CHP Cezaevi Komisyonu, cezaevindeki yazar ve dilbilimci Necmiye Alpay, yazar Aslı Erdoğan ve şarkıcı Deniz Seki ile görüştü. Alpay “Savaş dönemi gibi davranıyorlar. Hala düşmanlaştırma politikaları devam ediyor” derken, Erdoğan “Fıtık yastığı istedim, yok dediler. Boynumda protez var. En ufak bir darbede felç kalma riskim yüksek” diyor.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu 2 Eylül’de Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ile Silivri Cezaevi’ne ziyaret ettikten sonra bir rapor yayınladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ve Muğla Milletvekili Nurettin Demir’den oluşan CHP Cezaevi Komisyonu, yazar Aslı Erdoğan ve dilbilimci, yazar Necmiye Alpay, Deniz Seki, Hülya Sarıdede, Ümmü Çapraz, Alp Çetiner ve Uğur Topkaraoğlu ile görüştü. Heyetin hazırladığı raporda, görüşme yapılan isimlerin anlatımlarına yer verildi.
Alpay: Kimseyle görüşemiyorum
“Aslı’nın (Aslı Erdoğan) itirazları ve basına yansıyan şikayetleri üzerine temiz çarşaf ve su verdiler. Eskiden arkadaş görüşü yapılması olanağı vardı, şimdi yasaklamışlar. Sadece birinci derece yakınla görüşülebiliyor. Benim İstanbul’da sadece bir yeğenim var. Onunla, 1. derece akrabam olmadığı için görüşme şansım yok. FETÖ dolayısıyla gelenlerin avukat görüşünde iki kamera, bir ses kaydı ve bir de görevli bulunuyor. Koğuşlarda haklar kısıtlanıyor. 12 Eylül’de TKP’den Mamak’ta 3 yıl kaldım. Sistem çok farklı.
Alpay: Özgür Gündem’e uzak yakın kim varsa tutuklanıyor
31.08.2016’da tutuklandım. Özgür Gündem’in Yayın Danışma Kurulu’nda olduğum için buradayım. Savcı, Özgür Gündem Gazetesi’nin terör örgütünün yayın organı olduğuna karar vermiş. Özgür Gündem’e uzak yakın kim varsa tutuklanıyor. Danışma kurulu tamamen sembolik. Gazetedeki çalışanlar bize takılıyordu ‘Biz size danışmıyoruz’ diye. Bir kez bile toplantı yapmadık, arada okuyorum. Özgür Gündem davasını büyütmeye niyetliler. Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenlerini de kalanları da katıyorlar, belki de tutuklayacaklar. Barış Meclisi üyesiyim. Milliyet’in kitap ekinde yazıyorum.
Alpay: Savaş dönemi gibi davranıyorlar
Böyle bir şey beklemiyordum. Özel bir dönem başlamış. Savaş dönemi gibi davranıyorlar. Hala düşmanlaştırma politikaları devam ediyor. Yönetenlerin birleştirip insanları birbirine yakınlaştırmaları gerekirken geriyorlar. Memleket iyi bir yere gitmiyor.”
Aslı Erdoğan: 2. Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’da bir edebiyatçı bile tutuklanmadı
16 Ağustos’ta gözaltına alındım. Şu an koğuştayım. Fıtık yastığı istedim, yok dediler. Boynumda protez var. 4 boyun fıtığım vardı, 2010’da ameliyat oldum. En ufak bir darbede felç kalma riskim yüksek.
Keyfi ve hukuk dışı bir uygulama. Yasa açıkça diyor ki, yayın danışma kurulu gazeteden kanunen sorumlu olmaz. Benim kaçmam mümkün değil. Ben bilinen bir yazarım. 18 yıldır bir yazıma dava açılmadı. Hakkında dava açılmayan dört yazımı dosyaya koymuşlar. 2. Dünya Savaşı’ndan beri Avrupa’da bir edebiyatçı tutuklanmadı. 14 dile çevrildi kitaplarım ama AKP edebiyatçıları küçümsüyor. Benim kitaplarımda şiddete bakışım belli. Aslı Erdoğan’ı merak eden açar okur.
Erdoğan: Benim hiçbir yazımda PKK yok
4 yazı var dosyada, biri “Bu Senin Baban”, Norveç Klassekampen gazetesinde yazdığım bir yazı. Norveç’teki çevirmenim gazeteye yazılarımı göndermiş. O yazıya örgüt propagandası diyorlar. Norveçli gazeteyi ve yazımı PKK’yı övmekle suçluyorlar. Benim hiçbir yazımda PKK yok. Ben o gazetede şiddete karşı yazıyorum. Bu yazı da gazete haberlerinden derlediğim haberler. Beni yasal haberlerden tutukluyorlar. Rahatsız olmaları “Cizre’de sivil katliam var” dediğim için. Ama bu yazı benim değil alıntıdır. “Bu Senin Baban” yazısının başı bir gazete alıntısıdır.
Erdoğan: 18 yıldır insan hakları savunucusuyum
Diğeri “Ayların En Zalimi Nisan” yazım. “Hurşit Külter nerede” diye bir alıntı haber var. Üçüncü yazı “Bir Delinin Tarih Okumaları”, bir mizahi yazı. Kara Karga dergisinde yayınlanmış bir yazı. Örgüt üyeliğine delil gösteriliyor. Benim örgüt üyesi olmam mümkün değil. “Faşizmin Güncesi” dördüncü yazı. Tamamı edebi bir yazı. “İnsanların diri diri yakıldığı günlerde yaşamak, kimi sivil kimi çocuk” yazıyor, isim yok, Türkiye demiyor. Bundan galiba Cizre’yi çıkarıyorlar. Hiç kimsenin işkence yapma hakkı yok. Ben 18 yıldır insan hakları savunucusuyum. Sadece Kürtleri değil, kadın haklarını, Afrikalı göçmenleri, başörtülü kadınları…
Filistin’i yazdım, Romanları yazdım. Vicdani retçiyim, barışçıyım. Benim alanım insan hakkı ihlalleri. Türkiye’de yoksula, Kürt’e, kadına ayrımcılık var.”
Deniz Seki: Beni tutuklayanlar şimdi mahkum, bu nasıl adalet?
“Büyük hayal kırıklığı, eşitlik ilkesine aykırı. Kamu yararına bozma için bakanlığa başvurduk. Kimse mutlu değil. Giden kalana, kalan gidene üzülüyor. Suç ayrımı doğru değil. 23 aydır buradayım. Herhalde benim üzerimden bir mesaj verdiler. Bana ceza verenlerin tamamı içeride. Beni tutuklayanlar, bana ceza verenler şimdi mahkum. Bu nasıl adalet?
Kadınlar salıverilirken daha imtina edilmesi lazım. Hiç parası olmayanlar var, tahliyeden haberleri olmadığı için zor durumda kalıyorlar. Gecenin birinde çocuğuyla hazırlıksız kapının önüne koyuluyor. Eşitlik yok, dosyalardan haberimiz yok, infaz söylenmiyor. Ben demirbaş gibiyim. Yanımdakileri gönderdim. Ben FETÖ mağduruyum, ben niye içerideyim? Günah keçisi isem bu kadar yetmez mi?"