Feriköy Okulu zorda, Vakıflar için görev zamanı

Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı semtlerden Feriköy’de Merametçiyan Okulu için alarm zilleri çalıyor. Bütçe açığı giderek yükselen okul ayakta kalmak için destek bekliyor. Devlet teşviklerinin de giderek azalması okulu zor durumda bıraktı.

Şişli Feriköy Merametçiyan İlkokulu, bütçe açığıyla boğuşuyor. 180 öğrencinin eğitim ve öğretim gördüğü okulun bu yıl 970 bin TL bütçe açığı var. Feriköy Vakfı açığı kapamak için 6 Kasım’da sevgi sofrası düzenleyecek. Vakıf yönetimi okulun ayakta kalabilmesi için destek çağrısı yaparken, okulların geleceğe güvenle bakabilmeleri için kalıcı çözümler bulunması gerektiğinin de altını çizdi.

‘Okullar ticarethane değil’

Feriköy Vakfı Başkanı Manuk Öğer, okulu ticarethane gibi görmediklerini, cemaatin çocuklarının iyi bir eğitim alabilmesi için okulların ayakta kalması gerektiğini söyledi. “İnsan merkezli bir anlayış gerekiyor. Vakıflarımızın varlıkları, cemaatimizin geleceği garanti altında olsun diye bize bırakıldı. Çocuklarımız kendi dillerini öğrenebilsin, iyi bir eğitim alabilsin, doktor, yazar, sanatçı olabilsin diye çalışıyoruz. Toplumumuzun geleceği açısından bu çok önemli” diyen Öğer, sözlerine şöyle devam etti: “Önemli olan okulların sadece açık kalması değil. Eğitimin kalitesine önem vermek, çıtayı yükseltmek gerekiyor. Hanlar, apartmanlar bizi kurtarmaz. Anadolu’dan okulları, kiliseleri bırakarak buraya geldik. Şimdi buralardaki okulları kurtarmaya çalışıyoruz.”

Öğer devlet teşvikinin bittiğine ve öğretmen giderlerinin yüksek olduğuna dikkat çekti: “Sadece devlet teşvikinin kesilmesi nedeniyle 180 bin TL açık oluştu. Maliyetler giderek artıyor. Öğretmen giderleri yüksek. Gizli bir enflasyon var. Giderlerimizin yüzde 80’ini öğretmen ve personel giderleri oluşturuyor.”

“Yok olmaya başlamışız da farkında değiliz” diyen Öğer, ekonomik olarak güçlü olan vakıfların destek vermesi gerektiğini vurguladı.

‘Bazı varlıkları gözden çıkarmak gerek’

Öğer, okulların maddi sorunlarının çözülebilmesi için toplum olarak iyi bir sistem kurulması gerektiğini söyledi: “Her çocuk gelir, kayıt yaptırır ve kurumlar ona göre desteğini artırır. Okullar kapandı mı, kapanır gider. Kapandıktan sonra her şey daha zor olur. Varlıklarımızın gelirlerinin bir kısmını gözden çıkartmak ve eğitim sistemine yatırım yapmak gerekiyor. Üç bine yakın öğrencimiz Ermeni okulları dışında okuyor. Onları geri kazanmak için iyi bir eğitim ve onun için de iyi eğitmenlere ihtiyaç var. Karşılığını 10 sene sonra alabileceğiz. Durumu iyi olan okullar daha nitelikli bir sistem kurabilir.”

Öğer, devlet teşvikleri konusunda da şunları söyledi: “Devletten çok umudum yok. Teşvikler bir iyi niyet göstergesiydi, ancak şimdi bakış açısı değişti. Bir statümüz de yok. Özel okul deniyor, oysa özel okul olmakla bir alakamız yok. En iyi çözüm bizim kendi sistemimiz olacaktır.” 

VADİP’in gündeminde 

Konu, Vakıflar Arası Dayanışma ve İletişim Platformu’nun 13 Ekim’de düzenlenen toplantısında da gündeme geldi. Manuk Öğer, vakıf başkanlarına bütçeyle ilgili şu bilgileri verdi: “Düzenlediğimiz sevgi sofrası sadece okulun açığı için. Okulumuzda halen 180 öğrenci okuyor. Öğrenci sayımız artsa dahi, öğretmen giderlerimiz aynı kalacak. 25 kişilik toplam 20 dersliğimiz var. Bizim için asıl olan, bu cemaatin çocuklarının iyi eğitim alması. Feriköy, altı okula öğrenci yetiştiren bir semt. Diğer vakıfların bütçeleri bizimkinden daha iyi. Günü kurtarmaya çalıştığımız için sıkıntılar ortaya çıkıyor. Çözüm için sağlam bir eğitim politikası gerekiyor.” 

“Oturup bekleyecek miyiz?”

Feriköy Meramatçiyan Okulu yararına düzenlenecek olan sevgi sofrası öncesinde, 17 Ekim Pazartesi akşamı Feriköy Kilisesi Nazar Şirinoğlu Salonu'nda bir yemek verildi. Yemeğe Başrahip Tatul Anuşyan, Peder Zohrab Civanyan, Peder Şirvan Mürzoyan ve çok sayıda kişi katıldı. 

Feriköy Vakfı Başkanı Manuk Öğer, yemekte yaptığı konuşmada “Bugün Feriköy’de insanlar bir araya gelip cenazesini kaldırıyorsa, düğününü, vaftizini yapıyorsa, bu bir değerdir. Çünkü siz bugün hiçbir insanı hiçbir yere zorla götüremezsiniz. Burada canlı bir ortam var ve bizim hedefimiz bu ortamı ayakta tutmak" dedi.

Anuşyan: “Önceliğimiz eğitim diyemiyoruz”

Yemeğin sonunda konuşan Başrahip Tatul Anuşyan da, sorunların çözümü için Ermeni toplumunun kültür seviyesinin yükselmesi gerektiğini vurguladı. Anuşyan şunları söyledi: “Keşke ‘Önceliğimiz eğitim’ diyeceğimiz sofralar etrafında buluşabilsek. Hiçbir zaman ‘Önceliğimiz eğitim’ diyemiyoruz; her zaman ‘Önceliğimiz para’ demek zorunda kalıyoruz. Her sene her kurumun, her vakfın başında aynı problem var. Kilisede vaaz verirken şunu diyoruz: Ağzımızda gevelediğimiz sözler halinde bırakırsak, onları eylem olarak hayata geçirmezsek, dualarımızın hiçbir anlamı yok. Bizlerin yaptığı maalesef bu aslında. Bir şekilde toplanıp, gerekli gereksiz her konuda konuşuyoruz. ‘Hadi çalışalım, bir şeyler yapalım’ dediğimiz zamansa, herkes kendini kurtarma derdinde. Kurumun sürekliliğini sağlamak gitgide birinci öncelik olmuş durumda. Bize çılgın insanlar, deliler lazım. Birilerinin ortaya çıkıp önderlik yapması lazım. İstediğiniz platformda istediğiniz masalarda oturun, istediğiniz makaleleri yazın, bunun sonu yoktur. Ayağa kalkıp çalışmak gerek. İsa Mesih, en son Zeytinlik Dağı’nda bir şey söylüyor: ‘Gidin ve çalışın!’ Bizim çalışmaktan başka yapacağımız bir şey yok. Her kurum kendi geleceğini sağlamaya çalışıyor, bir diğeri ne olacak diye düşünmüyor. Bizim bir diğerinden yardım beklememek gibi bir misyonumuz olmalı. İki sene evvel herkes sevindi, ‘Devlet artık bize yardım ediyor’ dedi. Ben o zaman ‘Hangi kanuna dayanarak yapılıyor bu? İdari tasarruftan ibaret. Bu sene veriyor, iki sene sonra vermez’ demiştim. Buyurun... Ağzımıza bir parmak bal çalındığında hız kesip, yerimize oturup bekleyecek miyiz?” 

Anuşyan anne-babalara da serzenişte bulundu: “Bizim okullarımıza maddi destek vermeyen veliler, nasıl oluyorsa, TEOG’dan sonra çocukları astronomik fiyatlara okullara kaydediyor. Üstüne düşen görevi yerine getirmeyen veliye de biraz hesap sormak lazım. Parası olup da kendi kurumuna vermeyen insana hesap sormak yok mu? Kendi kimliğinin, varlığının, aidiyetinin bedelini ödemeyen cemaat mensubuna hesap sormayacak mıyız? Her defasında para konuşmaktan bir adım öteye geçip, cemaatin eğitsel ve kültür seviyesi hakkında konuşamıyoruz, bundan acı duyuyorum.” 


Kategoriler

Toplum Vakıflar Okullar



Yazar Hakkında

1985 doğumlu. Güncel politika, insan hakları, azınlık mülkleri ve Kürt meselesi üzerine haberler yapıyor. Musa Anter Gazetecilik Ödülleri 2008 yılı en iyi haber ödülü sahibi.