek istedik. Fransız Kilisesi’nde cenaze töreni düzenledik. Tören öncesi patrikhaneden Peder Krikor Damadyan ile görüştüm, ne yapılabilir, katılım olabilir mi diye. Patriğimiz, o dönemin Patrik Vekili Mesrob Mutafyan olayı duymuş. Kalkıp Ankara’ya geldi ve bizzat cenaze törenine katıldı, töreni yönetti. Kendisi dayım hakkında araştırma yapmıştı ve cenaze töreninde ondan övgü dolu sözlerle bahsetti. Kilisedeki törenin ardından TSYD’de anma töreni düzenlendi. Gençlerbirliği Kulübü Başkanı merhum İlhan Cavcav’dan tutun, bakanlara kadar geniş bir katılım oldu. Dayım hakkında övgü dolu sözler sarfettiler. Tabutu Türk bayrağına sarılıydı. Naaşı Cebeci Asri Mezarlığı’na gömüldü. 

Dayınız spor alemine nasıl etkiler bıraktı?
Arman dayım insanlara çok değer verirdi. Çevresindekileri ona ‘sevgi öğretmeni’ diyerek hitap ederdi. Yaşamı boyunca insanları sevgiyle kucaklamış, onlara değer vermiş ve maddiyatı önemsememiştir. Çankaya Belediyesi bir spor kompleksine Arman Talay ismini vermiştir, Antalya Kaş’ta bir sokağa ismi verilmiştir. Günümüz gençleri kendisi hakkında pek fazla bilgi sahibi değil. TSYD her yıl onun anısına ödül töreni düzenliyor. Alanında başarılı olmuş sporculara ödül veriliyor. Bu yıl düzenlenen ödül töreninde spor muhabirlerine de ödüller verilmiş. Spor medyasına birçok sunucu ve muhabir yetiştirmiştir. Uğur Dündar’ı ilk keşfeden dayımdı ve onu BBC’ye (British Broadcasting Corporation) göndermiştir. Arman Talay’ın kendisinde çok emeği olduğunu köşe yazılarında belirtir. 

Dayınızın herhangi bir spor geçmişi var mıydı?
Sporcu olarak yok ama kulüp yöneticiliği anlamında spor geçmişi vardır. Tabii onun ve abisinin bu yönü aileye de yansıdı. Büyük dayımın, yani ağabeyinin oğlu Artun Talay geçmişte Türkiye Çekiç Atma Şampiyonu olmuştur ve şu an Fenerbahçe ve Türkiye Atletizm Çekiç Atma Branşı antrenörüdür. Kendisi zamanında Eşref Apak’ın antrenörlüğünü yapmıştır. Düşünün ki onun mütevaziliği yeğenine de geçti. Eşref Apak kariyerinde ilerleyince “Benden daha iyi antrenörlerle çalışması gerekir” deyip görevini bırakmıştı ancak sonuç ne yazık ki onun düşündüğü gibi olmadı. Artun Talay bu davranışıyla Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından Fair Play ödülüne layık görüldü. 

Kategoriler

Genel Toplum


Yazar Hakkında