683 sayılı KHK ile doçentlik başvurularına getirilen düzenlemeyle, görevden uzaklaştırılan ve hakkında soruşturma olan doçent adaylarının başvuru işlemleri görevden uzak oldukları süre boyunca durdurulacak. Kamu görevinden çıkarılma ve mahkûmiyet kararı verilenlerin başvuruları iptal edilecek. Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Derya Keskin, doçentlik başvurusuyla ilgili süreci anlattı.
23 Ocak 2017 tarihli 683 sayılı KHK ile daha önce görevlerinden ihraç edilen akademisyenlerin doçentlik başvuruları durduruldu. Doçentlik başvurusunu söz konusu KHK’dan önce yapmış olan, Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Derya Keskin, başvurusuyla ilgili süreci anlattı. Keskin, “Yeni oluşturulan Olağan Üstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu’yla beraber, davaları kazansak bile bizler en erken 10-15 sene sonra görevlerimize dönebileceğiz. Son KHK ile geri dönülemeyecek büyük bir mağduriyet yaratılmış oldu” diyor. Kocaeli Dayanışma Akademisi adı altında her Çarşamba toplanarak, çalışmalarına devam eden akademisyenlerden biri olan Güven Bakırezer ise, KHK ile ihraç edilen akademisyenlerin genel sağlık sigortasıyla ilgili yaşadığı sorunları aktardı. Bakırezer, “KHK ile ihraç mısınız diye soruyorlar, cevaba göre, işsiz olup hiç para kazanamadığımız halde gelir düzeyimiz yüksek gösteriliyor” diye anlatıyor.
683 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin doçentlik başvurularına dair getirdiği düzenlemeye göre, görevden uzaklaştırılan ve hakkında soruşturma olan doçent adaylarının başvuru işlemleri görevden uzak oldukları süre boyunca durdurulacak. Kamu görevinden çıkarılma ve mahkûmiyet kararı verilenlerin başvuruları iptal edilecek.
Başvuru süreci
Bu kararnameden önce doçentlik başvurusu yapmış olan akademisyen Derya Keskin, “Ben ve Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen arkadaşlardan iki kişi Nisan 2016’da doçentlik başvurusu yaptık. Normal koşullarda sonbaharda, yani Ekim - Kasım gibi jürilerimizin açıklanması bekliyorduk. Biz jüri açıklanmasını beklerken, Üniversiteler Arası Kurul’un sayfasını takip ediyorduk. 21 Kasım’da burada bir ilan yayınladı. İlandan önceyse şöyle bir şey gördük kendi sayfamızda, ‘doçentlik başvurunuz durdurulmuştur’ yazıyordu. Hemen sonra bu duyurudan haberdar olduk. Duyuruda, KHK ile ihraç edilmiş veya kapatılan üniversitelerde çalışan kişilerin doçentlik başvuruları durdurulmuştur deniyordu. 60 günlük süre dolmadan önce avukatımız bir yürütmeyi durdurma davası açtı. Yürütme davasını açtığımızın ertesi günü ise bu son KHK yayınlandı” diyor.
KHK’nın 4. maddesinde, “Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olması ya da değerlendirilmesi sebebiyle görevden uzaklaştırılan veya haklarında adli soruşturma ya da kovuşturma yapılan doçent adaylarının, görevden uzakta geçirdikleri süre boyunca veya adli soruşturma ya da kovuşturma sonuçlanıncaya kadar doçentlik başvurularına ilişkin işlemler durdurulur. Bunlardan haklarında kamu görevinden çıkarılma veya mahkûmiyet kararı verilenlerin doçentlik başvuruları iptal edilir” ifadesi yer alıyor.
‘Kazansak bile…’
Akademisyen Keskin, “Durdurulmuş olan doçentlik başvurumuz şu anda iptal edilmiş durumda. Olağanüstü Hal İşlemlerini İnceleme Komisyonu kuruldu, hukukçuların yorumlarına göre bu komisyon şu anlama geliyor: Davaları kazansak bile bizim en erken 10 muhtemelen 15 yıldan önce üniversiteye dönmemiz mümkün değil. Tamam, üniversiteden uzakta olabiliriz ama doçentlik başvurusu yapıp doçentlik unvanı alabilirdik. Döndüğümüzde de bu süre içinde profesör olarak başlama imkanımız olabilir ve profesör olarak emekli olabilirdik. Benim gibi yaşı genç olmayanlar için, dönsek bile yardımcı doçent olarak dönebileceğiz ve böyle emekli olacağız. Benim bu durumda olan yazıştığım en az on – on beş kişi var. Bu iptal geri dönülmeyecek bir mağduriyet yaratmış oldu. Normalde eğer doktoranızı almışsanız ve onu Türkiye’de onaylatmışsanız, doçentlik başvuruları yapmak için üniversitede olmanız bile gerekmiyor. Bu getirilen madde ile bütün bunların yolu kapanmış oluyor. İnsanlar bunun henüz farkında değil, özellikle henüz başvurmamış olanlar. Onlar şu an başvuramıyorlar bile çünkü YÖK sistemine giremiyorlar” diye anlatıyor.
Gelir testinde fişleme sorusu
KHK ile Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyen Güven Bakırezer, benzer durumdaki akademisyenlerin genel sağlık sigortası başvurusunda yaşadıkları fişleme durumunu anlattı. Bakırezer, “KHK ile ihraç edilenlerin önemli bir kısmı genel sağlık sigortasına başvurmak zorunda kaldı. Bunun için de bir gelir testi formu dolduruyoruz. Ben bunu iki defa yaptım, iki ayrı yere başvurdum, çünkü sonuçlardan memnun olmadım. Benim gelir testi formum üzerinde resmi olarak yer almayan bir soru bana sözel olarak soruldu ve yanıt formun üzerine işlendi. Soru şu: KHK ile ihraç edildiniz mi? Verdiğim yanıt gelir testi formu üzerine not alındı. Bizim edindiğimiz izlenim, işsiz olup hiç para kazanamadığımız halde gelir düzeyimizi yüksek gösterme yönünde bir eğilim olduğunu yönünde. Beyanda bulunmayan bir soruyu bana soruyorlar. Görevli kişi ‘Ne yapayım, devlet soruyor’ diyor.
Akademisyenler dernekleşebilir mi?
Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen akademisyenler Kocaeli Dayanışma Akademisi adı altında her Çarşamba Eğitim-Sen Kocaeli şubesinden bir araya geliyorlar. Her buluşmada bir akademisyen seminer düzenliyor. Seminerlerinse daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlamak istiyorlar. Derya Keskin, “Biz akademisyenler olarak araştırma yapmak istiyoruz, öğrencilerimize ve halka ulaşmak istiyoruz” diyor. Ancak bunun olabilmesi için dayanışma akademisinin tüzel kişilik kazanarak çalışmalarına böyle devam etmesi gerekiyor. Güven Bakırezer, “Kocaeli Dayanışma Akademisi olarak dernekleşme çabası içerisindeyiz, orada da muhtemelen bizim önümüze birtakım engeller getirecekler. Dernek kurmak bizim için çok hızlı bir şekilde tüzel kişilik kazanmak anlamına geliyor. O süreci olgunlaştırdık, ama muhtemelen orada birtakım güçlüklerle karşılaşacağız. Çünkü şu an OHAL koşullarındayız, normal koşullarda dernek kurmak için evrakları teslim ettiğinizde kurulmuş sayılıyoruz. Ama şu an bulunduğumuz koşullarda bu biraz daha karmaşıklaşmış durumda. Kurucu olarak başvuranlar sakıncalı bulunacak olabilir” diyor. Keski ise dernek başvurusu yapılmış olsa bile bu başvurunun yapıldığına dair bile bir belge verilmediğini söylüyor. Keskin, “Dernek başvurusu yapanların sakıncalı olup olmadığına dair bir araştırma yapılıyor. Biz akademisyenler olarak araştırma yapmak istiyoruz, öğrencilerimize ve halka ulaşmak istiyoruz. Bunu yapabilmemiz için tüzel kişilik kazanmamız gerekiyor, bunu engellemeye çalışıyorlar” diyor.