Antalya’da karakolda intihar ettiği iddia edilen Murat Araç’la ilgili 14 baro açıklama yaptı; devletin yaşam hakkını koruma yükümlülüğünü hatırlatarak etkin soruşturma talebinde bulundu.
19 yaşındaki Murat Araç’ın Antalya’daki Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü binasının üçüncü katından atlayıp intihar ettiği iddia ediliyor.
Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Diyarbakır, Dersim, Hakkari, Kars/Ardahan, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak, Van baroları, ortak yaptıkları yazılı açıklamada, “Devlet, kontrolü altındaki, hukuken kendisine emanet edilen şüpheliyi, işlediği suç ne olursa olsun OHAL koşullarında bile olsa yaşamını ve vücut bütünlüğünü korumakla yükümlüdür” dendi.
“Olayın nasıl gerçekleştiği paylaşılmalı”
14 baronun açıklaması şöyle:
“En basit suç şüphesiyle gözaltına alınan kişilerin dahi kemerinden ayakkabı bağcığına kadar tüm eşyalarından arındırılarak kelepçelendiği, tüm emniyet birimlerinde yer alan ve şüpheli-avukat görüşmesinin dahi kayda alındığı kamera kayıtlarının varlığı dikkate alındığında, bu ölüm, insan hakları savunucuları olan biz hukuk camiasında ortada ağır bir insan hakkı ihlali olduğu yönünde ciddi şüphe oluşturdu.
“Bu nedenle ‘intihar iddiasına’ konu olayın nasıl gerçekleştiği hakkında görevli ve yetkili kamu makamlarının toplumu aydınlatan ve tatmin edici bilgileri paylaşmak zorunluluğu bulunuyor. Olayın hangi saikle meydana gelmiş olabileceği ile ilgili ihtimali değerlendirmeler kabul edilemez.
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında yaşam hakkının korunması için devletin alıkonulma yerlerinde tuttuğu kişilerin başta can güvenliği olmak üzere diğer haklarını koruyucu önlemleri alma sorumluluğu, verilen ihlal kararlarıyla ortaya konuluyor. Bu temel hak OHAL koşullarında bile askıya alınamayacak mutlak bir korumaya sahiptir.”
“Yaşam hakkı başta Anayasa’nın 17. maddesi ve AİHS’nin 2. maddesi olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle koruma altına alınmış en temel ve kutsal haktır.”
“Defin süreci de gayri insani”
“Cenazenin Antalya’dan Urfa’nın Ceylanpınar ilçesine getirilmesi ve defni için cenaze nakil aracının dahi verilmemiş olmasını da gayri insani, toplumumuzun gelenek ve görenekleri ile örtüşmeyen son derece kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve tehlikeli buluyoruz.”
Açıklamada, şu talepler dile getirildi:
* Devletin en güvenli yeri olması gereken emniyet binasında gözaltındaki bir gencin ölümüyle ilgili ailesi tarafından dile getirilen vahim iddialar etkin bir soruşturmayla aydınlatılmalı ve olayda sorumluluğu bulunanlar tespit edilerek cezalandırılmalı
* 1990’lı yıllarda kaldığını düşündüğümüz gözaltı birimlerinde şüpheli ölümlere dönüş kapısını aralayacak uygulamaların önüne geçilmesi için yapılacak soruşturma, cezasızlık politikasına yol açmamalı, en üst düzeyde bir hassasiyetle yürütülüp sonuçlandırılmalı.
* Konu ile ilgili olarak Meclis İnsan Hakları Komisyonu ve Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nu (TİHEK) acilen göreve davet ediyoruz.