Geçtiğimiz hafta Türkiye basınında Ermenistan ile Rusya’nın yeni bir askeri işbirliği anlaşması imzalamak üzere olduğu yazıldı. Alin Ozinian söz konusu haberlere neden olan gelişmelerin perde arkasını yazdı.
Geçen hafta Türkiye basınında “Sağımız Solumuz Putin” manşeti ve farklı benzer başlıklar ile yazılar, analizler yayınlandı. Ana fikir Rusya’nın “Suriye ve Ukrayna’nın ardından Kafkasya ve Doğu Avrupa’da da nüfuzunu arttırması ve Ermenistan’ın savunması için bu ülkeyle askeri anlaşma hazırlığında olmasıydı.” Tüm bunların yanında Rusya’nın İran’a ile yaptığı silah satışı pazarlıkları, Bulgaristan ve Moldova’da Rusya yanlısı siyasi adayların daha görünür olmasına dikkat çekiliyordu.
“Bölge uzmanı” köşe yazarlarının da yardımı ile konuya ABD’de seçimlerde Trump’ın galip gelmesi, Kürdistan, İsrail olmak üzere akla gelen her ülkenin dahil edilmesi sayesinde felaket senaryoları da gündemin üst sıralarına taşınmış oldu. Konu Türkiye’nin toprak bütünlüğünün tehlike altında olmasından, “Rusya Ermenistan’ı koruyacak, peki Türkiye’yi Rusya’dan kim koruyacak!” sorusuna kadar geldi.
Rusya müttefik mi, tehdit mi?
Türkiye için Rusya’nın müttefik mi yoksa bölgesel bir tehdit mi olduğu konusunda sanıyorum Türkiye’de büyük bir kafa karışıklığı var. O ayrı bir konu ama burada esas olan Rusya ve Ermenistan arasındaki işbirliği hakkında yayılan yanlış bilgi.
Türkiye basını hala Rusya ve Ermenistan arasında askeri bir hareketlenme olduğunu anlatan haberler ile dolup taşıyor. “Putin, hükümetin Rusya ile Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin birleştirilmesi önerisini destekleyerek, Rusya Güney Askeri Bölgesi bünyesinde birleşik kuvvetler oluşturulmasına onay verdi” deniyor. Rusya Savunma ve Dışişleri Bakanlıklarının “yeni” bir anlaşma için görevlendirildiği ve anlaşma çerçevesinde ortak bir askeri güç oluşturulacağı belirtiliyor. Ama işin aslı biraz farklı.
2000 yılında Soçi’de Ermenistan ve Rusya arasında ortak bir askeri anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşmaya göre diğer birçok ortak çalışmanın yanı sıra “Ortak Askeri Güç” ordusu kurulmuştu. Kısaca geçen hafta manşetten verilen bu ordu yaklaşık 16 senedir var. Ayrıca Ermenistan ve Rusya arasındaki askeri işbirliği 2002 yılında, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan’ın da üye olduğu, Rusya’nın NATO’su olarak bilinen Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü dahilinde de devam etmekte.
Kısaca hatırlatmak gerekirse “Ortak Askeri Güç” ordusu denilen bu ordunun başında normal durumlarda Ermenistan Genelkurmayı’nın atayacağı ve Rusya’nın onaylayacağı bir komuta ekibi var. Çatışma dönemlerinde ise komutayı Rusya ve Ermenistan’ın beraber devralacakları bilinmekte. Bu ordunun temel amacı Rus askerlerinin, Ermenistan topraklarına dışarıdan gelecek herhangi bir tehdide müdahale edebilmesi. Ermenistan’ın ayrıca Gümrü şehrinde 1995’ten beri Rus üssü bulunuyor. Bahsettiğimiz haberlerde yeni üsler, hatta Yerevan’daki üslerden bahsediliyor. Özetle o kısımlar da temelsiz, Ermenistan’da sadece tek bir Rus askeri üssü var.
Rusya niye abarttı?
Türkiye basını bilinçli ya da bilinçsiz yapılan bu çarpıtmadaki tek taraf değil. Rus basını da Putin’in 14 Kasım’da hükümetin Rusya ile Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin 15 yıldır süren anlaşmasının tazelendiği haberini normalden büyük bir önem ve gürültü ile verdi. Kısaca Rusya’nın birleşik kuvvetler ordusuna her yıl verdiği onay, yeni bir askeri gelişme gibi sunuldu.
Büyük ihtimal ile Rusya hükümetinin uydusuna dönüşen Rus basını haberi bu şekilde sunmayı, bölgesel hakimiyete vurgu yapmanın yanısıra NATO ile sıcak ilişkiler içine giren ve Kremlin’i “kızdıran” Gürcistan’dan da etkilenerek yaptı. Rusya Batı’ya, ABD’ye ve belki de, neden olmasın Türkiye’ye “Bölge benimdir, gittikçe de benim olacak” demek istedi. Bu çıkış ne tarihi ne de politik açıdan yeni. Bu yüzden “ Rusya Ermenistan’ ı hangi tehditten, acaba Türkiye’den mi koruyacak?” soruları da çok naif.
Azerbaycan’ın silahlanması
“Sağımız Solumuz Putin” diyerek endişelenenler kendilerini bir an için Ermenistan’ın yerine koyabilirler. Dört sınır komşusundan ikisinin sınırlarını kapatarak ablukaya aldığı Ermenistan, Azerbaycan’ın sınır ihlallerine paralel olarak hızla ve korkutucu bir şekilde silahlanmasından da normal olarak endişe ediyor. Bu endişeler her gün düzenli olarak Karabağ- Azerbaycan ve Ermenistan-Azerbaycan sınırında yaşanan gerginlikler ile kendini durmadan hatırlatıyor.
2016 Nisan ayında Azerbaycan ve Karabağ arasında yaşanan silahlı çatışmalardan sonra MINSK grubu üyesi olan Türkiye’nin Azerbaycan tarafında olduğunu çok net şekilde ifade etmesi ve gerektiğinde bölgedeki her ülkenin işine karışacağı yönündeki imaları, Ermenistan’ın Türkiye konusunda da içini ne yazık ki rahatlatamıyor. Bu açıdan esasen güvenlik zafiyeti nedeni ile Ermenistan’ın bölgedeki en önemli güç Rusya ile ittifak ilişkisi içinde olması yeni değil, dahası bu olayları biraz takip edenler için şaşırtıcı olmamalı.