Hrant Dink, katledilişinin 10. yılında anılıyor. Bugün yayımlanan gazetelerde Hrant Dink’i anan köşe yazarlarının makalelerinden bir seçki sunuyoruz.
Aydın Engin – Onuncu yılda kaçıncı mektup bu
“Mesela sen... Çıksan gene bir televizyona ya da bir panelde kürsüye çıksan ve konuşsan. Önyargıları Ege güneşi önündeki kar gibi eritsen; “Soykırım var mıydı, yok muydu? Anadolu’nun renk cümbüşü halkları el ele, kol kola, omuz omuza, yan yana, iç içe nasıl yaşar” sorularına dinleyenin bilincine ve yüreğine işleyen cevaplar versen... “
Zeynep Oral – Hrant Dink'i özlüyorum
“Hrant Dink’i elbirliğiyle kinle, nefretle, cehaletle, söylediğini anlamamakla, ihbarla, kışkırtmayla, bağnazlıkla katlettiğimizden bu yana 10 yıl geçti.
Bu on yılda ülkemde hukukun nasıl katledildiğine de tanık olduk. Adaletsizliğe, hükümet, kamu görevlileri, yetkililer eliyle adaletin göreceliğine, yozluğuna, keyfiliğine de...“
Ayşe Yıldırım – Ermenilere hadleri itibayla bildirilir
“2007’de öldürülen Hrant Dink, Türklüğe hakaretle yargılanmaktaydı. Onu öldüren ve öldürmeye azmettirenler bunu “milliyetçilik” adına yapmıştı.
Altı gün önce Meclis kürsüsünden konuşan milletvekili Garo Paylan da Ermeni. Başta Meclis Başkanvekili Aydın olmak üzere ona kızanların gerekçesi de “milliyetçilik”ti.“
Selina Doğan – Hrant mücadeleye devam ederdi
“Peki, bizlerin seçilmesinde onun hiç mi payı yoktu? Kuşkusuz vardı. Bu ülkede Ermenilerin dertlerinin görünür olmasında, hasmane olmayan cümleler içinde kullanılmalarında, yaşarken de aramızdan alınışından sonra da yarattığı farkındalıkla bize verilen görevde muhakkak payı vardı...”
“Özellikle FETÖ soruşturmaları başladıktan sonra artık rahatlıkla ortalığa saçılabilen bilgi ve bulgular devlette sorumluluk mevkiindeki herkesin cinayetin geleceğini bilip engellemediğini, hatta teşvik ettiğini gösterdi. Geri dönüp bakıldığında ülkenin hayallerinin üzerine bu cinayetle şal atıldığı daha iyi anlaşılıyor.”
Ali Duran Topuz – Hrant Dink2in yüzü ve Ermeni nefreti
“Hrant Dink cinayeti, devletin hiç de kudretsiz olmayan yetkililerinin bu aleni ve samimi olarak anlaşılması için her gereğe uyan jestleri eşliğinde gelen açıklamalarına rağmen neden aydınlatılamadı?
Kestirmeden söyleyelim: Ermeni düşmanlığının bürokraside ve toplumdaki kesişim kümesinin büyüklüğünden. Bu düşmanlığın katmanlarının ve yapılandırıcılarının, bu düşmanlıktan kaynaklanan suçları aydınlatma sürecinde rol alacak neredeyse herkesin müktesebatını tamamıyla belirlemiş olmasından.”
Etyen Mahçupyan – Ak Parti'nin seviyesi bu mu?
“AK Parti hükümetleri ve kamu adına görev yapan savcıları ve yargıçlarıyla ‘adalet mekanizması’ tetikçinin ve onu azmettiren hemşerisinin yakalanması ile yetindi. Oysa bu cinayetin olacağını en az üç şehirde onlarca polis ve jandarma yetkilisi bir yıl öncesinden biliyordu. Hiçbiri ağzını açmadı… Hiçbiri kılını kıpırdatmadı. Bu sessiz infazın parçası olmuş kişiler olaydan sonra terfiler aldılar, daha üst makamlara geldiler. Bunların en başında da Ramazan Akyürek gelmekteydi. İşin başında Trabzon’da olan, cinayeti bilmeme ihtimali olmayan, ama sonradan AK Parti tarafından Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı yapılan kişi…”
Nedim Şener – Dink cinayetinin siyasi ayağı
“Yılmazer yine bir çok yalan söylüyor. ama bir cümlesi var ki, bence ileride çok tartışacağız. Yılmazer, “Ben tutukluysam beni atayan Bakan neden burada değil?” diye sormuş. Doğru, onu atayan Bakan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’dur. Aksu sıradan bir isim değil, FETÖ lideri Gülen hem Abdülkadir Aksu’yu hem onun babasını hem de oğlu Murat Aksu’yu yakından tanıyan biridir.”