Af Örgütü'nden mülteci raporu: Zengin ülkelerin bencilliği krizi derinleştiriyor

Uluslararası Af Örgütü küresel çaptaki mülteci krizinin değerlendirme raporunu bugün kamuoyuna sundu. ‘Küresel Mülteci Kriziyle Baş Etmek: Görmezden Gelmek Yerine Sorumluğu Paylaşmak’ başlıklı rapor dünyadaki mülteci krizinin ciddiyetini özetliyor. Raporda farklı bölgelerdeki durum analizlerinin yanı sıra gelişmiş ülkelerin sorumluluk alma başarısızlığa ve örgütün çözüm önerilerine de yer veriliyor.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty “193 ülkeden yalnızca 10’u dünyadaki mültecilerin yarısından fazlasına ev sahipliği yapıyor. Çok az sayıda ülke, yalnızca bir krize komşu olduklarından ötürü çok fazlasını yapmak durumunda kaldı. Bunun böyle devam etmesi sürdürülebilir değil. Bu durum Suriye, Güney Sudan, Afganistan ve Irak gibi ülkelerdeki savaştan ve zulümden kaçan milyonlarca kişinin kabul edilemez düzeyde acı ve ıstırap çekmelerine neden oluyor” dedi. Shetty sözlerine şöyle devam etti: “Liderlerin savaş ve zulüm nedeniyle evlerinden ayrılmak zorunda kalan insanlara toplumlarımızın nasıl yardım edebileceklerine dair ciddi ve yapıcı görüşmeleri başlatma zamanı geldi. Liderler bizlere dünyanın nasıl oluyor da bankaları kurtarıp, yeni teknolojiler geliştirip ve savaşlar yürütürken, dünya nüfusunun sadece %0,3’üne tekabül eden 21 milyon mülteciye güvenli bir ev bulamadığını açıklamalılar.”

Acil ihtiyaç var

Rapora göre dünyada toplam 21,3 milyon mülteci var, bu da dünya nüfusunun sadece %0,3 tekabül ediyor. Bunların 1,2 milyonu acilen yeniden yerleştirmeye ihtiyaç duyuyor. Rapora göre Ürdün, 2,7 milyondan fazla mülteci ile dünya genelinde en çok mülteci barındıran ülke. Ürdün’ü 2,5 milyondan fazla mülteci ile Türkiye takip ederken, üçüncü sırada ise 1,6 milyonda fazla mülteci ile Pakistan geliyor. Buna göre dünyadaki mültecilerin %56’sını küresel gayri safi yurt için hasılanın %2,5’inden azına sahip olan 10 ülke ağırlıyor. Çatışma bölgelerinden kaçan mültecilerin yerleştiği bölgelerde de insan ihlalleri yaşanıyor. Mülteci ve sığınmacılar alıkonulma, zulme uğrama ve geri gönderilme korkusu içinde yaşıyorlar. Bu kişiler aynı zamanda hastalık, fiziksel ve cinsel istismar riski altındalar.

Tehlikeli yolculuklara çıkmak zorunda bırakılıyorlar

2015 yılında bir milyondan fazla mülteci ve göçmen Avrupa’ya deniz yoluyla ulaştı. Örgüt yaklaşık 4000 kişinin boğularak yaşamını kaybettiğini kaydetti. 2016 yılının ilk altı ayında ise tam 3500’ün üzerinde can kaybı yaşandı. Konuyla ilgili konuşan Shetty “mülteci krizi yalnızca Akdeniz’le sınırlı değil. Dünyadaki tüm mültecilerin yaşamları tehlike altında. Bu kişiler hıncahınç dolu teknelere sıkış tepiş bir şekilde bindiriliyor, oldukça vahim şartlarda ve sömürü riskiyle yaşıyor ya da kaçakçılarla silahlı grupların merhametlerin kaldıkları tehlikeli yolculuklara çıkmak durumunda kalıyorlar. Dünyadaki liderler bu insanlara yardım etmedeki sorumluluğun paylaşılması için adil bir sistemi hayta geçirmeliler” dedi.

Sorumluluk komşu ülkelerde

Rapor sorumluluk paylaşımındaki eşitsizliğe dikkat çekiyor. Tüm ülkelerin mülteci barındırma kapasitelerine göre mültecilerin adil sayılabilecek bir bölümünü kabul etmeleri bekleniyor. Bu kapasitesi değerlendirmesi refah, nüfus ve işsizlik gibi ölçülere dayalı hesaplanıyor. Böylelikle hangi ülkelerin paylarına düşen sorumluluğu üstlenmedikleri kolay bir şekilde bulunabilir. Örneğin İngiltere 2011 yılından beri 8000’den az Suriyeliyi kabul etti. Nüfusu İngiltere nüfusunun neredeyse 10 katından daha az olan ve gayri safi yurt içi hasılası da İngiltere’nin %1.2’sine tekabül eden Ürdün ise 655 binden fazla Suriyeli mülteciyi barındırıyor. Lübnan 1.1 milyondan fazla mülteci ağırlarken, ondan yedi kat büyük yüzölçümüne ve beş kat büyük ekonomiye sahip olan İrlanda ise şimdiye denk sadece 758 Suriyeli mülteci kabul etmiştir.

Rapora göre Ürdün, 2,7 milyondan fazla mülteci ile dünya genelinde en çok mülteci barındıran ülke. Ürdün’ü 2,5 milyondan fazla mülteci ile Türkiye takip ederken, üçüncü sırada ise 1,6 milyonda fazla mülteci ile Pakistan geliyor. Buna göre dünyadaki mültecilerin %56’sını küresel gayri safi yurt için hasılanın %2,5’inden azına sahip olan 10 ülke ağırlıyor.

Devletlerin liderlik göstermesi gerekiyor

Bazı Avrupa Birliği ülkeleri ve Avustralya, göçmenleri dışarıda tutmak için “sistemli bir şekilde insan hakları ihlallerini ve istismarlarını bir politika aracı olarak” kullanıyor. Temmuz 2016’da Avustralya açıklarındaki Nauru Adası’nda alıkonulma merkezindeki mültecilerin istismar ve insanlık dışı muameleye maruz bırakıldıkları ortaya çıkmıştı. Rapor örnek ülke olarak Kasım 2015 tarihinden itibaren yaklaşık 30 bin Suriyeli mülteciyi yeniden yerleştirme yoluyla kabul eden Kanada’yı gösteriyor. Gerek devlet gerekse özel kişilerce üstlenilen fonlar sayesinde yürütülen yerleştirme kampanyası şimdilerde çoğunluğu Lübnan, Ürdün ve Türkiye’den olmak üzere ek 18 bin başvuru daha değerlendiriyor. Uluslararası Af Örgütü sadece 30 ülkenin mültecilere yönelik yeniden yerleştirme programı uyguladığını belirterek bu sayısı 60 ya da 90’a çıkması mülteci krizinde önemli bir etki yapacağını belirtiyor. Üstelik Suriye çatışması gibi vahim durumlarda mültecilerin etkin bir şekilde yerleştirilmesi için uluslararası bir mekanizma oluşturulmasını da savunuyor. Böylece komşu ülkeler hayatta kalmak için kaçan sığınmacıların sorumluluğunu tek başına üstlenmek zorunda kalmayacaklar.

İngilizce rapora ulaşmak için tıklayınız

Kategoriler

Güncel Dünya



Yazar Hakkında