‘Vorvots Vorodman’ı şansa çevirmeliyiz’

Vortvots Vorodman'ın restorasyonunu gerçekleştiren mimar Kevork Özkaragöz’ün görüşlerine yer vermiş, yapının kültür merkezi olarak eksikliklerine ve nelerin yapılması gerektiğine değinmiştik. Bu sayımızda ise tasarımcı ve reklamcı Kirkor Sahakoğlu ile toplumun niçin bir kültür merkezine ihtiyacı olduğunu ve nasıl bir yaklaşım gerektiğini değerlendirdik.

Garanti Bankası, Beymen ve Borusan gibi firmaların markalaşma süreçlerinde önemli katkıları bulunan ve sanat faaliyetlerinin şekillenmesinde etkin rolü bulunan ödüllü reklamcı Sahakoğlu, toplum içi kültürel etkinliklerde deneyimlerinden faydalanılan isimler arasında yer alıyor.

Neden kültür sanat

Vortvots Vorodman’ın tartışılması ve en etkin şekilde kullanılması için fikir üretilmesi gerektiğini belirten Sahakoğlu, bu tartışmanın, Şan City projesi veya Karagözyan’ın inşaatı süren binasındaki tiyatro salonunun yararlı bir şekilde kullanılmasına da etki edeceğine inanıyor. Bazı vakıfların ekonomik rahatlığa kavuşmasıyla topluma ait maddi sorunların da ileride çözüme kavuşabileceğine dikkat çeken Sahakoğlu, “Kültürel zenginliği elinden alınmış bir Ermeni toplumu ne işe yarar?” diyerek, ekonomik getirilerin bütün sorunlarımızı çözümlemeye yetmeyeceğini belirtiyor ve ekliyor; “Bundan 50 hatta 100 yıl öncesine bakarsak, Türkiye Ermeni toplumu, kültür üreten ve kültür tüketen bir toplum olarak karşımıza çıkıyor. Yaşadığımız topraklarda her şeyin öncüsü bir konumdayken ve kültür- sanat yaşamında çoğu şey Ermeniler olmadan mümkün olamazken, bugün bütün bunların dışarısındayız. Çünkü toplumun öncelikleri tamamen değişti. Kültür üretimi bir yana, artık en acısı, kültürü tüketmeyen bir toplum haline geldik. Bütün temel problemlerimizin altında büyük bir kültürel erozyon yatıyor. Bugün bunları ortaya koymamız gerekiyor.”

Kültürün merkezi yok

Kültürel anlamda bir merkezimizin olmadığını belirten Sahakoğlu, bu merkezin değerlerimize sahip çıkabilmek adına bir şans olabileceğini belirtiyor. Birçok üniversitede iletişim ve tasarım dersleri veren Sahakoğlu, örnek olarak, kendi fakültesine Türkiye’nin her yerinden öğrencilerin kayıt yapmaya hak kazanabildiğini belirtirken, Ermeni toplumundan bunu başarabilenlerin ‘yok denecek kadar az’ olduğuna dikkat çekiyor.

Sahakoğlu, bu yokluğun her alanda geçerli olduğunu ve toplumda her şeyin yeniden düşünülmesi gerektiğini vurguluyor: “Bugün Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi gibi bir kurumumuz var. Burada bütün birimler Ermenilerden mi oluşuyor? Hayır. Bu toplumumuz adına bir kayıp mıdır? Mesela ameliyatımı yapacak doktorun Ermeni olmaması benim adıma veya toplumum adına önemli bir kayıp değildir. Olsa tabii ki beni gururlandırır. Hangi doktor iyiyse ameliyatımı ona olurum. Ama ‘hangi piyanist daha iyiyse Khaçaturyan’ı o çalsın’ işte o biraz zor söylenir. İçimizden iyi fotoğraf sanatçısı, yazar, ressam çıkmaması, toplumumuzu kültürel erozyona bunlar uğratır.”

Kurumsal yapı şart

Vortvots Vorodman’ın gençlere yeni ufuklar açabilecek imkânlar sağlayacağını söyleyen Sahakoğlu, başlangıcından günümüze kadar içerisinde bulunduğu Borusan Kültür’ün yapısını örnek gösteriyor: “Her şeyden önce kurumsal bir yapı oluşturmak gerekir. Buranın bir CEO’su vardır. Bu kişi bütün faaliyetlerden sorumludur. Buraya gelenlere karşı sorumludur ve vakıf yönetimine karşı sorumludur. Bunlar tamamıyla profesyonel insanlardır. Profesyonel oldukları için de faaliyetleriyle ilgili rapor da verirler, hesap da verirler, sonuçta bildikleri bir işi yapıyorlardır. Tek tek birimler oluşturulmalıdır. Buranın dünya kültür aktiviteleriyle entegrasyonu için çalışmalar yapılabilir. Ortak projeler üretilir. Yurt dışından fonlar elde ederek kaynaklar yaratılabilir. Buranın tabii ki bir işletmesi vardır ve ekonomik giderleri vardır. Sorumluluğun hiçbir zaman tek başına Kumkapı Meryem Ana Vakfı’na ait olduğuna inanmıyorum. Buranın sorumluluğu tüm vakıflara aittir. Buranın gerçek sahibi toplumdur ve gelecek kuşaklardır. Gelecek kuşaklara sorumluluğumuzu yerine getirmek adına Vortvots Vorodman’ı var etmeliyiz.”

 

 

  

Kategoriler

Toplum Vakıflar