‘Bisiklet insanlığın en asil icadıdır’

ÖZGÜL EROL 

İnsan insana benzemez. Farklıyızdır. Her birimizin yollarla ilişkisi de farklıdır. Kimimiz seyahat etmenin kendisinden çok hayalini kurmanın, hazırlanmanın heyecanını sever. Kimimiz varılan yerde yapılanları, görülenleri… Yolun bir önemi yoktur onlar için. Kimimizse aksine sadece yolu ve yolda olma duygusunu sever. Olabildiğince dokunmak ister hayata. Bunu en iyi şekilde yaşayabilmek için de bisiklet en uygun araçtır.

William Saroyan “Bisiklet,  insanlığın  en asil icadıdır” der. Bisikletli yaşamın kişinin içsel dünyasına yönelik katkılarını da şöyle ifade eder; “Bisiklete zevk için binmiyorum. Bir yere ulaşmak için sürüyorum, ama evime ulaşmak anlamında söylemiyorum. Demek istediğim, kendimi bir yere ulaştırmak için sürüyorum.” Günümüz insanının en çok ihtiyaç duyduğu da bu değil mi zaten?

Yolculuğa çıkmak az ya da çok özgürlük estirir. Bir hafiflik, bir kopuş… Evden, işten, günlük alışkanlıklardan kopma duygusu bambaşka biriymişsiniz gibi hissettirir. İşte tiryakisi olunan bu duygu yollara düşürür  insanı çoğu zaman. Hele de bir yerleri kendi bedeninizin ve ruhunuzun gücüyle dolaşmak fikri. Bunu yaparken de yeni yerler görmek, başka hayatlara dokunmak…

Bisiklet, tüm bu beklentilere cevap veren bir araçtır. Çok uzaklara gitmeyi bırakın, arabayla yüzlerce kez geçtiğiniz bir köy yolundan bisikletle geçmek, belki sadece birkaç saat, belki sadece bir gün, belki bir hafta sonu... Ama uzaklaşmak sadece atlayıp bir bisiklete… İşte bu inanılmaz tazeleyebilir insanı. Kaçmak ve doğayla buluşmak.

Paris Yayınları bu ay bir bisiklet-gezi kitabıyla yerini aldı raflarda:  ‘Bin Tanrılı Ülkeye Bisikletle Yolculuk’… 

Pandora’nın kutusu

Kitap, biraz deneyimlemek, biraz da ‘kendisini’ gezdirmek isteyen bir yazarın yola çıkışı ve yaptığı bu yolculuklarda temas ettikleri üzerine. Pedallara asılıyor ve çoğumuzun yapmak isteyip de ertelediğini yapıyor belki. Kitabı elinize aldığınızda, “Yakındığım, eli kolu bağlı çaresiz kaldığım anları düşünüyorum. Sinirimi bozan olaylara ya da insanlara şu anki hâlimle aynı tepkiyi verir miydim diye kafamda tilkiler dolanıyor. Selenin üzerinden dünyaya bakmanın getirdiği yüksüzlükle, ‘Pandora’nın kutusu açıldığında, olman gereken yer işte tam burası oğlum diye dolduruşa getiriyorum kendimi. Bisikletin her ne kadar rehabilite edici etkisi olsa da üzerimde, gayet farkındayım; tüm hayatımı öyle canım istediğinde iki tekere yükleyip çekip gidemeyeceğimin” satırlarıyla karşılaşıyorsunuz. Düşünüyorsunuz bir an, evet, tüm hayatımızı iki tekere yükleyip çekip gidemeyiz belki ama harekete geçmek pekala mümkün. En azından hayatımızın bir kısmını kaçıp kaçıp götürebilmek bir yerlere.

İçinde bisiklet, gezi, doğa, mitoloji ve tarih olan ortaya karışık bir kitap bu. Kentlerin, kasabaların, köylerin gözünüzle görebildiğiniz taraflarında değil; kültürlerinde, tarihlerinde, mitolojilerinde gezinebilme imkanı sunuyor size. Bir gezginin dünyasına tanıklık ediyorsunuz. Gözlemlerine, hayallerine, deneyimlerine ve hepsinden önemlisi biriktirdiklerine.

“Ozan Orpheus’un Trakyası’ndan Hektor’un Troyası’na, Diogenes’in Sinop’undan Homeros’un güneş bahçesi Ege’sine uzanan bir yolculuk… İnsandan çok doğaya, buluta, denize, serçeye, balığa güvenen ve inananların yolculuğu… Bisikletinizle kadim Küçük Asya topraklarında maviyle, yeşille ve mitolojiyle iç içe, daldan dala atlayan uzun bir yolculuğa çıkacaksınız. Beyaz yakalıların elinde kalan tek özgürlük aracı olan bisikletle doğaya kaçışın kısa öyküsü…” diye anlatıyor yazar da kitabını.

Son dönemlerde sıkça karşılaştığımız gezgin hikâyeleri, insanı keşfetmeye ve paylaşmaya davet ediyor. Hepimiz kendi bireysel deneyimlerimizin, keşiflerimizin peşindeyiz. Ancak bu alanda yazılmış birçok kitaptan ayrılan tarafı; yazılanlarla güzel bir uyum yakalamış çizim, harita ve fotoğraflarla desteklenmiş olması. Kitap, zengin illüstrasyonlarıyla da görsel olarak dikkat çekici.

Farklı zevkler

Diğer taraftan kitabın yazın hayatımıza katılmış olmasının, sadece gezi ve bisiklet sporuyla ilgilenenler değil tarih, mitoloji, felsefe ya da edebiyattan keyif alan herkes için önemli olduğunu, farklı zevklere sahip birçok insan tarafından keyifle okunacağını düşünüyorum. Unutmamalı ki güzel şeyleri ancak yavaşladığımızda görebiliyoruz. Her şeyi hızla tükettiğimiz bu dünyada bisiklete atlayıp yola çıkma heyecanı veren bu kitabın birilerine umut olması temennisiyle...

Bin Tanrılı Ülkeye Bisikletle YolculukSinan Cömert
Paris Yayınları
374 sayfa.