Ermeni aileler cemaatten özel kreş talep ediyor

Okul öncesi eğitim, farklı yetilerin yanı sıra anadilinde gelişim açısından da giderek daha önemli hale geliyor. Pek çok Ermeni aile, 0-3 yaş arası çocukları için Ermenice eğitim de veren bir kreşin eksikliğini hissediyor. Velilerden bu yönde çağrılar artmaya başladı.

Lusin Dink (anne,veli): ‘Cemaatin plazalar dikmeye imkânı varsa, kreş açmaya da imkânı vardır’

Kızım 1,5 yaşında. Onu bu kış, benimle ya da yayasıyla, haftada bir-iki saat okullardan birine göndermek istedik. Okullarımız 3 yaşından itibaren çocukları alabiliyorlar. Bu durum aileleri diğer kreşlere yönlendiriyor. Çocuğun bu kreşe gitmesi, kendi kültüründen uzak olması demek. Telefon açtığımızda, yöneticilerden “Bari konuşmaya başlamış olsaydı” yanıtını alıyoruz. Halbuki, konuşmaya başlarken okulda olması bence asıl önemli olan. Ben zaten Ermenice konuşuyorum ama parka gittiğinde dili yaşıtlarından ya da birkaç yaş büyüklerinden kapıyor ve siz yetersiz kalıyorsunuz. Yeşilköy Okulu 3 yaşındaki çocukları alıyor ama sınıf 12 kişiymiş. Bu sene değil, bir sonraki sene için aileler isim yazdırmaya başlamışlar. Cemaat bizi dışlamış oluyor ve başka kreşlere yönlendiriyor. Oysa 0-3 yaş için oyun grupları kurulabilir. Dadyan binası şu an boş duruyor, o bölgenin ihtiyacını pekâlâ karşılayabilir. Kadıköy’de oturmama rağmen, Dadyan o şekilde değerlendirilse, çocuğumu oraya götürebilirim. Aramyan Okulu’nun sokağında oturuyorum ama oraya da gönderemiyorum.. Çocuğun karakterinin oluştuğu bu yaşlarda bu eğitimi neden cemaat dışında aldıralım? O zaman neden yakınıyoruz, cemaatten öğrenciler başka okullara gittikleri zaman? Bu bir altyapı meselesi. Dil dediğimiz şey sadece Ermenice öğrenmek değil; dil, bizim kültürümüz aynı zamanda. Eminim ki okullar bunu yapabilir. Bunu yapamayacak bir cemaat olduğumuzu düşünmüyorum. Aileler de rağbet gösterecektir. Konuyu projelendirip emek vermek gerekiyor. Bir sürü binamız, öğretmenimiz var. Cemaatimizin plazalar dikmeye imkânı varsa, çocuklar için kreş açmaya da imkânı vardır. 

Kristin Eğlence (anne,veli): ‘Okullarımızda küçük çocuklar için kreş olursa içimiz rahat eder’

Ben 15 aylık bir kızı olan, çalışan bir anneyim. Hem çalışıp hem çocuk büyütmek çok zor; çocuğa bakacak güvenilir birini bulmak da hiç kolay değil. Açıkça söylemem gerekirse, ben anneme güvenerek çocuk yaptım; eğer o “Bakamam” deseydi cesaret edebilir miydim bilmiyorum. Çünkü bu, bizim cemaate mensup bir kadın için en az üç yıl çalışmamak anlamına geliyor. Bakırköy’de herhangi bir parka gittiğiniz zaman, çocukları parka getirenlerin çoğunun yayalar veya dedeler olduğunu fark edersiniz. Yani, çoğu anne çalışıyor; günümüzde kadınların çoğu çalıştığı için, bu normal. Yayaların müsait olmadığı durumlarda kreşler devreye giriyor ama güvenilir kreş bulmak çok zor. Bizim okullarımızda küçük çocuklar için kreş olsaydı hem mamaların iç rahatlığıyla çocuklarını bırakabilecekleri bir yer olurdu, hem de yayalar rahat bir nefes alırdı. Ayrıca hamile bir kadın için çocuğu okula bırakıp çalışmaya başlama süresi üç yıldan 1,5 yıla inerdi.Ermenice eğitimi açısından da, böyle bir kreş çok iyi olurdu. Çocuk konuşmaya ne kadar erken başlarsa, anadiline o kadar hâkim olacaktır. 

Linda Ferahyan (Dadyan Okulu fen bilgisi öğretmeni): ‘Oyun grubu büyük bir gereklilik’

0-3 yaş için oyun grubunun cemaatimiz için bir ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ben branş öğretmeni olduğum için şanslıyım, haftada iki gün çalışıyorum. Saat iki-üç gibi evde oluyorum, fakat benim de kayınvalidem bebeğime bakıyor. Bu konuda benim bir diğer avantajım, kardeşimin Karagözyan›da anasınıfı öğretmeni olması. Kızım bu yıl 1,5 yaşını doldurduktan sonra, benim de yanında olmam şartıyla, bir veya iki saat diğer çocuklarla oyun saatlerinde vakit geçirebilmesi için kardeşimin yanına göndermeyi düşünüyorum. Oyun grubunun çocuğun gelişimi ve sosyalleşmesi açısından faydalı olacağına inanıyorum. Çalışan anneler için belki çok büyük faydası olmayacak, çünkü çocuk bütün gününü okulda geçirmeyecek, sadece bir-iki saat evden uzak kalacak. Ancak, başta oyuncakları diğer çocuklarla ortak kullanma olmak üzere, anaokulu ortamına daha rahat alışacak. Özellikle kışın çocuğu evden çıkarmak, parka götürmek veya enerjisini atmasını sağlamak için faaliyet bulmak zor olduğundan, bir oyun grubu arayışına girmem şart. Çocuklarımızın cemaat okullarında bir sınıf ortamına girmeleri çok daha iyi olacaktır.

‘Aileler okul öncesi eğitim konusunda bilinçlendirilmeli’ 

Okul öncesi eğitim ve kreş ihtiyacına ilişkin görüşüne başvurduğumuz uzman psikologlar Enna Ökke ve Serhan Ekin, Ermeni okullarında bu konuda özel bir çalışma yürütülmesi gerektiği görüşünde.

Enna Ökke ve Serhan Ekin. Fotoğraf: Berge Arabian

Okul öncesi eğitimin önemini özellikle azınlık gruplarına mensup öğrencilerin anadillerini öğrenmeleri açısından nasıl değerlendirirsiniz?

Bir millet, dilini koruduğu ve geliştirdiği sürece var olabilir. Kültürün yaşaması, gelişmesi ve nesilden nesle aktarılması dile bağlı. Gelenek ve görenekler, din, sanat, tarih vb. hep dille aktarılır. Ancak, çeşitli sebeplerle, çoğumuz evde Türkçe konuşuyoruz, Ermenice geri planda kalıyor. 

Araştırmalara göre beyin yapısı ve fonksiyonlarının gelişiminin üçte ikilik bölümü 0-4 yaş arasında tamamlanıyor. Dolayısıyla, okul öncesi eğitim insan hayatının temelini oluşturuyor ve azınlık öğrencilerinin kendi okullarında anadillerini öğrenmeleri açısından büyük önem taşıyor. Ermeni okullarındaki öğrenci sayısı her geçen yıl azalıyor. Bu demek oluyor ki, kültürümüzü nesilden nesle aktarma oranımız gün geçtikçe düşüyor. Bunu engellemek için çocuklarımızı anaokulundan da önce başlayarak Ermeni okullarına yönlendirmeliyiz. 

Cemaatimiz okullarımız anasınıfına 4 ve 5 yaş grubunu kabul ediyor. Bu çerçevede okullarımızdaki 3 yaş grubunun durumunu nasıl yorumlarsınız?

3 yaş, çocuğun sosyal bir grubun parçası olmaya en hazır olduğu yaştır. Bu dönemde anneye bağımlılığın yerini kendine güven almaya başlar. Çocuk henüz tam anlamıyla anneden ayrışmamış olsa da, verilecek desteğe bağlı olarak, ilk kez anneden kopup uzunca bir süre başka bir sosyal ortamda kalabilecek olgunluğa erişir. Bu dönemde ‘ben ve başkaları’ kavramı gelişir. Okullarımızda 3 yaş grubu öğrenci alımı yok denecek kadar az. 4-5 yaş grubu öğrencilerin sayısı da düşük, ve her yıl azalıyor. Bu konuda velilerle görüşüp talepleri doğrultusunda bir yön belirlemek gerek. 

3 yaş grubu alımlarında nasıl bir prosedür var?

Kurumlar hizmet verdikleri yaş gruplarına uygun olarak, kreşler (0-36 aylık çocuklar), anaokulu (36-72 aylık çocuklar), anasınıfı (ilköğretim okulu bünyesinde, 60-72 aylık çocuklar) olarak adlandırılır. Çocuk fiziksel ve ruhsal olarak hazırsa 2 yaşından itibaren kreşe gidebilir. Oyun grubuyla eğitime başlayıp süreyi kademeli olarak artırmak, çocuğun alışma sürecini kolaylaştırır. Bazı anneler bakıcı bulamadığı için ya da şartlar gerektirdiği için çocuğu okula daha erken başlatabiliyor ve bu pek çok çocukta travmatik etki yaratıyor. Bu bağlamda okullarda 18 aylık çocuklar için anneli gruplar (oyun grupları) olabiliyor. Çocuğun sosyalleşmesi için faydalı olabilecek bir alternatif bu. 

Öte yandan, okul öncesi eğitim kurumları sadece annesi çalışan çocukların yararlanacağı yerler değil. Her çocuk, kişiliğinin özgürce gelişimi için okul öncesi eğitim sürecinden mutlaka yararlanmalı. Çocuğun kişiliğinin belli kalıplara döküldüğü, psikolojik ve zihinsel gelişiminin önemli ölçüde tamamlandığı bu dönemde, çocuk, okula başlama yaşı göz önünde bulundurularak, ne tamamen ailede kalmalı, ne de tamamen okul öncesi eğitim kurumuna bırakılmalı. Ailenin koşulları ne kadar elverişli olursa olsun, çocuğu yaşıtlarıyla birlikte uygun bir ortamda ve uzman eğitimcilerin gözetiminde temel öğrenime hazırlamak, daha olumlu sonuçlar verecektir. 

Cemaat okullarının kreş potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Anaokulu sadece ilkokula hazırlık değildir. Birçok aile çocuğunu sadece anasınıfına (5-6 yaş) göndererek okul öncesi eğitim sürecini tamamladıklarını düşünüyor. Halbuki okul öncesi eğitim, bireysel farklılıklar göz önünde bulundurularak 2-3 yaş itibarıyla başlar ve aile dışına atılan ilk adım olarak kabul edilir. Maalesef okullarımızdaki kreşlere katılım düşük. Bunun için ailelerin okul öncesi dönemin önemi konusunda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Özellikle Ermenicenin ve kültürün yok olmaması için cemaat okullarında kreşlerden başlayarak katılımın artması ve liseye kadar devam etmesi şart.

‘Değerlendirme testleri şart’

Ökke ve Ekin, okul öncesi eğitimin verimini artırmak üzere Ermeni okullarında yararlanılabilecek değerlendirme testinin önemine de dikkat çekiyor: “Çocukların yeteneklerinin küçük yaşta belirlenebilmesi için tüm dünyada ve Türkiye’de Okyanus Koleji, Doğa Okulları, Bahçeşehir Okulları gibi önde gelen eğitim kurumlarında uygulanan çeşitli değerlendirme yöntemleri bulunuyor. Bunları Ermeni okullarında da uygulayarak, toplumumuzun güçlü ve zayıf yönlerini, yeteneklerini belirleyebilir, eğitim programlarımızda yapılması gereken değişiklikleri saptayabiliriz. 

Bu test basit ve yönlendiricidir, bireysel olarak uygulanır. ‘Sözel’ ve ‘Performans’ başlıklı iki bölümden oluşur; her bölüm kendi içinde altı alt ölçeğe ayrılır. Ölçekteki alt testin her biri farklı bir yeteneği ölçmek amacıyla geliştirilmiştir. Sözel alt ölçekler kişinin genel bilgi düzeyini, benzerlik kurma becerisini, aritmetik becerilerini, sözcük dağarcığını, yargılama düzeyini ve işitsel dikkatini ölçer; ‘performans’ alt ölçekleri ise görsel hafıza ve görsel dikkat, görsel analiz ve sentez yeteneği, tepki ve çalışma hızındaki güçlü ve zayıf yönleri hakkında bilgi verir.”

‘Cemaatimizde 0-3 yaş için özel kurumlar gerekli’

Okul öncesi eğitimde 0-3 yaş grubu çocuklar için kreş ihtiyacına ilişkin olarak Karagözyan İlkokulu Müdürü Arusyak Koç’un da görüşüne başvurduk. Kreş ve gündüz bakımevlerinin çocukların bakım ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayıp, bebeğin/çocuğun çok yönlü gelişimini destekleyen programlar da sunduklarını vurgulayan Koç, “Cemaatimizde 3 yaşından küçük çocukların sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesi, gelişebilmesi için bilişsel uyarıcıların, zengin dil etkileşimlerinin, olumlu sosyal ve duygusal deneyimlerin çocuğa sunulduğu ve çocuğun bağımsızlığının desteklendiği kurumlar yaratılmasına ihtiyaç var” diyor.

Cemaatimizde 0-3 yaş grubu için hizmet veren okullarımızın sayısı az. Okullarımızda 3 yaş altı için bir sınıf ihtiyacı söz konusu mu?

Cemaatimizin 36 aydan küçük çocuklara hizmet veren bir kurumu aslında yok. Bu yaş grubuna dönük kurumlar kreşler ve gündüz bakımevleridir ve bu kurumlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olarak açılabilir ve hizmet verebilir.

Arusyak Koç. Fotoğraf: Berge Arabian

Cemaat okullarımızda, çocuklar, yönetmelik gereği en erken 3 yaşında, 36 aylıkken eğitime başlayabiliyor. Cemaat okullarımızın tamamı Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı. Okul öncesi eğitim veren kurumlarımız, Karagözyan Okulu bünyesinde yer alan bir bağımsız anaokulu ile, diğer 13 ilköğretim kurumumuzun bünyesindeki anasınıflarından ibaret.

Elbette, böyle bir ihtiyaç söz konusu. 0-36 aylık dönem, tesadüflere bırakılmaması gereken bir evre. Erken çocukluk evresindeki çocukların eğitimi planlı, sistemli ve sürekli etkinliklerle yürütülmesi gereken bir süreç. Okul öncesi eğitim için hazır olma yaşı çocuktan çocuğa farklılık göstermekle birlikte gelişimsel olarak bazı çocuklar 2, bazı çocuklar da 3-4 yaşında anaokuluna başlamaya hazır olabiliyor. Yürüme ve koşma gibi kaba motor becerileri gelişmiş olan, ihtiyaçlarını sözel olarak ifade edebilen, basit yönergeleri anlayıp yerine getirebilen çocuklar, okul öncesi eğitime başlayabilir. Bu ihtiyacı, kurumumuza başvuran 2 yaşını doldurmuş çocukların anne-babalarında, velilerinde de gözlemleyebiliyoruz. Bazı aileler çocuklarını 3 yaşından önce, tam zamanlı olmasa da haftanın belirli günleri için belirli saat aralıklarıyla okul öncesi kurumlara göndermeyi arzu ediyorlar. Çocuklarının gün boyu bakımından sorumlu olan bir yetişkinle evde tek başına zaman geçirmesindense eğitimini küçük çocukların gelişimi ve eğitimi üzerine almış, alanında uzman kişilerle, bir program dahilinde, akranlarıyla birlikte nitelikli zaman geçirmesini tercih ediyorlar. Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı anaokullarında veya ilköğretim bünyesindeki anasınıflarında bu yaş grubu çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak imkânlar yok. Özellikle de bakım hizmetine dönük fiziksel altyapı ve personel sınırlı. Kreş ve gündüz bakımevlerinde, diğer okul öncesi eğitim kurumlarından farklı olarak, öğrenme merkezlerinin yanı sıra dinlenme ve uyku odaları da mevcuttur. Okul öncesi kurumları arasında bakım hizmetini ağırlıklı olarak verebilen kurumlar kreş ve gündüz bakımevleridir. Çünkü kreş ve gündüz bakımevlerinin öğrenme ortamı, çocukların yaşlarına ve gelişim basamaklarına göre düzenleniyor; henüz emekleme ve yürüme evresine geçmeyen bebekler ile emekleme ve yürümeye başlamış çocuklar için ayrı odalar da mevcut. 0-36 aylık çocuklar için ayrı bir alt değiştirme bölümü bulunur. Anaokullarındaki gibi, 3 yaşından küçük öğrencilerde tuvalet eğitimi almış olma kriteri aranmaz.

0-3 yaşın özelliği nedir?

Beyin gelişimi çocuğun bilişsel, dil, motor, sosyal ve duygusal gelişimi için güçlü bir zemin oluşturur. Çocuklar, okul öncesi dönem olarak adlandırılan, yaşamın ilk altı yılında çok hızlı büyürler. Çevre, uyaranlar bakımından ne kadar zengin olursa çocuk o kadar hızlı gelişir ve öğrenir. Kuşkusuz, çocuğun gelişimi, toplumsal uyumu ve başarısında en önemli etkenlerden biri aile. Ancak hiçbir ev ortamı bu olanakların tamamını mükemmelen sunamaz. Her şeyden önemlisi, küçük çocukların akranlarıyla bir arada olmaya ihtiyacı var. Oysa günümüz koşullarında bir çocuk 3 yaşında anaokuluna başlayana kadar akranlarıyla sınırlı sürelerde etkileşime girebiliyor. Sosyal gelişimde akranlara ilgi gösterme altıncı ayda başlar. 12 aylık bebekler bir araya getirildiklerinde birbirlerine bakma, yaklaşma ve ses çıkarma yoluyla etkileşime girerler. 18 aydan 2 yaşına kadar, sözel olmayan, daha çok zıplama, koşma gibi, birbirlerinin davranışlarını taklit ederek ortaya çıkan ‘akranla oyun’ gözlemlenir. Bu nedenle, cemaatimizde de, 3 yaşından küçük çocukların sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesi, gelişebilmesi ve öğrenmeye karşı olumlu tutumlar geliştirebilmesi için bilişsel uyarıcıların, zengin dil etkileşimlerinin, olumlu sosyal ve duygusal deneyimlerin çocuğa sunulduğu ve çocuğun bağımsızlığının desteklendiği kurumlar yaratılmasına ihtiyaç var.

Kanunen 3 yaş altı öğrenci alımları nasıl yapılıyor? Öğrencide ne gibi kriterler aranıyor? Okulların ne gibi imkânlar sağlaması öngörülüyor?

3 yaş altı öğrencilerin kayıtları kreş veya gündüz bakımevlerine yapılabilir. Cemaatimize ait böyle bir kurum yok. Okul öncesi eğitim kurumlarında, anaokulu ve uygulama sınıflarına, kayıtların yapıldığı yılın eylül ayı sonu itibarıyla 36 ayını tamamlayan ve 66 ayını doldurmayan çocuklar; ana sınıflarına ise 48 ayını dolduran ve 66 ayını doldurmayan çocuklar kaydedilir. Elbette, tuvalet eğitimini almış olması da bir kriterdir. Oysa kreş ve gündüz bakımevleri 0-36 ay arası bebek/çocukları kabul edebiliyor. Kreş ve gündüz bakımevleri çocukların bakım ihtiyaçlarını karşılamakla yetinmez; bakım hizmetinin yanı sıra bebeğin/çocuğun çok yönlü gelişimini destekleyen program sunar. 3 yaş altı çocuklar için kapalı veya açık hava oyun mekânlarında yürüme, koşma, zıplama, tırmanma gibi hareket ihtiyacını karşılayacak imkânları sunar. Kreş ortamı, bilimsel çalışmalar ışığında gelişim özellikleri dikkate alınarak çocukların eğitim gereksinimlerini karşılayacak nitelikte tasarlanır. Eğitimciler, planlı oyun aracılığıyla, çocukların gelişimini desteklemeye yönelik etkinlikleri uygular. Çocuk sosyalleşir, kendi kendine yeme-giyinme alışkanlıkları edinir, yaratıcı ve ileri görüşlü olur, dilini doğru kullanmayı erken yaşta öğrenir, sağlıklı ilişkiler kurmayı öğrenir. Ayrıca, kreş ortamlarında, gelişim evrelerinde gecikme olan çocuklar erken tespit edilebilir ve gereken destek verilebilir. Özellikle konuşmada gecikme, yetişkinlerden kopamama ve aşırı hareketlilik davranışları gösteren çocukların okul öncesi kurumlara gitmeleri, çocuk doktorları ve psikologlar tarafından tavsiye ediliyor.

Melikcan Zaman (Yeşilköy Ermeni İlkokulu Müdürü): ‘3 yaş altı çocuklar için dizayn edilmiş bir bina olmalı’

"Benim görevde bulunduğum sure içinde okula veya şahsıma, herhangi bir oyun grubuyla ilgili bir talep gelmedi. Okul eğitim koordinatörümüz Emel Hekimoğlu ve anaokulu koordinatörümüz Alis Susam ile okul kurucu temsilcimiz Ara Erol Çınar’dan aldığım bilgiler, önceki dönemlerde de böyle bir taleple karşılaşmadığımız yönünde.

Elbette fiziki koşullar, istihdam zorlukları gibi sebeplerin yanı sıra pedagojik açıdan da, okul bünyesinde oyun gruplarının bulunmasının çok sağlıklı olamayacağı görüşündeyim. Özellikle 0-3 yaş arası çocukların, ortaokul binaları ve yerleşkelerinin dışında, doğrudan onlar için özel olarak dizayn edilmiş, hazırlıkları tamamlanmış yapılar içinde eğitim görmeleri sağlıklı olacaktır. Cemaatimize mensup öğrenciler için, 0-3 yaş oyun gruplarını barındıran, özel veya vakfa bağlı kurumlar olmalı. Anadili açısından son derece faydalı olabilecek bu eğitim, bizler gibi bünyesinde anaokulu bulunan okullar için de çok önemli bir destek teşkil edecektir. Oyun grubu döneminde anadili olan Ermeniceyle büyümüş çocukların, anaokulu ve ilkokulda çok rahat devam edecekleri kanaatindeyim."

Kategoriler

Toplum Okullar



Yazar Hakkında