Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta inşa edilecek lüks tatil köyü Ermeni toplumunda tepkilere neden oluyor. Konuyu yakından takip eden Beyrutlu coğrafya uzmanı ve şehir plancısı Vicken Achkarian gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Projenin ayrıntılarına dair henüz resmi bir açıklama yapılmış olmamasına karşın, ‘Kuş Yuvası’ olarak bilinen ve soykırımdan kaçan Ermenilere ait bir mezarlığa, okula ve yetimhaneye ev sahipliği yapan bu bölgenin geleceğine ilişkin sızan bilgiler var. ‘Diplomatik Kulüp’ adlı proje kapsamında burada bulunan tarihi kilisesinin sadece dış yapısı ayakta kalacak şekilde boşaltılıp dini işlevinin sonlanacağı bir noktaya gelindiği ortaya çıktı. Yetimhane ve mezarlığın akıbetiyse henüz tam olarak belli değil. Lübnan’daki Ermeni toplumunun hedefinde Kuş Yuvası’nı 1967’ten beri himayesi altında tutan Kilikya Ermeni Katolikosluğu bulunuyor. ‘Kuş Yuvası Kolektifi’ adlı grup, tarihi mekânda yürütülen inşaat faaliyetlerine karşı bir kampanya yürütüyor. Kampanyayı yürütenler için soykırımla böyle somut bir bağı olan mekânın hoş bir sosyal tesise çevrilmesi, Kuş Yuvası’nın tarihine ve mirasına yönelik büyük bir saygısızlık. Konuyu yakından takip eden Beyrutlu coğrafya uzmanı ve şehir plancısı Vicken Achkarian gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı.
Kuş Yuvası’ndaki bu projeye Ermeni toplumundan büyük itirazların geldiğini biliyoruz. Katolikosluk, baskılar karşısında bundan yaklaşık bir sene önce inşaatın iptal edildiğini açıklamıştı. Hatta Katolikos Aram I, “Topluma konuyla ilgili daha ayrıntılı açıklama sağlayıp daha sakin bir ortam yaratarak, meselenin daha kapsamlı ele alınması” için projeyi durdurma kararı verdiğini duyurmuştu. Ancak söylendiği gibi olmadığını ‘Diplomatik Kulüp’ adlı tatil köyü projesine ait mimari ayrıntıları içeren yeni belgelerin sızması sonucu anlamış oluyoruz. Bu işin aslı nedir?
Burada yetimhanenin bulunduğu arazinin üstüne yapılacak olan özel tatil köyünden bahsediyoruz, ancak bir de Temmuz 2015’te başladığı duyurulan ‘Ermeni Soykırımı Müzesi’ projesi var. Bugüne kadar Kuş Yuvası Mütevelli Heyeti temsilcilerinden gelen tek bir ‘tartışmalı’ resmi açıklama yapıldı, o da bu müze projesiyle ilgili duyuruyla aynı anda geldi. Açıklamada Kuş Yuvası arazisinin bir bölümünün özel yatırımcılara kiraya verileceği söyleniyordu. Yetimhane büyük ölçüde Katolikosluk himayesindeki bir okul olarak faaliyet gösteriyor. Bu kiralamadaki amacın okulun giderlerinin karşılanması olduğu açıklandı. Yani bugün bu açıklama dışında elimize geçenler, oradan buradan ‘sızdırılan’ bilgilerden ibaret. Bu bilgilerden en net olanıysa, burada bünyesinde Ermeni ve Ermeni olmayan ortakların bulunduğu ‘Diplomatik Kulüp’ adında bir tatil köyü yapılacak oluşu. Projeyi ilk kim başlattı, bunu bilemiyoruz; Katolikosluk veya özel yatırımcı da olabilir. Ama iki tarafın 15-20 sene gibi bir müddetle 20 bin m2’lik araziyi kullanmak üzere anlaştığını söyleyebiliriz.
Proje gelen yoğun itirazlar sonucunda değişikliğe uğramış olabilir mi?
Plan kapalı kapılar arkasında yürütülüyor, değişmişse bile, ki ben öyle düşünmüyorum, bu değişim itirazlar sonucu olmamıştır. Zaten projenin iyi ve kötü yanlarının tartışılacağı kamuoyuna açık bir toplantı da olmadı bugüne kadar. Ama şunu söylemek gerekir, projeye danışmanlık sağlayan kişi böyle tarihi ve sembolik bir yerin tatil köyüne dönüştürülmesine yönelik toplumda belli bir memnuniyetsizliğin olduğunu biliyor. Bundan dolayı tesisin belli bir bölümünün topluma açılabileceği konuşuluyor. Proje değişirse bu itirazlardan değil, bölgenin Fenike döneminden kalan harabelerin olduğu geniş bir kazı alanında bulunmasından dolayı olur. Kuş Yuvası’nın UNESCO Kültürel Miras listesinde olan Biblos’un eski şehir bölümünde olduğunu da ekleyelim. Lübnanlı yetkililer de UNESCO’nun kararını beklemek için projeyi askıda tutuyor şu an. Yani Katolikosluk projeyi durdurmadı sadece mezarlığın nakledilmesi sürecini beklemeye aldı. Dahası bu konuda toplumun taleplerini dinleyeceklerini söyledi. Ama böyle bir şey olmadı. Katolikosluk çok zekice karşı kampanyayı yürüten insanları tam da Soykırım Müzesi’nin açılışından önce sakinleştirmiş oldu. Kuş Yuvası, buranın bir Soykırım hatırası olduğu için hem toplum hem de Katolikosluk için önemli bir yer. Ama aynı mekânda Soykırım Müzesi’nin de yapılıyor olması, Katolikosluğun toplum için hâlâ neyin önemli neyin önemsiz olduğuna karar verme hakkını elinde bulundurduğunu gösteriyor.
Peki, projeye karşı bir kampanya hâlâ yürütülüyor mu? İtirazlar sonlanmış durumda mı?
Kampanya ve itirazlar hâlâ sürüyor, ama burası Lübnan. Burada kişilerin çıkarları her zaman kamusal yararın önüne geçmiştir. Taban hareketleri de bir şeyleri değiştirmek konusunda her zaman başarısızlığa uğramışlardır. Bu kamuya ait alanlar için on yılladır böyle, özel mülkiyet için de aynı şey olacaktır. Kuş Yuvası da Ermeni Ortodoks Kilisesi’ne ait bir mülk… Yetkililerin de inşaat yönetmelikleri ihlal edilmediği sürece, bu meseleyi Ermeni toplumunun bir iç meselesi olarak görüp müdahale etmediğini belirtelim. Ve Lübnan’da devlet, aynen Türkiye’deki gibi, cemaati temsil eden kurumlara o cemaatin üyeleri pahasına haklar veriyor.