Uludere İçin Buluşan Kadınlar adalet çağrısı yapıyor

Uludere için çeşitli gruplardan çağrılar gelmeye devam ediyor. Uludere için Buluşan Kadınlar grubu, adalet çağrısında bulunarak imza kampanyası başlattı. Kampanya metninde Uludere yolunda 'kardeşlerimiz parçalandı' ifadesinde bulunan grup, 'Bizler Uludere’ye gidip onların ailelerinin yüzüne bakmış bir grup kadın' olarak 'seslerini duyurmak için elimizden geleni yapacağımıza söz verdik' dedi.

Uludere (Roboski) Katliamı'nın üzerinden 5 ay geçtiği halde sorumluların ortaya çıkarılmaması, ve hükümet yetkililerince yapılan açıklamalar tepki çekerken, Uludere için çeşitli İslami kimlikli çevrelerden adalet çağrıları gelmeye devam ediyor.

Uludere katliamının faillerinin bulunması için dindar yazar ve aydınlardan oluşan 'Uludere için Buluşan Kadınlar' grubu bir imza kampanyası başlattı. 

Bununla birlikte geçtiğimiz hafta içinde ETHA'ya konuşan Halkın Sesi Partisi (Has Parti) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ve Anti Kapitalist Müslüman Gençler adına Muhammed Cihad Ebrari ise, katliamın derinlemesine incelenip, hızla aydınlatılması gerektiği üzerinde duruyor. 

'Yerler ve gökler ancak adalet üzerinde durur'

Önceki gün http://uludereicinbulusankadinlar.blogspot.com/  başlatılan kampanyanın çağrıcılığını Leyla İpekçi, Fatma Bostan Ünsal, Cihan Aktaş, Yıldız Ramazanoğlu, Hidayet Tuksal ve Nihal Bengisu Karaca gibi isimler yaptı.

Kampanya metni:

'Uludere yolunda savaş uçaklarından atılan bombalarla kardeşlerimiz parçalandı. 

Uludere yolunda, sınır kaçakçılığı yapmaya mahkum, aralarında çocukların da bulunduğu bu insanlar bir çatışmada parçalanmadılar. 

Değil tepelerindeki erişemeyecekleri uçaklara doğrultacak, yüzyüze gelinse karşılarındakine yönelecek tek bir silahları olduğuna dair hiçbir açıklama yok. 

Bizler Uludere’ye gidip onların ailelerinin yüzüne bakmış bir grup kadınız. 

Sorumluların bulunmasından başka hiç bir talepleri olmayan ailelerine, seslerini duyurmak için elimizden geleni yapacağımıza söz verdik. 

Hükümet, on yıllar öncesinin, içlerinde bizim de acılarımızın durduğu sımsıkı mühürlü sandıklarının kapaklarını açmaya çalışırken şimdi Uludere’de parçalanan kardeşlerimizi bir başka sandığa sımsıkı mühürlerse, bu sandıkların bu ülkenin hepimizin birlikte yaşayacağı bir yurt olması niyetiyle açıldığına hiçbirimiz inanmayacağız!

Bu nefesimizi kesen, aleni şiddeti haklı göstermeye çalışan açıklamalar lafazanlıktır. 

Kendilerini  savunma ve yaşama hakkı tanınmamış bu otuz dört parçalanmış insanın parçalanma hikayelerinin, muktedirlerin şiddet diliyle kefenlenmiş bir otuz beşinci tabut olarak önümüze fırlatılmasına razı değiliz!

Soruşturmanın açık ve adil bir şekilde yürütülmesini, otuz dört parçalanmış canın hesabının ertelenmeden  şimdi verilmesini talep ediyoruz! 

'Yerler ve gökler ancak adalet üzerinde durur.'

Adalet istiyoruz!'

'Her ay bir Uludere yaşanıyor'

'Bir katliam, ancak bu kadar pişkinliğe ve yüzsüzlüğe maruz kalabilir. Dünyanın hiçbir yerinde bir katliamdan sonra bu kadar iğrenç açıklamalar duymadık' diyen Anti Kapitalist Müslüman Gençler'den Muhammed Cihad Ebrari ise şunları ifade etti:

'Hem Başbakan hem de İçişleri Bakanı sadece son bir haftada değil en başından beri tam bir yüzsüzlük ve pişkinlikle hareket etti. Sorumluluğu da sadece bir bakana, bir başbakana yüklememek gerekiyor. Çünkü bu, genel olarak bir zihniyet meselesi. Bir özür talep etmek, tazminat istemek tabi ki meşru bir şeydir. Ama bu, aslında özür ve tazminatla da geçiştirilecek bir şey değil. Sorunun temeline inmek gerekiyor. Uludere'de hayatın zor koşullarından dolayı, yaşamlarını idame ettirmek için kaçakçılık yapmaya itilmiş gençler nasıl öldürüldülerse, mağdur edildiyse, bizim için aynı şekilde dağa çıkan gerillalar da en az onlar kadar mağdurdur. Onlar da aynı şekilde hayatlarını sürdürmek için, yaşamlarını, haklarını savunmak ve korumak için en az Uludere'de katledilen 34 genç kadar mağdur bir şekilde dağa çıkmıştır. Bizim için gerilla ile Uludere'de katledilenler arasında hiçbir fark yoktur. Bu açıdan her ay bir Uludere yaşanıyor zaten.'

'Uludere'de öldürülen canlar ile savaşta öldürülen canlar arasında hiçbir fark görmüyoruz' diyen Ebrari, bu nedenle sadece Uludere'nin değil, sorunun temelinin çözülmesini istediklerini dile getirdi.

Ebrari, 'Bu kanın bir an önce durması için de barışın gelmesini istiyoruz. Barış taraflarının muhatap alınmasını, Kürt halkının taleplerinin yerine getirilmesini ve barışın tesis edilmesi gerektiğine inanıyoruz' dedi. (Fotoğraf: Etha)

'İnsani ve siyasi bir felakete gidiyoruz'

HAS Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, 'Hükümet ve başbakan, ilk günden itibaren yapılması gerekeni yapmıyor. Yapılması gereken şeyler de çok açık. Bir defa insani boyutuyla açık. Çıkıp 'Evet, bu hataysa hata, kasıtsa kasıt, sorumlusu biziz, bundan dolayı paylaşıyoruz, özür diliyoruz' demeliydi' diye konuştu.

Katilamın sorumlularının soruşturmanın selameti açısından görevden el çektirilmesi gerektiğini belirten Bekaroğlu, şöyle konuştu: 'İnsani ve siyasi olarak bir felakete doğru gidiyoruz. Bir taraftan bu katliam kürtajla karşılaştırılacak noktaya kadar getirildi. Siyasi olarak da hükümet ve başbakan çok açık bir şekilde bildiğimiz eski Türkiye'nin reflekslerini vermeye başladı. Eski Türkiye'nin refleksleri neydi, devlet için insan feda edilebilirdi. Şu andaki mantık da bu. Yani 'Birlik için, bütünlük için, devlet için insanlar feda edilmiştir, bunu unutun' diyor. Eski, Kemalist Türkiye'dir bu. Devletçi, devleti kutsayan bir kafadır bu. Çok net bir şekilde ortaya çıktı. Çok açık ki başbakan, değişim dinamiğini bıraktı, devlet oldu. Devlet de eski devlet, değişmiyor.'

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in açıklamaları için 'insan olarak tuhaf' diyen Bekaroğlu, ancak Şahin'in istifa etmesi gerektiğini, ancak bunun yeterli olmayacağını söyledi. Bekaroğlu, 'O, bildiğimiz devlet refleksini süzgeçsiz bir şekilde ortaya koydu. Yalnızca Şahin'in istifasıyla bu iş oldu-bitti noktasına gelir. Hayır, böyle de bitmemeli. Hükümetin, başbakanın tavrı önemlidir' dedi.

'İdari soruşturma hızla tamamlanmalı'

Mazlum-Der Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal, katliamın adli ve idari olmak üzere iki boyutu olduğunu söyledi. Ünsal, şöyle konuştu: 'Adli soruşturma kısmı, nispeten daha uzun sürebilir. Nihayetinde soruşturma açılacak, ifadeler alınacak, iddianame hazırlanacak vs. Ancak burada hükümetten beklenen, idari soruşturmanın hızla yapılması ve sonuçlandırılmasıdır. Soruşturmanın bu boyutu başbakanın yetkisi altındadır ve bu süreci hızlandırabilir. Olayın üzerinden neredeyse 6 ay geçtiği halde hala idari soruşturma dahi tamamlanmış değil. Bu çok uzun bir süre. Bu da, kamuoyunda bir güvensizlik ve şüphe yaratıyor. Başbakan olayın hata olduğunu söylüyor. Demek ki elinde kesin bilgiler var. O halde hızla idari soruşturma sonuçlandırılmalı ve elde edilen sonuçlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Bu olay hızla aydınlatılmalıdır. Bizim talebimiz budur.'

(vE)