Hrant Dink Vakfı bünyesinde devam eden ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ projesi kapsamında ‘Yazılı Basında Gâvur Söylemi’ raporu yayımlandı. Raporun tartışmaya açılacağı panel yarın Havak Salonu’nda
Hrant Dink Vakfı’nın ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışması kapsamında, Mayıs-Ağustos 2017 döneminin Türkiye yazılı basınına dair sonuçlarının ve “Yazılı Basında ‘Gâvur’ Söylemi” raporunun paylaşılacağı bir panel düzenleniyor.
Panelde, ilk olarak Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi ve Medyada Nefret Söylemi İzleme raporlarının danışmanı İdil Engindeniz, medya, nefret söylemi ve ayrımcı dil kavramları hakkında bir sunum yapacak. Ardından, Mayıs-Ağustos 2017 döneminin yazılı basınını, gündem maddeleri ve örnek haberler üzerinden değerlendirilecek. Ezgi Kan ise tarihsel, sosyolojik ve dilbilimsel olarak çok çeşitli çağrışımlarla yüklü olan ‘gâvur’ kelimesinin, Müslüman olmayan kimliklerin merhametsizlik, zalimlik ve düşmanlıkla ilişkilendirildiği bir bağlam içinde nasıl kullanıldığını inceleyen Yazılı Basında ‘Gâvur’ Söylemi raporunun bulgularını paylaşacak. Son olarak katılımcıların da katkısıyla insan hakları odaklı bir medya dilinin nasıl kurulabileceği tartışmaya açılacak.
Panel 30 Kasım Perşembe, saat 18.30’da Anarad Hığutyun Binası Havak Salonu’nda olacak.
Yazılı Basında Gâvur Söylemi raporunda, tarihsel, sosyolojik ve dilbilimsel olarak çok çeşitli çağrışımlarla yüklü olan ‘gâvur’ kelimesinin, Müslüman olmayan kimliklerin merhametsizlik, zalimlik ve düşmanlıkla ilişkilendirildiği bir bağlam içinde nasıl kullanıldığı inceleniyor.
Raporda ‘gâvur’ ifadesinin kullanımının, gerek gündelik hayatta gerekse medyada, Türkiye’de yaşayan gayrimüslimleri toplumun dışına iterek nasıl yalnızlaştırdığı ve hassas bir konuma yerleştirdiği gözler önüne serilmeye çalışılıyor.
Rapor, Sosyolog Arus Yumul’un, ‘gâvur’ söyleminin tarihsel ve sosyal arka planını ve kelimenin etimolojisini ele aldığı bir yazıyla başlıyor. Ardından, bu söylemin yazılı basında, dinî referanslar ve tarihten gelen düşmanlık algısı temelinde nasıl inşa edildiğine dair bir analiz sunuluyor. Türkiye’de yaşayan gayrimüslimleri ve Batılı devletleri hedef alan haber metinleri ve köşe yazılarının ele alındığı analiz, ‘gâvur İzmir’ kalıbına dair bir tartışmayla sonlandırılıyor.
İkinci bölümde, ‘gâvur’ ifadesinin referandum sürecinde siyasi bir propaganda aracı olarak nasıl ve hangi bağlamlarda kullanıldığı inceleniyor. Rapor, ‘gâvur’ söylemini eleştiren yazılara odaklanan üçüncü bölümün ardından, özet niteliğinde bir sonuç bölümüyle noktalanıyor.