16. Filmmor Kadın Filmleri Festivali’nin İstanbul’daki son gününde izleyiciyle buluşması planlanan Ermenistan-İran ortak yapımı ‘Yeva’ adlı filmin gösterimi, geçen hafta, İstanbul Valiliği tarafından yasaklanmıştı. Festival yöneticileri, eşinden ayrılıp Karabağ’a yerleşen genç bir kadının hikâyesini konu alan filmin, Azerbaycan’ın baskıları sonucu yasaklandığını ifade etmiş; ‘Yeva’nın yönetmeni Anahid Abad ise, geçen hafta Agos’a yaptığı açıklamada TBMM’ye başvuracağını ve filmin gösterilmesini talep edeceğini, bu konuda Türkiye toplumundan destek beklediğini belirtmişti.
İstanbul Valiliği’nin ‘Yeva’ filmini yasaklamasına dair tepkiler sürüyor. İlk olarak CHP İstanbul milletvekili Selina Doğan, konuyla ilgili bir soru önergesi sundu. Doğan, önergede, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya “Bakanlığınız tarafından filmin incelenmesi yapılmış mıdır? Yapıldıysa, hangi sahnelerinde yasak kararını gerektirecek ögeler bulunmaktadır?” sorularını yöneltiyor.
‘Üzüntü duyuyoruz’
Ermenistan Sinemacılar Birliği de konuyla ilgili bir kınama metni yayımladı. Metinde şu ifadeler yer aldı: “Türkiye yetkililerinin, Artsakh (Dağlık Karabağ) konusunda, sürekli, Azerbaycan’ın uzak görüşlü olmayan siyasetlerinin bizzat taşıyıcısına dönüşerek, sinema dünyasında, kültürel ilişkileri kabul edilemez şekilde siyasallaştıran, uluslararası sinema festivalinin çalışmalarına kabaca müdahale eden, sansür uygulayan ve sanat özgürlüğünü kısıtlayan bir konuma düşmüş olmasından dolayı üzüntü duyuyoruz. Karşılıklı kültürel işbirlikleri ve kültürel diyaloglar, bugün dünyaya hükmeden değerler manzumesinin birer parçasıdır; dolayısıyla gerek Azerbaycan, gerekse onun tutsağı haline dönüşmüş Türkiye yetkililerinin, bu davranışları yüzünden, dünya kültür haritasının dışında kalabileceklerini idrak edememeleri, sukutuhayale uğratacak mahiyettedir... Ermenistan sinemacıları ve toplumuna bu durum kabul edilebilir olmamakla birlikte anlaşılır da değildir; zira Ermenistan’daki farklı sinema festivallerinde, gerek tek başlarına üretilmiş, gerekse ortak yapım ürünü, birçok Azerbaycan ve Türkiye filmleri gösterilmiştir. Ermenistan yetkilileri, Azerbaycan ve Türkiye filmlerinin gösterimi / işbirliği projelerine engel olmamış, sansür uygulamamış, kültürel diyaloğu kesmemiş, kültürel işbirliklerinin kopmasına ön ayak olmamış; tersine izlemiş, anlamaya çalışmış, tanımış, sinema kültürü alanında neler olup bittiğini öğrenmeye çalışmıştır. Türkiye yetkililerinin benzer uygulamalarını kınarken; sanatı, bu örnekte sinema ve uluslararası festivalini, geleceği olmayan siyasi amaçlara hizmet etme durumlarında çekimser kalmaya ve muhtemel birçok işbirliği projesini tehlikeye düşürebilecek nitelikte olacak ‘öteki / ötekilere kin ve nefret duyma ortamından’, toplumu uzak tutmaya davet ediyoruz.”
Abad’dan Doğan’a mektup
Yönetmen Anahid Abad, soru önergesi üzerine, İstanbul milletvekili Selina Doğan’a bir mektup yazdı. Mektubunda konuyu TBMM gündemine getirdiği için Doğan’a teşekkür eden Abad’ın mektubu şöyle:
“Yeva’nın Türkiye’de gösteriminin devlet eliyle yasaklanmasını üzülerek öğrendim. Bu üzüntü sadece filmin yönetmeni olmamdan kaynaklanmıyor, aksine, bir kez daha siyasetin sanata müdahale ederek eserin toplumla buluşmasından kaynaklanacak diyaloğa engel olduğu için üzüntü duyuyorum.
Filmin gösterimi sebebiyle Türkiye’ye gelmeyi planlıyordum ancak filmin yasaklanması karşısında yönetmen, kadın ve Ermeni kimliğimle Türkiye için çok da istenen biri olmayacağım duygusuna kapıldım.
Size, Türkiye Meclisi’nde bu konuyu gündeme getirdiğiniz için teşekkür etmekle birlikte ‘Yeva’nın Türkiye’de gösteriminin engellenmesini mantıklı bir şekilde açıklayamıyorum. Aşırılıktan yana olan siyasetçiler kendi yapay ve mesnetsiz mantık yürütmeleri ve kararlarıyla halkların bölünmesine yol açıyor, aralarında kurabilecekleri sağlıklı ilişkileri baltalıyorlar. Ne acı ki bu siyasetçiler, halklar arasında yapay bir düşmanlık inşa ederek korku ve dehşet iklimi yaratıyor ve savaşlara uygun zemin hazırlıyorlar. Bu durum, insanlığın güvenlik içinde var olmasını, diyalog kanallarını, barış içinde yan yana yaşama hakkını da tehdit ediyor.
Biz sinemacılar, sevgi, acı ve hüzne dair konuşuyoruz. Hayaller görüyor ve bu hayalleri izleyiciyle paylaşıyoruz. Hayalimiz ise barış içinde, savaşlardan ve acılardan uzak, yeşil bir gezegen. Bölünmelerden ve adaletsizliklerden kurtulmuş bir gezegen. Bugün insanlık hiçbir zaman olmadığı kadar büyük bir ihtiyaçla bu rüyayı görüyor.
Umarım, çok da uzak olmayan bir gelecekte Türkiye’deki sinema salonlarında ben, Türkiye halkı, aydınlar, sanatçılar ve milletvekilleri, yan yana oturabiliriz. Salonun ışıkları kararır ve perdede ‘Yeva’ yansıtılır, bitiminde de filme dair konuşuruz. Biz sinemacılar, hayal etmeye ve o hayallerin hayata geçirilmesi için çalışmaya alışkınız.
Bu hayalimi Türkiye’deki aydınlarla, sanatçılarla, sinemacılarla ve Türkiye halkıyla paylaşıyorum.”
Selina Doğan ise Abad’a cevap verdiği mektubunda şunları yazdı:
“Filminizin Türkiye’de gösterilmemesi konusunda çok üzgünüm. Tahmin edebileceğiniz gibi Türkiye, üç yıldır son derece sıradışı bir süreçten geçiyor. Halen olağanüstü hal var ve bu durumu olabildiğince uzatmak istiyorlar. Birkaç politikacının sanatla ilgili bir meseleye karar vermemesi konusunda sizinle aynı fikirdeyim. Soru önergesinden herhangi bir cevap aldığımda size bildireceğim.”