Demokrasi ve insan haklarına her zamankinden fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz.
15 Temmuz akşamı harekete geçen tanklar Türkiye’ye bir dehşet gecesi yaşattı. TBMM ve çok sayıda kurum bombalandı, saldırıya uğradı, çok sayıda sivil, darbe girişiminde bulunanların açtığı ateşle ya da attığı bombalarla hayatını kaybetti. Türkiye bir darbe girişimini ve bu girişimin püskürtülmesini televizyonlar karşısında korku ve tedirginlik içinde izledi. Agos olarak ilk söyleyeceğimiz demokrasi dışı her girişimin karşısında olduğumuzdur.
Ancak darbe girişiminin püskürtülmesi ne kadar olumlu bir gelişme ise darbenin püskürtülmesinin ardından girdiğimiz atmosfer o kadar soru işaretleri ile dolu gibi görünmekte. Darbe girişimi öncesi başlayan güç temerküzünün, darbenin atlatılmasın ardından katlanarak süreceği yönünde çok sayıda gösterge mevcut. Bürokrasi, yargı ve akademide yaşanan tasfiye dalgasının nerede duracağı bilinemediği gibi medya üzerinde yaşanacak bir baskının da ipuçlarını görmekteyiz.
Bundan da önemlisi idam cezası, işkence gibi uygulama ve tedbirlerin gayet doğalmışçasına gündeme geldiği, OHAL’in ilan edilebildiği bir döneme girmemizdir. Darbe döneminde yaşanacak uygulamaların devreye girmesi demokratik hayat açısından ciddi sıkıntılar doğuracaktır. Keza darbecilerin adil biçimde yargılanması bu darbeyle gerçek anlamda hesaplaşmak açısından elzemdir. Demokrasi ve insan haklarına her zamankinden fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz.
Agos e-gazeteye ulaşmak için tıklayın.