Çapraz sorguda istihbarat savaşları

Dink cinayetinde kamu görevlilerinin yargılandığı davanın bu haftaki duruşmasında, daha önce mazeret bildirerek duruşmalara gelmeyen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç savunma yaptı. Cinayetten kısa bir süre önce Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevinden ayrılan Dinç’in savunması ve sorgusunda, yıllardır Emniyet içinde önemli görevler üstlenen sanıklar birbirlerini suçladı.

UYGAR GÜLTEKİN
GÖZDE KAZAZ

Dink cinayetinde kamu görevlilerinin yargılandığı, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada  Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç savunma yaptı. Üzerine düşen sorumluluğu yaptığını söyleyen Dinç, sık sık diğer emniyet görevlileriyle tartıştı. Son 20 yıldır Emniyet içinde önemli görevler üstlenen polis müdürleri, koruma tedbirlerinin nasıl alınacağı konusunda tartışma yaşadı. Yaşanan tartışmalarla ilgili Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, “İstihbarat savaşları gibi oluyor” değerlendirmesini yaptı. Engin Dinç sorgu sırasında, cinayette kasıt olsaydı istihbaratçı olarak iz bırakmayacağını söyledi. Avukat Hakan Bakırcıoğlu, Engin Dinç'e “Kendisine dokunulmayacağını bilenler iz bırakır” dedi.

Ne zaman görev yaptığı anlaşılmadı

Kimlik tespiti sırasında  1989 yılında komiser yardımcısı olarak polisliğe başladığını, 15 Temmuz 2004'te Trabzon'da göreve başladığını belirten Dinç’in Trabzon’daki görevinden ne zaman ayrıldığı konusu netleşmedi. 28 Haziran 2006 tarihinde Trabzon Valiliği onayıyla Hukuk İşleri ve Bilgi İşlem Daire Başkanlığına tayini çıktığını söyleyen Dinç, duruşmada daha sonra, kendisinden sonra göreve gelen Faruk Sarı'yla beraber 15 güne yakın bir süre beraber çalıştıklarını da söyledi. Dinç, 07 Eylül 2006'da Afyonkarahisar'da çalışmaya başladığını söyledi. Mahkeme heyeti görev tarihlerini birkaç kere daha sordu. Dinç, görevden resmen ayrıldığı tarihten sonra imzaladığı bir evrak olduğunu hatırladığını söyledi. 

“İstanbul'u aradım” 

Trabzon İstihbarat Şubesinin İstihbarat Daire Başkanlığına gönderdiği yazıda Hrant Dink'in öldürüleceğini yazılıydı. Ancak İstanbul İstihbarat Şubesine giden yazıda Dink’in öldürüleceği ibaresi yerine “ses getirecek eylem” yazılıydı. Daha önceki duruşmalarda ifade veren Trabzon İstihbarat Şubesi görevlisi sanıkları bu ifadenin Dinç tarafından değiştirildiğini söylemişti. Dinç ise yazıda sadece ufak düzeltmeler yaptığını söyledi.

Dinç savunmasında, İstanbul ve İstihbarat Daire Başkanlığına gönderilen bu yazıyla ilgili konuştu. Mc Donald’s bombalamasından sonra Yasin Hayal ve grubunun takip edilmesi için emir verdiğini ve arkadaşlarının Erhan Tuncel'i bulduğunu söyleyen Dinç, şöyle devam etti: 

“Erhan Tuncel 15 Şubat 2006'daki görüşmede Dink'e yönelik ses getirecek eylem hazırlığından bahsetti. ‘Ses getirecek eylem’ ifadesini kullandı. Daha düşünce aşamasındayken biz aklından çıkartmaya çalıştık. Bu haber geldikten sonra Dink'in kamuoyundaki yeri, azınlık olmasından dolayı uluslararası kamuoyundan gelecek tepkileri düşünerek İstanbul’a ek yazı yazdık. Yasin'in İstanbul'da ses getirecek eylem planladığını yazdık. Hrant Dink'i seçtiğini yazdık. Para bulursa, imkan bulursa İstanbul'a abisinin yanına gideceğini yazdık. Bununla yetinmedik, Yasin'in bu eylemi yapabilecek kapasitede olduğunu da yazdık. Ahmet İlhan Güler'i de dört defa arayarak bu şahsı korumaları gerektiğini söyledim. Yazıyla bildireceğimi de söyledim. İstihbarat Daire Başkanlığına da bildirdim. Koordine makamı orasıdır. Eksik veya fazlalık varsa onlar söylemelidir. Ben görevimi yaptım. Dink'in her koşulda korunması gerekiyordu”

“Aydınlatmak için gönüllü olduk”

Dinç savunması boyunca sık sık görevini yerine getirdiğini, gerekli yazışmaları yaptığını söyledi. Dinç, Hrant Dink İstanbul'da yaşadığı ve eylem İstanbul'da yapılacağı için gerekli koruma görevinin İstanbul Emniyet görevlilerinde, koordinasyon görevinin ise İstihbarat Daire Başkanlığında olduğu savundu. 

Dinç, cinayetin aydınlatılması için gönüllü olduklarını da söyledi. “Savcı bizi haksız yere itham ediyor. Evrak gizlediğimizi iddia ediyor. İstihbarat Daire Başkanı olduğum için savcıya bunu aydınlatmak için gönüllü olduğumuzu söyledim. On kişilik ekip oluşturduk. Bu ekip arasında analizciler, ses uzmanları, görüntü uzmanları var. Bütün kitapları okudular bütün dosyaları incelediler. Gizlediğim iddia edilen belge dava dosyasında bulundu.”

Dinç, görevden ayrılana kadar Hayal'in Dink'i öldürmek konusunda sadece düşünce aşamasında kaldığını, adli operasyon aşamasına gelinmediğini, Hayal’in cinayet hazırlığı olmadığını iddia etti, eğer olsaydı kesinlikle operasyon yapacaklarını söyledi. Dinç, cinayeti televizyon haberlerinden öğrendiğini, İstanbul İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler'i ve ardından Daire Başkanlığından Ali Fuat Yılmazer'i arayıp ulaşamadığını, en pratik bilgiye sahip olduğunu düşündüğü için Muhittin Zenit'i aradığını söyledi.

Daha önceki duruşmalarda Erhan Tuncel ile Engin Dinç'in kendi makamında yaptığı görüşme sık sık dile getirilmişti. Dinç savunmasında bu konuda detaya girmedi. Mahkeme heyeti sorunca, görüşmenin Erhan Tuncel'in eleman olarak kalmasını sağlamak amacıyla, motive etmek amacıyla yaptığını söyledi.

Dinç, konuyla ilgili Jandarmaya bilgi vermediğini de söyledi.

“Dokunulmayacağını biliyorsanız...”

Dink ailesi avukatları Hakan Bakırcıoğlu Dinç'e, Ogün Samast’tan önce tetikçi olarak seçildiği iddia edilen Zeynel Abidin Yavuz isminin kendisine söylenip söylenmediğini ve söylendiyse kayıtlara geçmesi için talimat verip vermediğini sordu. Dinç bunun üzerine, “Öyle bir şey olmadı. Zeynel Abidin Yavuz bu işin neresinde ki? Devletin ve devlet kurumlarının bir çıkarı yoktur. Buna ancak vatan hainleri sevinir. Hiçbir gerekçe bir insanın öldürülmesine zemin oluşturamaz. Geçmişe dönük bütün cinayetlere bakmak lazım. Devlet içinde çeşitli guruplar var. Bunu kurumsal olarak bir yere yıkmak gerekemez. Öldürülme günü ve şekli özenle seçilmiş. Bu tür operasyonların üzerine gidilmesi lazım” dedi. 

Bakırcıoğlu, Dink cinayetinde devam eden soruşturmada tutuklu bulunan, dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat Müdürü Metin Yıldız ile Engin Dinç arasındaki telefon görüşmelerini sordu. Bu soru üzerine Dinç ve Bakırcıoğlu arasında tartışma yaşandı. Dinç, “İstihbaratçı iz bırakmaz. Eğer kasıt olsaydı iz bırakılmazdı” dedi, bunun üzerine Bakırcıoğlu, “Dokunulmayacağını biliyorsanız iz bırakırsınız” diye yanıt verdi. 

Dava dosyasında sanık Dinç’in raporları var 

Engin Dinç, Dink cinayetinden önce Trabzon Emniyet İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Yasin Hayal’in Dink’i öldüreceğine ilişkin istihbarat geldiğinde Trabzon'da görevde bulunan Dinç, ‘Hrant Dink'e yönelik ses getirici eylem’ yazısını İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesi'ne ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi’ne göndermişti. 

Trabzon'da Rahip Andrea Santoro öldürüldüğünde, Mc Donalds Yasin Hayal tarafından bombalandığında Dinç görevdeydi. Dink cinayetinden önce görev yeri değişerek Afyon İstihbarat’a geçen Engin Dinç, cinayetten sonra terfi ederek Emniyet İstihbarat Daire Başkanı olmuştu. 

Hrant Dink cinayetinin üzerinden yaklaşık 9 yıl geçtikten sonra, Savcı Gökalp Kökçü tarafından hazırlanan iddianamede, ‘kasten insan öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi’ iddiasıyla Dinç’in 25 yıla kadar hapsi isteniyor. 

Savcılık tarafından soruşturma yürütülürken, Engin Dinç'in başında olduğu İstihbarat Dairesi Başkanlığı cinayetle ilgili araştırma yapmak için yetkilendirilmişti. Dava dosyasına delil olarak giren bazı önemli raporlarda, davanın sanığı olan Engin Dinç'in imzası var.


 

11 Ekim salı günü Engin Dinç'in sorgusu devam etti. Sanık avukatları ve sanıklar Dinç'e sorular yöneltti. İstanbul Emniyet görevlileri, Daire Başkanlığı görevlileriyle Engin Dinç arasında tartışmalar yaşandı. Tartışmaların odağında tehdit altında olan bir kişiyle ilgili korumanın nasıl sağlanacağı konusu vardı. Engin Dinç, koruma tedbirleri konusunda Daire Başkanlığı ile İstanbul İstihbarat Şubesi'nin sorumlu olduğunu savundu. İstanbul Emniyetinin avukatları ise koruma konusunda Engin Dinç'in yükümlülüğü bulunduğunu söyledi. Dinç, “Dink cinayeti bir milat oldu. Bu cinayetten sonra her şey değişti. Şimdi birkaç saat içinde koruma sağlanabiliyor” dedi.

Dönemin Trabzon İstihbarat görevlileri olan sanıkların avukatları, Dinç'in görev yeri değiştikten sonra Dink cinayetiyle ilgili bilgi akışının kesildiğini ve Erhan Tuncel'in bilgi vermemeye başladığını söyledi. Kendi döneminde 46 yazışma yapıldığını söyleyen Dinç ise Dink cinayetini kast ederek “Ben bir otobüse biniyorum ve otobüsün nereye gideceğini biliyorum. Bir durakta iniyorum. Benden sonrakiler o otobüsü nereye götürür bilemem” dedi. 

Hakimden benzetme 

İddianamede, Trabzon Emniyetinde veri depolamada kullanılan iki bilgisayar belleğinin içindeki verilerin sahte raporlarla yok edildiği iddia ediliyor. Bu konu da duruşmada sık sık gündeme geldi. Mahkemeye bu bilgisayarlardan birinin veri depolamak için kullanılamadığına dair teknik rapor geldi, ancak diğer bilgisayar belleğiyle ilgili çalışmaların devam ettiği belirtildi. Bu konuda çalışan ekip ise Dinç'in başında olduğu İstihbarat Daire Başkanlığı. Dinç bu konuda, “Biz sahtecilik yapıldığını tespit ettik. Bu bilgisayar çok önemli. Muhittin Zenit'in yayınlanan telefon kaydı bu bilgisayardaydı. Bu yayınlandığına göre o bilgisayar vardır. Biz Daire Başkanlığında çok sey gördük. Başkalarının adıyla başkalarının dinlendiğini gördük” diye yanıt verdi.

Tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer'le Dinç arasında sık sık tartışma yaşandı. Yılmazer, Dinç'in imzasının da olduğu, Daire Başkanlığı tarafından gönderilen bilgi raporlarının iddianamede kendisi aleyhine sunulduğunu ancak delil olmadığını iddia etti. Yılmazer'in Daire Başkanlığında yasadışı bir şekilde C5 bürosu kurduğu ve Ergenekon ve Balyoz operasyonları için çalışma yaptırdığı iddia ediliyor. Yılmazer ise bu büronun yasal olduğunu ve yönetmelik değişikliğiyle C2 bürosunun isminin C5 olarak değiştirildiğini iddia ediyor. 

Yılmazer Dinç'e, Daire Başkanlığında kurulan C5 bürosuyla ilgili hiç yönetmelik değişikliği olup olmadığını sordu. Dinç ise “Daire başkanlığında büyük tahribat olduğunu gördük. FETÖ'nün yarattığı tahribatla uğraşıyoruz. Personelin yüzde 80-90’ı değişti. Belgeleri bulamıyoruz. Savcı daha çok bilgiye sahip” dedi.

Yılmazer, çok gizli denilen bazı belgelere halen ulaşamadığını ancak bunların Aydınlık gazetesine servis edildiğini söyledi. Dinç'e bu sızdırmalarla ilgili idari bir soruşturma olup olmadığını sordu. Dinç, “Şu anda FETÖ ile mücadelede en mahrem bilgiler sızdırılıyor. Benim istihbaratçıyla yaptığım görüşmeler sızdırılıyor. Asıl sorumlular bulunursa sızdıranları da inşallah bulacağız” dedi.

Mahkeme başkanı Canel Rüzgar, yaşanan tartışmayla ilgili olarak “İstihbarat savaşları gibi oluyor” değerlendirmesini yaptı.

Yılmazer, cinayet günü Engin Dinç ve tutuklu jandarma yüzbaşı Metin Yıldız arasında yapılan görüşmeleri de Dinç’e sordu. Cinayetten önceki ağustos ayında da görüşmeler yapıldığını öne süren Yılmazer, yapılan telefon görüşmelerinin gerçekleştiği dönemin önemli olduğunu, bu görüşmelerin birinden iki gün sonra, 5 Ağustos 2006’da Yasin Hayal’in telefonunun teknik takipten çıkarıldığını iddia etti. Yılmazer aynı gün Trabzon Jandarma İstihbarat elemanlarıyla Trabzon Emniyet istihbarat elemanları arasında görüşmeler yapıldığını da söyledi. 

Mahkemede söz alan dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, Dinç'e neden planlı operasyon dosyası açıp, eldeki bilgiyi Vali, MİT ve Savcılığa bildirmediğini sordu. Dinç, “Eylem İstanbul'da olacaktı. Trabzon Valisine İstanbul'daki bir eylem iletilmez” dedi. Cerrah bunun üzerine, “Failler Trabzon'da, dinleme ve izlemeleri siz yapmışsınız” dedi. Bunun üzerine araya giren Engin Dinç'in avukatı Necdet Pakdil, “Yazıya mazıya gerek yok. Dink olayı ortada. Zaten İstanbul korumak zorundaydı” dedi.

“İnşallah biz dinlenmiyoruz”

Duruşmada yasa dışı dinlemeler konusu da gündeme geldi. İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabri Uzun, kendisinin, Muhittin Zenit'in ve Ercan Demir'in farklı isimlerle dinlendiğini söyledi, Dinç'e dinlemeleri sordu. Dinç, “Dink cinayetiyle ilgili bir grup dinlenmiş. Zirve davasıyla ilgili bir grup dinlenmiş. Dava dava dinleme yapmışlar” dedi. Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar da “İnşallah biz de dinlenmiyoruzdur” dedi.

Duruşmada tutuklu sanık Ramazan Akyürek de söz aldı. Cinayet işleneceğine ilişkin İstanbul’a gönderilen F4 raporuyla ilgili konuşan dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Akyürek, “Engin Dinç’le raporu okuduktan sonra durumu değerlendirdik. Dinç, ‘Takip ediyoruz, istihbarat başkanına F4 olarak göndermeyi uygun bulduk” dedi. Ben İstanbul ayağı ne olacak diye sorunca ‘Endişe etmeyin telefon ettik’ dedi, ayrıca yazı da yazacağını belirtti” ifadelerini kullandı.  

Duruşmada geniş güvenlik önlemleri 

Engin Dinç, görevde olduğu gerekçesiyle sanık olarak yargılandığı davanın duruşmalarına daha önce katılmamıştı. Dinç’in ilk defa duruşma salonuna geldiği gün, mahkeme salonunda ve salonun bulunduğu koridorda güvenlik önemleri arttırıldı. Duruşma salonunun içinde sivil polisler görev yaptı, duruşmayı izleyenler salona alınırken çantaları arandı. Engin Dinç, diğer tutuksuz sanıkların, izleyicilerin ve avukatların kullandığı salonun ana giriş kapısını kullanmadı. Dinç, 10 Eylül Pazartesi günü savunmasına başladı ve savunması iki gün sürdü.

Hrant’ın Arkadaşları: Başka sorularımız da var

Dink cinayeti davasının duruşması öncesi, Hrant’ın Arkadaşları Çağlayan Adliyesi C Kapısı önünde bir basın açıklaması okudu. Aralarında HDP Milletvekili Garo Paylan, gazeteciler Hayko Bağdat, Fatih Polat, Fehim Işık, Mehveş Evin, Nadire Mater, Banu Güven’in de bulunduğu grup, “Hrant için Adalet için” yazılı pankart açtı. Banu Güven’in okuduğu açıklamada, 10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybedenler unutulmadı. Kapatılan televizyon ve gazetelere ilişkin; “Bugün bu mahkemede yaşanacak gelişmeleri haber yapacak medya kuruluşlarının sayısı her geçen gün azalıyor, farkındayız” denildi. 

Hrant’ın Arkadaşları, Dink cinayetinin karanlığını aydınlığa çıkarınca daha iyi bir ülkede yaşar hale geleceklerini belirtti. Açıklama şunlar denildi: 

‘Cinayet davasının 10. yılında on yıl önce talep etmeye başladığımız, bıkmadan usanmadan sorduğumu sorular nihayet cinayetin ardındaki milli mutabakatın çatırdamasıyla mahkeme salonunda dillenmeye başladı. Bu soruların cevaplarının takipçisi olacağız. Ama başka sorularımız da vardı. O soruların sorulması için de mücadele etmeye devam edeceğiz, bizlerden bağımsız gelişen olaylar nedeniyle ilerleyen süreçle yetinmeyeceğiz. Bu mahkeme salonunda dönemin ve şimdinin istihbarat şefleri savunma yapacak. Anlatacaklarını dikkatle dinleyeceğiz, cinayetin bir yıl öncesinden bilinmesine rağmen hangi gerekçelerle önlenmediğini öğrenmeye çalışacağız.”

Kategoriler

Güncel Dink Davası