Türkiye’nin ilk tiyatro bölümü Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) , altı hocasının OHAL KHK’sıyla görevden alınması nedeniyle en zor dönemlerinden birini yaşıyor. Bölümün mezunları ve öğrencileri, DTCF’deki süreci anlattı.
Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’ndeki 167 öğrenci dönem arasının ardından okullarına döndü ancak OHAL’in 686 sayılı KHK’sı sonucunda bölümde ders veren 10 öğretim üyesinden yalnızca dördü kaldı.
Bir önceki KHK’yla görevden alınan Doç. Dr. Süreyya Karacabey’in ardından 8 Şubat tarihli KHK’yla ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ metnine imza atan akademisyenler Prof.Dr. Selda Öndül, Prof.Dr. Tülin Sağlam, Prof.Dr. Beliz Güçbilmez, Dr. Elif Çongur, Arş.Gör. Şamil Yılmaz ve Arş.Gör. Ceren Özcan da görevden alındı.
İhraç edilen akademisyenler, 13 Şubat’ta yaptıkları açıklamada, bölümde yapılamayacak onlarca ders yüzünden öğrencilerin mağdur edildiğini; üç profesör ve bir doçentin bölümden ihraç edilmesiyle lisansüstü programında da ders verecek hoca kalmadığını belirtmişlerdi.
Açıklamada, “Hâlihazırda bu programa kayıtlı öğrenci ve asistanların akademik hayatlarına nasıl bir darbe vurulduğunu umursamayanlar, yarının tiyatro hocalarının yetiştirildiği önemli merkezlerden birinin kapısına kilit vurmayı da göze almışlardır. Üniversiteler yangın yerine dönmüştür. Shakespeare bu tablodan sorumlu olan herkese bizim yerimize diyor ki: ‘Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez” ifadeleri yer aldı.
Yeni dönem belirsiz
Öğretim üyelerinin ihraç edilmesiyle, normal koşullarda başlaması gereken yeni dönem de bir türlü başlayamadı. Bölümde kalan hocalardan Yard. Doç. Dr. Nedim Yıldız’ın Agos’a yaptığı açıklamaya göre, derslere 20 Şubat’ta başlanacak, zorunlu ve seçmeli dersler kalacak; kalan hocalar dersleri paylaşacak ve ek ders ücretli öğretim üyeleri istenerek öğrencilerin mağdur olması önlenecek. Yıldız, kalan akademisyenlerle bölümü sürdürmekte kararlı olduklarını aktardı, “Giden hocaların yerlerinin doldurulması gibi bir çaba mümkün değil, var olan kadroyla devam edilecek. Haksızlık anlaşılarak giden arkadaşlarımız geri döndüklerinde eskisi gibi bölümün yoluna devam edeceğine inanıyoruz” dedi.
Mezuniyet oyunu ne olacak?
Ankara DTCF Tiyatro Bölümü öğrencileri, ihraçlar sonrası okuldaki eylemlerine devam ediyor. Bazıları Türkiye tiyatro sahnesinin önemli oyuncuları olan mezunları da sosyal medyadan tepkilerini dile getiriyor. Agos’a konuşan dördüncü sınıf öğrencisi Sertaç Sayın, akademisyenlerin sayısal yetersizliği nedeniyle tüm dersleri yürütmesinin mümkün olmadığını ifade ederken, bölümün gelenekselleşen mezuniyet oyununun provalarını da bu koşullarda devam ettirmelerinin mümkün olmadığını belirtiyor: “Kalan iki oyunculuk hocasının, her sene 10 öğrenci alan oyunculuk bölümüne yetişmesi imkânsız. Üçüncü sınıf oyunu ve tez oyunlarının yönetilmesi de gerekiyor, bunları fiili olarak bu hoca kadrosuyla yürütmek imkânsızlaştı”. Ankara DTCF’nin Türkiye'nin ilk tiyatro kürsüsü ve bölümü olduğunu hatırlatan Sayın, “Bu bölümün yok olması gelecekte tüm ülkede tiyatro sanatının gerilemesi anlamına gelir” ifadelerini kullandı.
Bölümden geçen yıl mezun olan Engin Baysal da bu sene yüksek lisansa başlayacağını, fakat bu koşullarda artık imkansız olduğunu söylüyor. Bölümün kapatılarak Güzel Sanatlar Fakültesi’ne aktarılacağı iddialarının tedirginlik yarattığını söyleyen Baysal, “Bu 60 yıllık bir gelenek. KHK’lerin hocalarımızı bu binalardan uzaklaştırması onları hoca olarak görmememiz anlamına gelmiyor” dedi.
Protestolar artıyor
DTCF’nin yaşadığı akademisyen kıyımına diğer güzel sanatlar fakültelerinin öğrencileri de sessiz kalmadı, geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı önünde toplanan 29 üniversitenin güzel sanatlar fakültesi öğrencileri, ihraçları protesto etti. Bu dayanışmayı hatırlatan DTCF Tiyatro Bölümü mezunlarından Aylin Alıveren, “Aydınlık bir geleceğe doğru umudum artıyor. Hatalardan dönüldüğünü düşünen biri değilim, ama bu hatalar ilerdeki doğruların habercisi. Çünkü karanlığı görünür kılıyorlar” dedi. DTCF Tiyatro Bölümü’nün hocaları ve öğrencileri arasındaki ilişkinin bir ömür boyu sürdüğünü belirten Alıveren, “Bu yaşananlarla bizi birbirimize daha da yaklaştırdılar” ifadelerini kullandı.
