Süryanilerin uzun yıllar boyunca Türkiye’de okul açmalarına izin verilmedi. Hukuk mücadelesinin sonunda anaokulu açabilen Süryaniler şimdi ilkokul açmak için yoğun bir çaba harcıyor. Ancak devlet desteği olmadan okulun açılması mümkün değil.
Anadolu’nun kadim Hıristiyan toplumlarından oldukları halde, Cumhuriyet tarihi boyunca resmen azınlık olarak kabul edilmedikleri için okul açmalarına izin verilmeyen Süryaniler, bugünlerde ilkokul açmak için yoğun bir seferberlik hali yaşıyorlar. Ancak okul binasının yüksek maliyeti, okul açmayı şimdilik imkansız hale getirdi. Okulun açılması için devlet desteği gerekiyor.
Süryani toplumunun son okulu 1928’de maddi imkansızlıklar yüzünden kapanmıştı. O tarihten itibaren Lozan Antlaşması’na rağmen, Süryaniler Hıristiyan azınlık olarak kabul edilmediğinden okul açmalarına da izin verilmedi.
86 yıl okul açamayan Süryaniler, 2012’de Milli Eğitim Bakanlığı’na okul açmak için resmi başvuruda bulundu. Ancak Bakanlık, yine Süryanileri Hıristiyan azınlık olarak kabul etmedi ve okula izin vermedi. Süryaniler okul açmak için hukuki mücadeleye başladı. İdare Mahkemesi, 2013’te Süryanilerin okul açabileceği yönünde karar verdi. Milli Eğitim Bakanlığı, istisnai bir durum yaratarak, karara itiraz etmedi. Böylece Süryanilerin okul açmasının önünde hukuki bir engel kalmamış oldu.
Süryani toplumu bu kararın ardından, devletin ekonomik desteği olmadan Mor Efrem Anaokulu’nu açmayı başardı. Üç yıldır eğitime devam eden Mor Efrem Anaokulu’ndan mezun olan öğrencilerin gidebileceği bir ilkokul bulunmuyor.
Vakfın çabası
Beyoğlu Süryani Kadim Meryemana Kilisesi Vakfı, Süryani okulunun açılması için hukuki mücadeleyi yürüttükten sonra anaokulunu kurmayı başardı. Vakıf şimdilerde ilkokulu açmak için uğraşıyor. Agos’a konuşan Vakıf Başkanı Sait Susin, maddi imkansızlıklar yüzünden okulun açılamayacağını şöyle ifade etti:
“13. yüzyıla kadar bölgenin en büyük eğitim kurumları Süryani okullarıydı. Viranşehir’de, Antakya’da, Malatya’da, Urfa’da, Nusaybin’de Süryani okulları vardı. 1894’te 29 Süryani okulu vardı. 1928’den bu yana Süryanilerin okul açmasına izin verilmedi Anaokulu bir başlangıçtı ve işin en kolayıydı. Kolaydan başlamak zorundaydık. Anaokulunda herkes büyük bir özveriyle ve heyecanla çalıştı. Hâlâ aynı heyecanla çalışıyorlar. Ama asıl hedefimiz bundan sonrası… Yani ilk ve orta okulun açılması gerek. Süryani toplumunda bu konuda heyecanlı bir bekleyiş var. Şu anda zorlandığımız tek konu, okul binası sorunu. Biz Süryaniler İstanbul’a 1950’lerden sonra gelmeye başladık. İstanbul’da geniş arazilerimiz ve vakfiyelerimiz yok. Ne yazık ki her şey dönüp dolaşıp cemaatimizin yaptığı bağışlara kalıyor. Ülkemizdeki ekonomik sıkıntılar, bağışları da etkiliyor. Maddi zorlukları aşamıyoruz.”
Sadece bina
Bürokrasinin anaokulu açılırken her dönemde destek sağladığını söyleyen Susin, ancak maddi sorunları aşamadıklarını söyledi:
“Biz anaokulunu, hazır anaokulu olarak aldık. Daha önce anaokulu binası olarak hizmet veriyor olmasına rağmen bir milyona yakın para harcandı. Bizim cemaatimiz çoğunlukla Yeşilköy -Bakırköy civarında yaşıyor. Okulu orada kurmak istiyoruz. İlk dört yılı hedefliyoruz. Dadyan binası için görüştük, bir Rum okulu binası için görüşme yaptık ama olmadı. Okul binası ayarlanabilse biz geri kalan masrafları çözeriz. Cemaatimiz elbette katkı yapacak. Ama okul binası için istenilen meblağ çok yüksek.”
Bütün azınlık okullarının maddi sıkıntı içinde olduğunu söyleyen Susin, hepsi için destek gerektiğinin altını çiziyor:
“Kâr amacı gütmek bir yana kendi varlıklarını sürdürmek, kendi masraflarını çıkartmak gayretindeler. Biz anaokuluna her ay ciddi rakamlarla destek olmak zorundayız. Bağışlar olmazsa okul ayakta kalamaz. Anaokulu Yeşilköy’de. Zaten o çevredeki okullarda belirli bir kalite var ve bu düzeyi yakalamak zorundasınız. Bizim anaokulumuz şu anda o okullarla yarışacak kalitede. Çocuklarını başlarda çekinerek okula yazdırmayan velilerimiz şimdi çocuklarını yazdırıyorlar ve çok memnunlar.”
Program yolda
Süryani okulunun açılmasıyla birlikte eğitim programı konusunda da büyük zorluk yaşadıklarını hatırlatan Susin, ilkokul için de program hazırlandığını söyledi:
“Okullarda eğitim formasyonu olanların çalışmaları gerekiyor. Türkiye’de Süryanice bilen çok insan var ama Süryani okulu olmadığı için formasyon alabilen hiç kimse yoktu. Çok ciddi sıkıntılar yaşadık. Mardin Artuklu Üniversitesi Yaşayan Diller Enstitüsü bize çok yardımcı oldu. Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mehmet Sait Toprak’ın büyük desteği oldu. Programı baştan sona hazırlayan Toprak, şimdi de ilkokul programını hazırlıyor.”
Sait Susin, Süryani okulu konusunda Türkiye’de çok zaman kaybedildiğini belirterek şunları söyledi:
“ Süryanice en eski dillerden biri. Birçok lehçesi var. Doğu Süryanicesi var, Batı Süryanicesi var. Bizim kullandığımız Batı Süryanicesi. Kitap dili var. Halk dili var. Çeşitli lehçeler var. Bu dilin mutlaka yaşatılması gerekiyor. Süryani Dili ve Edebiyatı alanında Avrupa’da 19. yüzyılda pek çok enstitü kuruldu. Türkiye’de en son Mardin Artuklu Üniversitesi’nde kurulan bölüm var. O bölüm de maalesef dört, beş yıl hiçbir iş yapmadı. Şimdi akademik çalışmalar yapıyorlar. Batı kütüphanelerine gittiğinizde İngilizceye ve Fransızcaya çevrilmiş pek çok Süryanice eser var. Türkçe çevirilerin sayısı ise bir elin parmaklarını geçmiyor.”