Dink cinayeti davası dördüncü gününde devam ediyor. Cinayetten önce cinayete dair bilgilere sahip olan Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız, bilgiyi Ali Öz'e verdiğini ancak emir alamadığını söyledi. Yıldız, "Sağ faaliyetlerde MİT'le koordineliydik" dedi.
Dink cinayetiyle ilgili birleştirilen davada yargılama dördüncü gününde devam ediyor. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden duruşmaya tutuklu sanıklar, bazı tutuksuz sanıklar ve tarafların avukatları katıldı.
Mahkeme heyeti bugünkü duruşmada da sanıkların ve avukatlarının taleplerini aldı.
Görevlendirme yazısı yok
İlk olarak sanık Gazi Günay talebini iletti. İddianamede Dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Görevlisi Gazi Günay’ın cinayet öncesinde Agos gazetesi ve Dink'in evinin etrafında keşif yaptığı iddia ediliyor.
Günay, Trabzon'da başka bir olay yüzünden firari olan birini yakalamak için İstanbul Sefaköy'e gitmek için Bakırköy'de olduklarını, beş gün İstanbul'da kaldıklarını; görevlendirme yazısı olmadığını ancak Mali Şube evrakları olduğunu söyledi.
İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Hacı Şerif Şimşek de FETÖ üyeliği iddialarını reddetti. Şimşek’in cinayet günü Agos önünde olduğu iddia ediliyor. Şimşek, olay günü Taksim'de olduğu, yürüyerek Karaköy'e gittiğini, alışveriş yaptığını ve yemek yediğini söyledi. Şimşek ayrıca cinayet günü Taksim'de görevli olduğunu ve görev defterinde de bunun yazılı olduğunu söyledi.
Celepoğlu: Benim yetkim yok
Tutuklu sanık Hamza Celepoğlu da tahliye talep etti. Celepoğlu MİT tırlarının durdurulması davasında da tutuklu olarak yargılanıyor.
Cinayetin tasarı ve işlendiği sırada Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkez (İDAM) Amiri olan Hamza Celepoğlu, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla Ankara'da tutuklu bulunduğu cezaevinden duruşmaya bağlanarak tahliye talebinde bulundu. Celepoğlu, şunları söyledi:
“31 yıl kendince ülkesine ve milletine hizmet etme gayreti içinde olan teröristle mücadele konusunda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üstün cesaret madalyası sahibi olan bir general olan hain bir cinayetin davasına monte edilerek sanık sıfatıyla huzurda bulunmaktan dolayı zül duyuyorum. Huzurda ve yaklaşık 10 yıldır adalet arayan Dink ailesi huzurunda iç ve dış kamuoyunca takip edilen bu hain cinayetin aslında nasıl sulandırılmaya çalışıldığını sizinle bilgi ve belgeyle paylaşacağım.”
"İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkezi amiri ne İstanbul ne Trabzon'un üst amiri değildir. Mevzuat ve emirler açıktır. Bizde yapılanma farklıdır. Emniyette amir-memur ilişkisi vardır. Herhangi bir operasyonel görevi yoktur. Tamamen karargah görevidir. Görevim, aşırı sağ, sol ve bölücü faaliyetlerle ilgili istihbarat değerlendirmeleri yapmaktır. Soruşturma aşamasında bu genel kabulü bir kenara koyduktan sonra önce benim cinayet tarihinde İstanbul İl Jandarma Komutanı olduğum iddia ediliyor. Ancak Temmuz 2008'de atandım. Cinayet günü olan 19 Ocak'ta İDAM amiri olduğum bu nedenle olaydan bilgi sahibi olduğum iddia ediliyor.”
“Olay tarihinde İtalya'daydım”
“Olayın olduğu tarihte İtalya'da kurstayım. Bu belge emniyet tarafından dosyaya kondu. Ekim 2006-Haziran 2006'da. Öncelikle tutuklandığım tarihte ben yurtdışında olduğunu belirttim savcıya. Gördüğüm kadarıyla hiçbir işlem yapılmamış. Hakkımda hukuksuz ve suç. Teşkil eden bir soruşturma açılmıştır. Tutukluluk halimin devamın gerekçe gösterilmeden devam ettirilmiştir.”
"Olmayan ihbar, olmayan form"
İddianamede, Ocak 2015'te emniyete Galip Taşkın isimli bir kişinin gelerek cinayet ihbarında bulunduğu, ihbarı alan Trabzon Jandarma İstihbarat görevlileri Okan Şimşek ve Veysel Şahin'e Ogün Samast ve Yasin Hayal'in birlikte Trabzon Maçka'da bir lokantaya geldiklerine ilişkin ihbar geldiği, Celepoğlu'nun da jandarma istihbaratın başında olduğu için bunları bilgisi olması gerektiği belirtiliyor. Celepoğlu bu iddiaya, “Olmayan ihbarı, olmayan formu, yetkisi olmayan bana, burada olmadığım zaman gönderildiği iddiasıyla tutuklandım” dedi.
Hüseyin Yılmaz da suçlamaları reddetti.
'Bilgiyi üstlerime ilettim'
Trabzon İl Jandarma İstihbarat görevlisi Veysel Şahin konuştu.
Şahin, şunları söyledi:
"Ben haber toplamaktan görevliydim. Ben bütün aldığım bilgileri üstlerime bildirir emir beklerim. Benim üstüm Okan Şimşek'tir. Coşkun İğici, kayıtlı eleman değildir. Benim ara sıra görüştüğüm arkadaşımdır. İstihbarat amaçlı değildir.”
“2006'da Okan Şimşek'le beraber şehir merkezindeyken Coşkun İğici aradı. Okan Şimşek'le beraber gittik. Onlar orada tanıştı. Coşkun İğici bize Yasin Hayal'in 3-4 kişiyle beraber İstanbul'da Ermeni bir gazeteci olan Agos gazetesinde çalışan Hrant Dink olduğunu söyledi. Resimleri ve krokileri olduğunu, silah bulmak için kendisine para verdiğini söyledi. Biz silah almamasını söyledik. “
"Okan Şimşek, mesai bitmiş olmasına rağmen amirimiz olan Metin Yıldız'ı aradı. Yanına gittik. Jandarma görevlisi Ali Oğuz Çağlar'la yemekteydi. Okan Şimşek, konuyu Metin Yıldız'a iletti. Metin Yıldız, Hüseyin Yılmaz'a söylememizi istedi. Kendisi gerekli emiri vereceğini söyledi. Hüseyin Yılmaz ve Hacı Ünalır beraberdi. Gittik bunu anlattık."
"Günlük güvenlik toplantıları Ali Öz yönetirdi. Ben toplantılara katılmazdım."
"Coşkun İğici, 15 gün sonra aradı. Yine Okan Şimşek'le gittik. Parayı iade ettiğini silah bulmadığını söyledi"
"Yine on gün sonra Hacı Ünalır odamıza geldi. Bize bu konuyla ilgili emir gelmediğini söyledi. Okan Şimşek, Metin Yıldız'ın odasına gitti.
Ne konuştular bilmiyorum."
"Cinayet günü,bir kafede oturuyorduk. Televizyonda olayı öğrendik. Okan Şimşek, Metin Yıldız ve Hüseyin Yılmaz'ı aradı. Televizyon izleyin dedi"
"Akşam şubeye döndüğümde bu iddianın ciddiye alınmadığını öğrendim."
'Ali Öz'den emir alamadım'
Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız, bilgiyi aldığını, istihbarat toplantısında konuyu gündeme getirdiğini ancak Albay Ali Öz'ün 'Sonra görüşelim" dediğini söyledi.
Yıldız, "10 gün sonra Albay Ali Öz'ün odasına gittim. Konuyu bir daha anlatıp 'emriniz var mi' diye sordum. Emir alamadım" dedi.
"Emniyet'le ortak operasyon yapardık. Ama bilgi akışı olmazdı. Biz sol faaliyetler ve bölücü faaliyetlerde Emniyet'le bilgi alışverişi yapardık ama sağ faaliyetlerde MİT Bölge Başkanlığıyla koordine halindeydik. MİT'ten herhangi bilgi gelmedi."
"Görevimizi ihmal ettiğimizi kabul ediyorum"
"Emniyetin elindeki bilgi bizimkinden daha fazlaydı. Onlarca ihbar yapıldı. Yine tedbir alınmadı. Trabzon Jandarma bildirseydi yine bu cinayet işlenirdi. Koruma tedbiri İstanbul Emniyeti almalıydı. Bunca ihbara rağmen ciddiye almamışlardır"
"Erhan Tuncel üzerinde baskı yapılarak muhbir yapılmıştır."
Yıldız, FETÖ üyeliği ve darbe iddialarını da reddeti.
Muharrem Demirkale, iddianamenin çelişkilerle dolu olduğunu söyledi.
Darbe gecesi Jandarma Genel Komutanlığı Harekat Merkezinden Sıkı Yönetim ilan edildiğini görevlendirildiğimi ve ivedikle Komutanlığa gitmem istendi. Kapıda kendi arabamla giriş yaptım. Polis bizi çevirdi. Çok arkadaşımızı kaybettik. Polis kanı dökmemek için çatışmadık."
"İddianame çelişkililerle dolu. Poliste fotoğraf gösterildi. Bu fotoğraflardakilerin arkadaşlarım olmadığı ve kriminal inceleme gerektiğini söyledim. Dinlemediler. 5 dakikada tutuklandım"
"Bitlis'te geçmişte eğitim vermeye gittim. Özel harekattaydım. Zekeriya Öz'le Mutki'de tanıştım. Tatvan'da konuşlanıyorduk. Öz, eşiyle beraber gelmişti, aramıştı misafir etmiştim. İstanbul'da bir kaç kere görüştüm. Biz savcılarla iş yaptık. Erol Demirhan ve Ali Fuat Yılmazer'le ise Urfa'da çalıştığım dönemde tanıştım. Müşterek operasyonlar yaptık".