Ünlü yönetmen Eric Nazarian halk hareketinin gerçekleştirdiği protestolar boyunca Ermenistan’daydı. Eylemlere katıldı. “Benim Adımım” hareketinin 24 Nisan’da soykırımı anmasına tanık oldu. Nazarian’ın Agos için kaleme aldığı yazıyı paylaşıyoruz.
Eric Nazarian
Serj Sarkisyan, ülkeyi feodal bir derebeyi şeklinde yöneten Cumhuriyetçi Parti’nin lideri olarak iki dönem üst üste Ermenistan’ın Devlet Başkanı oldu. İkinci döneminin sonuna doğru iktidarda kalmaya devam etmek isteyince, anayasayı yeniden şekillendirerek kendisini Başbakan ilan etmeye karar verdi. Görev süresi dolduğu halde halen iktidara ve gayrimenkule aç olan bölgenin önceki birkaç diğer Devlet Başkanı gibi Sarkisyan da Nisan ayında geri tepen o iktidar yolundan ilerlemeyi seçmişti.
Deneyimli muhalefet lideri, milletvekili Nikol Paşinyan, Sarkisyan’ın bu yeni dönem iktidarına meydan okuyan bir dip dalga, güç haline geldi. Yıllar içinde Paşinyan, Sarkisyan’ın Cumhuriyetçi partisine karşı pek çok savaş vermişti. Kendisi aynı zamanda “Yelk” (Çıkış) siyasi parti ittifakının da liderlerindendi.
Nisan ayında Paşinyan, Sarkisyan’ın Başbakanlığı altındaki bu yeni dönem iktidarına karşı şiddet içermeyen bir sivil itaatsizlik hareketi başlattı. İki haftadan kısa bir sürede Ermenistan vatandaşları kitlesel protestolarda birleşen ve dikkate alınması gereken bir güce dönüştü. Paşinyan’ın giderek artan popülaritesi ve barışçı sivil itaatsizliğin ön saflarında yer almaya adanmışlığı eşliğinde protestolar bütün Ermenistan’a yayılarak farklı şehirlerde insanların sokaklara taşmasına vesile oldu.
22 Nisan 2018’de televizyondan canlı yayınlanan Paşinyan-Sarkisyan buluşmasının ardından Paşinyan, Serj Sarkisyan’ın Başbakanlık görevinden istifasını talep etti. Sarkisyan ayak direyerek toplantıyı terk etti. İki saat sonra Paşinyan yasadışı bir şekilde gözaltına alındı. Bu anî gözaltının bir sonucu olarak ‘Kadife Devrim’ olarak anılan protestolar birkaç saat içerisinde daha da büyüdü.
İlk büyük zafer
Bir sonraki gün, 23 Nisan 2018’di. Yani soykırımı anacağımız güne yaklaşıyorduk artık. O gün Paşinyan gözaltından serbest bırakıldı. Birkaç saat sonra Serj Sarkisyan’ın resmen istifa ettiği haberi geldi. Bu gelişme Paşinyan’ın Kadife Devrimi’nin ilk büyük zaferiydi. O gün biz de on binlerce Ermenistan vatandaşı ve göstericiyle birlikte Cumhuriyet Meydanı’nda Paşinyan’ın ekibinden birinin okuduğu Serj Sarkisyan’ın istifa mektubunu dinledik. Gece elektrikli ve tarifsizdi.
Bir sonraki gün tarih 24 Nisan 2018’i gösteriyordu. Yüzbinlerce insan Ermeni Soykırımı’nın 103. yıldönümünde Ermeni Soykırımı anıtı olan Dzidzernagapert’e yürüdü. O gün barış adına göğe yükselen ellerin, ileri doğru atılan adımların ve ana vatanımda o güne kadar hiç görmediğim bir gülümseyişin hem tanığı hem de parçası oldum. Kitleler barışçı bir değişim, hukuk devleti, insan hakları ve hepimiz için eşitlik şiarıyla birleşti.
Askerler halkla kol kola
Birbirine karışmış bir ateş ve rüyaydı yaşanan. Ülkenin vatandaşları hiç kuşku yok ki barışçı itaatsizliği seçerek tarihin kritik bir eşiğinin dönülmesini sağladı. Ermenistan vatandaşları barış, sevgi, eşitlik ve insan hakları adına bir güç ve kolektif birliğin cisimleşmiş haline dönüştü. Çok uzun zamandır bölgede böyle bir şey olmamıştı. Her gün gördüğümüz o sahneler hepimizi umudun sıcak gözyaşlarına gark etti. Asla unutamayacağım anlardan biri de askerlerin halkla kol kola girerek barışçı ve demokratik bir değişim talep edişini görmek oldu.
Olayları kaydeden on binlerce insanı görmek, elinde cep telefonu kamerası ve güçlü sosyal medya bağlantısı olan barışçı vatandaşın geri döndürülemez potansiyelini bir kez daha kanıtladı. Sokaklarda halk tarafından yazılan tarihin tanığı ve parçası olmak, bu zamanda dünya üzerinde sesini duyurmak için tek ihtiyacınız olan bu. Akıllı telefon; aktivizm ve sosyal medya aracılılığıyla uluslararası düzeyde farkındalık sağlamak için eldeki en yakın araçlardan biri. Facebook yeni CNN. Dünyaya bilgi aktaracak teknolojiye sahip eleştirel bir kitle gerçekten de değişim yaratabiliyor. Çiçek açan bu muhteşem barışçı devrimin ön cephesindeyse cesur, adanmış, bir söz vermiş gençlik duruyordu. Yüzbinlerce insanın içinde kabaran duyguları anlatabilecek kelime yok.
Bir rüya
Her şey Albert Camus ‘nün ‘Başkaldıran İnsan’ kitabında en mükemmel haliyle söylediği gibiydi: “O kadar özgür ol ki bütün varlığın bir tür isyana dönüşsün.” Gençler ve Ermenistan vatandaşları antik çağlardan bu yana hayatta kalmış bir kültüre dayanan o eski ve güzel ülkede özgürlüğün sadece bir düşünce ya da modası geçmiş bir kavram olmadığını kanıtladı. Vatandaşlık arzusunun inkâr edilemez toplu bir dayanışmaya dayalı sarsılmaz bir gelgit dalgasına dönüştüğünü görmek, hayatım boyunca asla gerçek olduğunu görebileceğimi düşünemediğim bir rüyaydı. Yıllar önce öğrenciyken eski kuşak devrimcilere dair kitaplar, romanlar okurdum. Barışçı ve demokratik bir devrimin parçası olmak benim gençlik hayalimdi. Yirmi yıl sonra, bir hafta içerisinde bu rüya gerçek oldu. Ruhum, tek damla kan dökmeden, kökten demokratik bir devrim yapan halkımın barışçı gücüyle uyandı.
Ayağa kalkıp vatandaş olarak seslerinin ve endişelerinin duyulmasını talep etmek her vatandaşın sorumluluğu. Bunu tamamen şiddetsiz, barışçı sivil itaatsizlik eşliğinde başarmış olmaları, bir kez daha devrimlerin bugün ve bu çağda bile tek bir mermi atılmadan yapılabileceğini kanıtladı.
Önümüzdeki günler ve haftalar pek çok bilinmeze ve umuda gebe. Ancak kesin olan bir şey var; o da Ermenistan’da olanların geri döndürülemez oluşu. Halk son derece güçlü ve insancıl bir üslupla konuştu. Dahası şimdi artık değişim için son derece ileri görüşlü ve güçlü bir aracın farkındalar; yolsuzluk ve ortadan kaldırılma zamanı gelmiş feodal bir siyasi sistem karşısında yekpare dayanışmanın gücü.
Kitap yazılabilir
Bu dönem hayatımın en duygusal haftaları oldu. İnsan sadece Ermenistan’da geçen hafta olanlar ve bunun özellikle soykırımın 103. yıldönümüne yaklaşan günlere ve sonrasına denk gelişinin inanılmaz öngörülü ve simgesel gizli anlamı üzerine bir kitap yazabilir. Her zaman yapacağımız gibi, bir buçuk milyon şehidimizin anısına saygılarımızı sunduk. Aynı zamanda halkımızın tarihinde yeni bir sayfa açmayı başaran Ermenistan gençliğine ve vatandaşlık bilincinin sağ kalmış ruhuna ve yeniden doğuşuna tanıklık ettik. Onlar başkent Yerevan’ı kollarının arasına alıp ülke genelinde son derece önemli bir kitle oluşturarak yeni bir Ermenistan’a hayat verdiler.
Atalarımız ve yarının çocukları, hepsi bizimle birlikteydi. Bu tutkulu, barışsever ve derinden bağlı vatandaş kimliğiyle gençlik Ermenistan’ın yüzü ve cesareti olmaya devam edecek. Gençler Ermenistan’ın bugünü ve geleceği için barışçı değişimin ve refahın tohumunu büyütecek. Öğrenciler ve gençler bu anlamda benim öğretmenlerim oldu.
*Zartonk: Uyanış