CHP milletvekili Doğan'ın Diyarbakır izlenimleri: Ekonomi çökme noktasında

CHP, uzun süredir devam eden çatışmalar ve ardından Belediye Başkanları tutuklanan Diyarbakır’a heyet göndererek kentte incelemelere bulundu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Vali Ağababa, milletvekilleri Selina Doğan, Necati Yılmaz Murat Emir, Oğuz Kaan Salıcı, Tahsin Tarhan, Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse’den oluşan CHP heyeti, kentte görüşmeler yaptı. İstanbul Milletvekili Selina Doğan, Diyarbakır izlenimlerini anlattı.

Çatışmaların ardından nasıl bir kentle karşılaştınız? Sur’daki yıkımın boyutları, göç ve artan güvenlik önlemelri kenti nasıl etkiliyor?  

Sur’da haftalarca süren çatışmalar yaşandı. Hem çatışmaların yaşandığı sırada hem de sonrasında büyük çaplı bombalı eylemler gerçekleşti. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyelerine kayyum atandı ve milletvekilleri tutuklandı. Böyle bir dönemin ardından Diyarbakır’a gitmek, oranın nabzını tutmak partimiz için çok önemliydi. Nitekim önemli toplumsal ve siyasi tespitlerle, analizlerle döndük.

Sur ilçesi tamamen yıkılmış durumda. Halen bölgeye girmek yasak. Bunun için biz de yıkıntıların olduğu bölgeye giremedik. Diyarbakır’da sanıldığı kadar büyük bir göç yaşanmamış. Sur’da yaşayanların büyük bir bölümü başka illere gitmek yerine diğer semtlere taşınmış durumdalar. Elbette şehir dışına gidenler de olmuş ama büyük bölümü yaşadıkları kenti terk etmek istememiş. Ayrıca başka bir kente taşınmanın getirdiği maddi yükü kaldıracak durumda değiller.

Çatışmaların ardından belediyelere kayyum atandı. Belediye başkanları ve milletvekilleri tutuklandı. Diyarbakırlılar Kürt sorununun çözümüne dair umutlular mı?

Ziyaretimizin önemli bir kısmını sivil toplum örgütleriyle görüşmeye ayırdık. İl teşkilatımızla durum değerlendirmesi yaptık. Hangi siyasi partiye yakın olduklarına bakmadan örgütlerin izlenimlerini, tespitlerini ve önerilerini not ettik. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’yi mezarında başında andık. Organize sanayi bölgesini, esnaf ve sanatkarlar odasını, ticaret borsasını, tabipler odasını, KESK'i, Diyarbakır Barosu’nu ve Diyarbakır Valiliği’ni ziyaret ettik. KHK mağdurlarını ve kanaat önderlerini dinledik.

Çözüm sürecinin yarattığı iklim yerini büyük bir yıkıma bırakmış durumda. Biz başından beri sürecin kapalı kapılar ardında yürümemesini, Parlamento kontrolünde olmasını istemiştik. Gizli saklı yürüdüğü için sürecin kim tarafından ve neden bitirildiği tespitini yapmak da zorlaşıyor.

Diyarbakır’da gördüğümüz en belirgin şey ‘mağduriyet’ oldu. Hemen herkes mağdur olmuş durumda. Şiddetin PKK tarafından yerleşim birimlerine taşınması ve sivillerin bundan etkilenmesi, hendeklerin kazılması, bombalı eylemlerin yapılması da “bunlarla mücadele ediyorum” diyerek devletin bir ilçeyi tamamen yok etmesi, kenti binlerce güvenlik görevlisiyle abluka altına alması da Diyarbakırlıları mağdur etmiş durumda. Belediyelere kayyum atanmasını Diyarbakırlılar, kendi iradelerine yönelik bir darbe olarak görüyorlar. Belediye başkanlarının ve milletvekillerinin tutuklanması da bu darbenin bir parçası olarak görülüyor.

Tüm bu yaşananlar Diyarbakır ekonomisini de çökme noktasına getirmiş durumda. Kentte alım gücü yok denecek kadar azalmış. Esnaf odaları ‘huzur’ olmadan ticaretin olamayacağını belirtiyorlar. Hatta “Diyarbakır huzura kavuşmadan Türkiye huzura kavuşmaz” dediler. Bunu bir tehdit olarak değil, bir durum tespiti olarak algılamak gerekiyor. Bizden yaşadıklarını Batı illerine aktarmamızı bekliyorlar. Ülkenin ötekisi olarak yaşamak istemiyorlar.

Sivil toplum örgütlerinin yanı sıra mağdur ailelerle, KHK ile görevinden alınan kamu çalışanlarıyla görüştük. Kentte büyük bir ‘ihbarcı ağı’ oluşturulmuş. Herkes birbirini şikayet eder hale gelmiş. İşyerinde ‘FETÖ’ örgütlenmesine karşı mücadele eden kişiler bile görevden alınmış. Hatta bu kişilerin bir zamanlar ‘FETÖ’ye yakın olan kişiler tarafından ‘FETÖ’cü diye şikayet edildiği de olmuş.

Diyarbakır Kürt sorununun çözümsüzlüğünden kaynaklanan sıkıntıların yanı sıra bunlar gibi onlarca nedenden dolayı da muzdarip durumda. Çözüme dair umutları olmasaydı Diyarbakır’ı terk etmiş olurlardı. Bu kadar olumsuzluk içinde çözüme dair umutlarının olduğunu görmek bizi de umutlandırdı.

Acil atılması gereken adımlar konusunda kentte beklenti var mı?

Kürt sorununun çözümü konusunda tüm partilerin içinde olduğu bir ‘demokrasi cephesinin’, ‘demokrasi bloğunun’ oluşturulması gerektiğini dile getiriyorlar.  CHP’den büyük beklentileri var. Biz de bu beklentilere yanıt vermek istiyoruz. Bunun için 1 Kasım seçimlerinin ardından CHP olarak tam 26 defa heyet oluşturarak Diyarbakır’a gittik. Bu heyetlerin ikisinde bizzat ben de yer aldım. Yakında Genel Başkanımız Sayın Kılıçdaroğlu da Diyarbakır’a gidecek. Parti olarak milletvekili çıkarmadığımız bütün illerle özel olarak ilgileniyoruz. Bütün illere heyetler gönderdik ama en fazla Diyarbakır temaslarımız haber oldu. Bu bile başlı başına Diyarbakır’ın ve Kürt sorunun Türkiye için önemini gösteriyor.

KHK ile görevinden alınan kamu çalışanlarının durumuyla özel olarak ilgilendik ve bunlardan bir bölümünün göreve iade edilmesini sağladık. Bu çabalarımızın Diyarbakır’da takdir edilmesi bizi mutlu etti.  Mağdurlara yönelik çalışmalarımız takdirle karşılansa da Kürt sorununun çözümü için Parlamento çatısı altında yaptıklarımız ve getirdiğimiz öneriler yeteri kadar bilinmiyor. Bunlar ya yeteri kadar kamuoyuna yansımıyor ya da yanlış aktarılıyor. Bunun için bizim de kendimizi gözden geçirmemiz gerekiyor.

Başından beri Kürt sorununun Parlamento çatısı altında çözülmesi gerektiğini söylüyorduk. Bu düşüncemizin Diyarbakır’da benimsendiğini gördük. Diyarbakırlılar da sorunun çözümü için TBMM’yi adres gösterdiler. Acilen diyaloğa dayalı bir sürecin başlatılması gerektiğini ifade ettiler. 

‘Surp Giragos’un içinde de tahribat yaşanmış’

Surp Giragos Kilisesi yöneticileri ve diğer cemaat temsilcileriyle görüşebildiniz mi? Sur’u gezebildiniz mi?  

Sur ilçesi halen kapalı olduğu için Surp Giragos Kilisesi’ni ziyaret etme imkanımız olmadı ama Surp Giragos Ermeni Kilisesi Vakfı'nın Genel Sekreteri Gaffur Türkay ziyaretimiz boyunca bize eşlik etti. Kendisinden kilisenin son durumu hakkında ayrıntılı bilgi aldım. Kilisenin son çekilmiş fotoğraflarını inceledim. Kilisenin etrafı yerle bir edilmiş durumda. Kilisenin içinde de tahribat yaşanmış. Sadece Surp Giragos değil diğer tarihi yapılarda da benzer bir durum söz konusu. Sur’da mağdur olan ailelerle de görüştük. Birçok yıkılan gayri menkule değerinden daha az fiyat biçilmiş. Bu, bölgede ciddi bir sorun. Bunu Diyarbakır Valisi’ne de ilettik. Vali de bu konuda sıkıntılar olduğunu kabul ederek konuyu ilgili bakanlıklara taşıdığını belirtti.


Kategoriler

Türkiye



Yazar Hakkında