Uzun süredir Gedikpaşa Protestan Kilisesi’nin bodrumunda eğitim veren Hrant Dink Okulu’nun Kumkapı’da boş durumda olan Boğosyan Varvaryan’a taşınamasıyla ilgili tartışma devam ediyor.
Ermenistanlı çocukların da eğitim gördüğü Hrant Dink Okulu’nun, 1981 yılında kapanan Boğosyan Varvaryan Okulu’na taşınacağı uzun süre önce kesinleşmişti. Ancak taşınma işlemlerinin başlaması için binanın tamamen boşalması gerekiyor. Surp Harutyun Kilisesi Vakfı Yönetim Kurulu üyesi Garbis Set, kiracı olduğu okul binasından taşınmadığı için çalışmalar başlayamadı. Konu son VADİP toplantısında gündeme gelmiş, Garbis Set gelişmeler üzerine Milli Eğitim Bakanlığı’ndan belge gelmeden okul binasının altındaki dükkanı boşaltmayacağını söylemişti.
Hrant Dink Okulu’nun taşınması için başlatılan projenin yürütücülerin Vakıflar Genel Meclisi Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, Boğosyan Varvaryan Okulu’nudan sorumlu Surp Harutyun Kilisesi yönetime tepkili.
Alcan, en az iki kere vakıf yönetim kurulunu ziyaret ettiklerini ve yol haritasını beraber hazırladıklarını hatırlattı. Çalışmaların başlaması için diğer kiracılarla görüştüklerini ve kiracıların binayı tahliye ettiğini söyleyen Alcan, “Çalışma alanlarının içerlerinde denetlemelerde bulunduk. Garbis Set mimarımızı dükkanına almadı ve rölöve çalışması yapılmasına izin vermedi. Sadece Garbis Set’in dükkanı boşaltılamadı. Bu süreçlerle biz ilgilendik, bütün işlemleri biz takip ettik” diye konuştu.
‘Binayı planladık’
Alcan sözlerine devam etti: “Hayırsever Horozoğlu ailesiyle ve Hrant Dink Okulu Müdürü ve Müdür Yardımcısıyla iki tane toplantı yaptık. Yol haritasındaki ilk adımı bitirmemiz için rölöve çalışmamızı tamamlamamız lazımdı. Yönetim Kurulu Üyesi Garbis Set yüzünden yol kat edemedik. Binanın bütünsel olarak onarıma ihtiyacı ortaya çıktı, ilaveten zaten Garbis Bey’in dükkanıyla oraya okul yapılması kurallara aykırı. Yanıcı ve zehirli maddeler var dükkanında, bunun üzerinde bir okul taşımayı ben de bireysel olarak reddederim. Bunları bir kaç kere vakıf başkanına belirttim.”
Milli Eğitim Bakanlığı’ ndan belge getirilmesi talebine de tepki gösteren Alcan, “Milli Eğitim’den bir belge gelmeyeceğini de vakıfa ilettik. Vakıflar Müdürlüğü olarak her yıl okula gıda yardımı yapıyoruz. Böyle bir şey olamaz, kendi vakıfında kiracı olup aynı zamanda da işgal edilmesi kabul edilemez bir şey. Öncelikle binanın rölövesi çıkartılıp, inşaatın tamamlanması gerekiyordu. Vakıf Başkanıyla da iletişim halindeydik sürekli. Kopukluk denen bir şey yok. Yönetim kurulunu, Patrik vekili kabul etti. Patikhane’de toplantı yaptık. Okulun ismini bile düşündük, kararlaştırdık. Teknik bir işimiz kaldı: kiracının çıkması. Ki bunla da bizim uğraşmamız gerekmez. Bunu vakfın kendisinin yapması gerekiyordu. Yönetim Kurulu onaylamışken Garbis Set buradan nasıl çıkmıyor? Bunu hiç yakıştıramadım. Mimar hazır, hayırsever hazır, okulu bulmuşuz, kiracıyı çıkartamıyorlar ondan sonra ‘kimse kapımızı çalmadı’ deniyor.
Garbis Set’in de dediklerini hiçbir şekilde samimi bulmuyorum. Oradan çıkmamak için elinden geleni yapıyor. Yönetim kurulu üyesi olarak karar alınırken o zaman muhalif olsaydı, neden olmadı?. Eğer çıkarcı bir kiracı değil, yönetim kurulu üyesiyse karar alınırken muhalif olduğunu söyleyecekti. Beyanatları tamamen yalandır.”
Horozoğlu’ndan tepki
Hrant Dink Okulu hayırseverlerinden Horozoğlu ailesi adına konuşan Talar Horozoğlu ise Agos’a şunları söyledi: “Nisan ayında Surp Harutyun Kilisesi Vakfı’nın Yönetimiyle yaptığımız toplantıda bizi çok sıcak karşıladılar ve Gedikpaşa Protestan Kilisesi çatısı altında eğitim alan çocukların oraya taşınmasından mutluluk duyacaklarını söylediler. Okul olarak inşa edilmiş olduğu halde yıllardır fonksiyonunu yitirmiş olan binanın yeniden esas amacına yönelik hizmete başlayacak ve bahçede çocuk seslerinin duyulacak olmasından bizler kadar onlar da heyecanlanmış ve sevinmişlerdi. Hatta kilisenin isim gününde gerek Vakfın Başkanı, gerekse Patrik Vekilimiz tarafından bu müjdeli haberin verilmesi en başta bu çocukları ve tüm toplumu sevindirmişti.
Otel yapılması projesi nedeniyle daha önce çıkmak istemeyen kiracılardan biri, okulun asli işlevine yönelik olarak kullanılacağına dair bizlerden de teyit alınca, kiraladığı katı bu kutsal amaç için seve seve boşaltacağını ileterek, en kısa sürede ilgili bölümü boşalttı.
Ancak, aynı zamanda ilgili vakfın yönetim kurulu üyelerinden biri olan zemin katın kiracısı Garbis Set geçen haftaki Agos’a verdiği demeçtekinin aksine, hiç de nazik ve sevgi dolu olmayan uslubuyla kiraladığı kattan çıkmaya niyetli olmadığını ortaya koydu. Kendisinin Agos’a verdiği demeçler toplumu tamamen yanıltıcı olup, dikkatli okunduğunda satır aralarında gizli bir şekilde aba altından sopa gösterdiği açıkça görülmektedir.”
Horozoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Bu binanın kuruluş amacı eğitim yuvası olmasıdır. Üç katlı okul binasının bir kişinin şahsi kullanımı nedeniyle atıl kalması vicdanen hiç kimsenin kabul edebileceği bir durum olmamalı, hele söz konusu olan çocuklar ise. Zemin katı kiracısı olan yönetim kurulu üyesinin orada faaliyetini sürdürdüğü iş kolunun kimyasallarla ilgili olduğu dikkate alınırsa kendisi orayı boşaltmadan çocukların kullanması son derece sakıncalıdır.
Garbis Set’in kendi en doğal eğitim hakkını kullanarak okuduğu bu okulda, türlü bahanelerle başka çocukların kullanma hakkını hiç kimse engelleyemez.
Kendisinin de üyesi bulunduğu Yönetim Kurulu’nun onayladığı karara ve uçan kuşun bile bildiği, duyduğu, 2003 yılından beri süregelen bu çalışma için ilgili şahsın Milli Eğitim Bakanlığı’ndan belge istemesine gülelim mi ağlayalım mi bilemedik.
Ağacı keserken döktüğü gözyaşlarının sebebi sorulduğunda ‘Kesildiğime değil, baltanın sapının benden olmasına ağlıyorum’ demiş. İşte halimiz tam da bu…
Söz konusu kişinin bu oyunbozan tutumunun yönetimdeki diğer arkadaşlarına sirayet etmemesini ve ilgili bina ve bahçesinin en kısa zamanda yeniden çocuk sesleriyle şenlenmesini diliyoruz. Eminiz ki böylece okulun kurucuları da gökyüzünden gelişmeleri izleyerek ruhları huzur bulacaktır.