Yerevan’da bu ilk akla gelen mekânların dışında görülmesi gereken pek çok yer var.
Yerevan, sadece Türkiye’den Ermenilerin değil, diğer Türkiyelilerin de zaman zaman gidip geldiği bilinen, tanınan bir şehir. Özellikle son yıllarda Türkiye’den Yerevan’a giden ziyaretçilerin sayısı hızla artıyor. Yerevan’ın şehir merkezi olan Opera-Apovyan-Cumhuriyet Meydanı, tüm turistlerin en çok vakit geçirdikleri yerlerin başında geliyor. Ancak şehir merkezi olarak tanımlayabileceğimiz bu bölgenin dışında Yerevan’da turistlerin uğrak yeri olarak nitelendirilebilecek maalesef çok fazla yer yok. ‘Arkeoloji Müzesi’, ‘Madenataran’, ‘Kaskad’, ‘Husisayin Boğoda - Kuzey Caddesi’, ‘Mavi Cami’ ve birkaç kafe, turistlerin rağbet gösterdiği şanslı mekânlar arasında yer alıyor. Bunun en önemli nedeni ülkenin turizm politikasının yanı sıra Yerevanlıların bu mekânlar dışında kalan yerleri tanıtmak konusunda ilgisiz veya çekingen davranmaları. Oysa Yerevan’da bu ilk akla gelen mekânların dışında görülmesi gereken pek çok yer var. Pek çok müzeye ev sahipliği yapan Yerevan’da bu müzelerin çoğu aynı zamanda araştırma merkezi olarak da işlev görüyor. Ayrıca bu müzelerde çok kapsamlı ve değerli arşiv ve kütüphaneler de yer alıyor.
Çarents’e saygıyla…
Yerevan’ın bu ‘az bilinen’ yüzlerinden birisi, ünlü şair Yeğişe Çarents adına kurulan Ulusal Müzesi. Cumhuriyet Meydanı’nın ortasındaki Arkeoloji Müzesi ve Ermenistan Galerisi ile aynı binayı paylaşan müzenin girişi meydandan değil, binanın arkasında, Aram Sokağı’nda yer alıyor. Aynı zamanda bir araştırma arşivi olan müze, ilgililer ve uzmanlar tarafından vazgeçilmez bir kaynak olarak tanımlanıyor. Doğu ve Batı Ermeni sanat ve edebiyatının en değerli koleksiyonlarından bir kısmı, bu müzenin arşivinde bulunurken, arşivde İstanbullu Ermeni yazar ve sanatçıların koleksiyonları da yer alıyor. 24 Nisan 1915’te İstanbul’da tutuklanan Ermeni yazarların arşivlerinin çoğu da bu müzede. Bu koleksiyonlarda ’24 Nisan kurbanı’ yazarların henüz yayımlanmamış el yazmaları da mevcut. Geniş fotoğraf koleksiyonlarının yanı sıra, Ermeni müziği, sineması ve tiyatrosuna ait poster, davetiye, obje ve aletlere de arşivden ulaşabilirsiniz. Bunların arasında Sayat Nova’nın kemençesi ve not defteri, Erzurum Aramyan Okulu’ndan 1911 yılında mezun olan bir öğrencinin karnesi, ilk Ermeni filmi ‘Bebo’yu çeken kamera ve Charles Aznavour’un çocukluk kıyafetleri de bulunuyor. Beş bölümden oluşan müze, oldukça yardımsever çalışanlarının katkısıyla ziyaretçilerini çok keyifli bir sanat-edebiyat turuna çıkarıyor.
Paradjanov Müzesi
Sanat ve Edebiyat Müzesi kadar az biliniyor olmasa da, ünlü sinema yönetmeni ve ressam Sergey Paradjanov’un müzeye dönüştürülmüş evi de ‘gözden kaçanlar’ arasında. Yerevan’ın şehir merkezinin dışında kalan müzenin karşısında Hrazdan Futbol Stadyumu yer alıyor. Tiflis, Moskova, St. Petersburg, Kiev ve Yerevan arasında geçen Paradjanov’un hayatının değişik evrelerini bu müzeyi gezerken izlemek mümkün. Paradjanov’un film çekerken, hapisteyken, hapisten kaçarken, alkışlanırken neler hissettiğine, neler düşündüğüne müzeyi gezerken adeta tanık oluyorsunuz. Paradjanov’un hapishanede bulunduğu dönemde eline geçeb türlü malzemeyle yaptığı kolajlar, ‘Nar Rengi’ filminde kullanılan kıyafetler ve objeler burada sergileniyor. Paradjanov’un evi, sadece sinema tutkunları için değil, Sovyetler Birliği tarihine ilgi duyanlar için de değerli bir hazine niteliğinde. Yolunuz bu müzeye düşerse, İstanbul resimlerini aramayı unutmayın. Paradjanov’un, 1989 İstanbul Film Festivali’ne katıldığı sırada, otel odasından gördüğü manzaradan esinlenerek yaptığı iki eskiz de burada.
Gomidas Enstitüsü
Gomidas Müzesi Yerevan’ın en genç müzesi olma özelliği taşıyor. ‘Soykırım Yüzyılı’ etkinlikleri kapsamında geçen yıl açılan müze, günden güne hem Yerevanlılar hem de turistler tarafından daha çok tanınıyor. Ermeni Sanat ve Edebiyat Müzesi’nden, Madenataran’dan, Eçmiadzin’den toplanan koleksiyon, bir çatı altında ilk kez sergileniyor. Konu Gomidas olunca, müziksiz bir müze gezintisi hayal bile edilemez. Dolayısıyla Gomidas müziğiyle dolu üç, dört saatlik bir serüvene kendinizi hazırlayın. Bu müzede Gomidas’ın bugüne kadar bilmediğiniz yönleriyle tanışma fırsatı bulacaksınız. Güler yüzlü bir papaz, inatçı bir müzisyen, meraklı bir etnograf, Ermenice bilmeyen bir köylü çocuğu, çalışkan bir öğrenci, Osmanlı’dan Avrupa’ya okumaya gitmiş, Berlin’de konsere çıkan bir sanatçı, Çankırı’da ölümü bekleyen siyasi bir tutsak ve en son Paris’te yatağa mahkûm bir hasta olarak Gomidas’ı bu müzede tanıyabilirsiniz. Arshskunyats Caddesi üstüne, çok iyi bilinen Panteon’un, yani ünlüler mezarlığının yanı başındaki Gomidas Müzesi, aynı zamanda bir konser salonu, piyano dersleri verilen bir okul ve bir mimari başyapıt olma özelliklerini de taşıyor.
Söz müzelerden ve arşivlerden açılmışken, Ermenistan Devlet Akademisi’nin bir birimi olan Arkeoloji ve Etnografya Enstitüsü’ne değinmeden olmaz. Burası sadece bir müze olmanın ötesinde, pek çok müzeye ve sergiye malzeme olacak kadar zengin bir arşive de sahip. Enstitü’de Ermenistan Devlet Akademisi öğrencileri yüksek lisans ve doktora tezlerini yazarken, kurumun kapıları akademi dışından gelen araştırmacılara da açık. Açık bir arşiv işlevi gören Enstitü’de kişisel koleksiyonlar, fotoğraflar ve büyük bir sözlü tarih arşivi de mevcut. Burada 1915-1923 arasında Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugünkü Ermenistan topraklarına göç eden yüzbinlerce insanın belleğini temsil eden anılar ve hatıralar da yer alıyor.
Alternatif kafeler
Yerevan’ın ‘az bilinen’ yüzü sadece müzeler ve arşivleriyle sınırlı değil. Her ne kadar şehirde pek çok ün kazanmış kafe olsa da bunların arasında en az tanınanı aslında en ilginç olanı. ‘Aeon Anticafe’ kahve ve çay için müşterilerden ücret almıyor, üstelik bisküvi de ikram ediyor. Yerevanlıların gönlünde taht kurmuş olan bu kafe, saat başı için aldığı makul bir ücret karşılığında müşterilerine internet hizmeti, oyun masaları ya da sadece oturma ve sohbet alanı sağlıyor. ‘Aeon’da müşteriler film izleyebiliyor, seminerler kitap okuma günleri de düzenliyor. Bunların hepsi saat başı ücret bedelinin içinde.
Bir diğer özgün kafenin adı ise ‘Loft’. Burada da yine saat başı tarifesi işliyor. ‘Aeon’daki imkânlar burada da geçerli, ayrıca dışardan malzemeleri getirip yemek yapmak için tam donanımlı bir mutfak da var. Mekânda tek başınıza kalabileceğiniz oturma mekânlarının yanı sıra grupların kullanımına açık bir de salon bulunuyor. Her iki kafe de 24 saat açık; gündüzleri tıklım tıklım dolu, geceleriyse müşteriler hiç de az olmuyor. ‘Aeon’ ve ‘Loft’ gençlere sosyalleşmek, çalışmak, sanat ve becerilerini paylaşmak için yeni alanlar açıyor. Sosyal medya çağında sanal olmayan bu tür alanları görmek oldukça şaşırtıcı.
Suriye tarzı
Hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşayan Yerevan’ın yeni renklerinden biri de Suriyeli Ermeniler. 2011’den bu yana süren Suriye İç Savaşı’ndan kaçan Ermenilerin Ermenistan’daki nüfusunun 10 bini aştığı söyleniyor. Halep, Şam, Kamışlı ve Kesab’daki evlerini ve işlerini bırakıp Yerevan’a yerleşen Ermeniler, beraberlerinde kültürlerini ve yaşam tarzlarını da getirmişler. Yerevanlılara göre lokanta ve kafe servisi kültüründe Suriyeli Ermeniler bir devrim gerçekleştiriyor; bu da turizm sektörüne olumlu etki yapıyor. Sokakta gezinirken Batı Ermenicesi’ni artık Yerevan’da daha sık duyuyorsunuz. Özel olarak Suriyeli Ermenilerin gittiği kafeler oluşuyor; onların buluşma noktaları şehrin her bölgesine yayılıyor, bu da Ermenistan gibi kültürel çoğulluğa yabancı bir ülkeye önemli bir renk katıyor. Artık Suriyeli Ermenilerin Yerevan’da bir pasajı bile var. Cumhuriyet Meydanı metro istasyonu girişindeki pasaj geniş olmasa da, Ortadoğu lezzetlerini bulabileceğiniz bir mekân olma özelliğinde.
Boon TV
Yukarıda anlattığımız güzelliklerin tümü Yerevan’a gitmeden görülemez elbette, ama sanal alemde Yerevan deneyimi yaşayabileceğiniz boon.am adlı, kaliteli videolar üreten bir internet televizyonu da mevcut. Yerevan’dan ilginç röportajlar ve tartışma programlarını izleyebileceğiniz kanalda, kültür yaşamıyla ilgili yapımlar da yer alıyor. Ermenistan’ın bilindik TV kanallarında rastlayamayacağınız kalitede programları boon.am’de izleyebilirsiniz. Yerevan’a değişik nedenlerle ziyarete gelen uzmanlarla söyleşilerin de yer aldığı kanalda, İngilizce programlar da var. Sanat ve edebiyat dünyasından Yerevan’a yolu düşen ünlü isimlerin pek çoğuyla program yapan boon.am’de mesela Marc Nichanian gibi isimleri dinleyebilirsiniz.
Son olarak…
Yaz bitti ama ‘Yerevan’da sonbahar bir başka olur’ derler. Şehre sonbaharda giderseniz tiyatro, opera ve özellikle Kukla Tiyatrosu’na gidin zira, yazın bunları açık bulamazsınız. Yerevan sokaklarındaki heykellere bakarken, bir de Karabala heykelini arayın, o bir komutan ya da sanatçı değil, uzun yıllar önce Yerevan’da yaşayan bir çiçek satıcısıydı. Çeşmelerden su içerken de, her bir çeşmenin aslında vefat eden birinin ruhu için yapıldığını unutmayın…