Tedavi edilmediğinde yaşam fonksiyonlarını dahi etkileyebilen kalça kırıklarını, Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Sevan Sıvacıoğlu’yla konuştuk.
Ortalama yaşam süresinin uzaması ve yaşlı insanların günümüzde daha aktif olmasına bağlı olarak artan kalça kırığı vakaları, taşıdığı risklerle sıkça gündeme gelen bir konu. Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Sevan Sıvacıoğlu anlatıyor.
Kalça kırıkları nasıl meydana gelir?
Kalça kırıkları, her ortopedik cerrahın mesleki uygulamalarında sık sık karşılaştığı travmalardır. Kalça kırığı, uyluk kemiğinin (femur) üst ucunda, ‘baş’ ve ‘boyun’ olarak adlandırılan kısımlarının farklı şekil ve seviyelerde kırılmasıyla meydana gelir. Genç insanlarda büyük kazalarda, yaşlı insanlarda ise hafif bir düşmeyle oluşabilen bu kırıklar tek parçalı ya da çok parçalı (deplase) olabilir. Düşmeler ev içinde de, dışında da yaşanabiliyor. Mesleki tecrübemden, yaşlılardaki kırıkların önemli bir kısmının, gece uykudan kalktıklarında karanlıkta düşmelerinden kaynaklandığını biliyorum. Buna karşı, evdeki ışıklandırmanın düzenlenmesiyle önlem alınması dahi, oluşabilecek travmayı önleyebilir.
Bu duruma daha sık kimlerde rastlanır?
Ortalama yaşam süresinin uzaması ve yaşlı insanların daha aktif olması nedeniyle kalça kırıklarına artık daha sık rastlanıyor. Kalça kırılması vakaları, kış aylarında kapalı ortamlarda yaşansa da, daha çok bahar ve yaz aylarında ev dışı ortamlarda görülüyor. Amerika’da her yıl 300 bin kişi kalça kırığı nedeniye hastanede yatarak tedavi görüyor. Bu sayı, olayın büyüklüğü ve önemine işaret ediyor. Birçok erkek hastamız olsa da, kalça kırığı, kemik erimesine (osteoporoz) bağlı menapoz sonrası kadınlarda daha sık rastlıyoruz. Biz ortopedistlere sürekli olarak, “Acaba kırıldı da mı düştü, yoksa düştü de mi kırıldı?” sorusu gelir. Bu sorunun kesin ve net bir açıklaması yoktur. Kendiliğinden kırılma ileri derecede kemik erimelerinde olur ama genellikle duruma eşlik eden bir travma da mevcuttur.