Giovanni Scognamillo gezegenine döndü

Giovanni Scognamillo çok sevildi ve çok sevdi. Arkasında 50’nin üzerinde kitap, binlerce yazı, onlarca resim bıraktı. Yaşlılıkla ise hiçbir zaman barışamadı, kalbi bu kadar çocukken, bedeninin yüreğindeki coşkuya karşılık vermemesi, ağırına giderdi.

Geçtiğimiz haftalarda, Giovanni Scognamillo, Feriköy’deki aile mezarlığında toprağa verildi. Scognamillo,  87 yıllık hayatına annesinin ve babasının yanında veda etti. Sevenlerini, hayranlarını ve okurlarını arkasında bırakarak... Onu çok özleyeceğiz. 

Scognamillo, Beyoğlu’nun Asmalımescit mahallesinde 5 no’lu hanede, İtalyan  bir baba ve Fransız bir annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Levanten aileden gelmenin etkisiyle, çok kültürlü ortamın içerisinde büyüdü. Hemen hemen tüm Levantenler gibi, birden fazla dile yazılı ve sözlü alanda hakimdi. Sinema tutkunu bir babası; dans, edebiyat ve müzik sevdalısı bir annesi vardı. 

Beyoğlu çocuğuydu

Giovanni, Beyoğlu çocuğuydu. “Beyoğlu Kontu” demişti ona bir keresinde Onat Kutlar ve Scognamillo bu şekilde anılmaktan hoşlanırdı. Bütün hayatı bu semtte geçmişti. Japon oyuncakçısının vitrinine bakar ve İnci Pastanesi’nde profiterolünü yerdi. Tüm bu anılarını ‘Bir Levanten’in Beyoğlu Anıları’nda uzun uzun, ayrıntılarıyla ne de güzel anlatmıştı. 

Aylin Ünal ve Giovanni Scognomillo. Fotoğraf: Cumhuriyet

Giovanni, Beyoğlu’nun değişen çehresinden uzun süreden beri memnun değildi ve yaklaşık 10 yıl kadar önce İstiklal Caddesi’ne çıkmaktan vazgeçmişti. Geçmişe takılıp kalmaktan hoşlanmazdı aslında, tam tersine gündemde ne varsa onu takip eder, çoğu zaman da gününün ötesinde fikirler ortaya atardı. Ancak, Giovanni’nin Beyoğlu’na olan özlemi onun geçmişe  sevdasından kaynaklanmıyordu. O, bu semtin insana dokunur tarafını kaybetmesinden hayıflanıyordu. İnsan malzemesi, Scognamillo’nun tüm hayatı boyunca işlediği biricik malzemeydi.

Yaşamı boyunca Scognamillo, herkese kapısını açık tuttu. Onunla konuşmak, tanışmak isteyen her kim varsa, Giovanni’nin evinde kabul buldu. Gelenlerin hepsini can kulağıyla dinledi. Kimi zamanlar genç yazarlar, okuması için işlerini gönderdi; Giovanni büyük bir dikkatle hepsini satır satır okudu. Genç yazara nasihatlerde bulunmak üzere notlarını aldı. Kimseyi asla cevapsız bırakmadı. Kapısına gelen hiç kimseyi geri çevirmedi. Gerçek bir entelektüeldi ve onunla her konuda konuşmak olasıydı.

Sinemaya olan tutkusu babasından ve annesinden geliyordu. Baba Scognamillo, Atlas Film’de çalıştığı zamanlarda bazen yanına minik oğlunu da alırdı. Giovanni o küçük yaşında sinema perdesinde gördükleriyle büyülenirdi ve hayaller kurardı. Yazarlık mesleğine de ilk defa Akşam Gazetesi’nde sinema eleştirmeni olarak başladı. 

Spielberg ve Carpenter

Türk sineması, korku ve fantastik edebiyatı üzerine sayısız eser verdi. ‘Türk Sinema Tarihi’ ve Metin Demirhan ile birlikte yazdıkları ‘Fantastik Türk Sineması’, ‘Erotik Türk Sineması’ kitapları, bugün artık klasikler arasında. Sadece Türkiye’de değil, Amerika’nın ve Fransa’nın çok ünlü dergilerinde de yazılar yazdı. Editörlüğünü Forest J. Ackerman’ın yaptığı ‘Famous Monsters of Filmland’da yayımlanan yazıları, Scognamillo’nun dünyaca tanınmasını sağladı. Ona sadık okurları arasında o zamanlar henüz çok da fazla yıldızı parlamamış olan Steven Spielberg ve John Carpenter vardı. Fransız ‘V Magazine’ dergisine de yazılar yazdı. Burada yayımlanan öykülerine Barberalla’nın çizeri Jean Claude Forest, illüstrasyonlarıyla eşlik etti.

Ben, yaşamında Giovanni ile tanışma fırsatını yakalamış şanslı insanlardan biriydim. Ona her anlamda hayranlık duyardım. Her zaman kibar, incelikli ve duyarlıydı. Bildiği ne varsa, hiç sıkılmadan paylaşır, anlatırdı. Hayatımda, onun kadar insana değer veren birini daha görmedim. Ve beni en çok etkileyen tarafı da buydu sanırım.

Scognamillo’nun dolu dolu bir hayatı oldu. Çok sevildi ve çok sevdi. Arkasında 50’nin üzerinde kitap, binlerce yazı, onlarca resim, bıraktı. Hayatının her aşamasında üretti. Yaşlılıkla ise hiçbir zaman barışamadı ve kalbi bu kadar çocukken, bedeninin yüreğindeki coşkuya karşılık vermemesi, ağırına giderdi. Bu gibi anlarda canı çok sıkılır ve bazen şöyle bir bakar: ‘Artık gezegenime dönmek istiyorum ben’ derdi.

Şimdi muhtemelen gezegeninde olsa gerek. Ne iyi ettin de ziyaret ettin dünyamızı Giovanni. 



Yazar Hakkında