Ermenistan’ın ikinci en büyük şehri olan Gümrü, kültürel ve mimari bakımdan da önemli bir mirasa sahip. ‘The Doors of Gyumri’ (Gümrü’nün Kapıları) adlı projesi çerçevesinde bu tarihî şehirde bulunan eski yapıların kapılarını fotoğraflayan Azniv Tadevosyan’la fotoğraf çalışmaları ve Gümrü üzerine konuştuk.
‘Gümrü’nün Kapıları’ projesi nasıl bir hedefle yola çıktı?
Birkaç ay önce başladığım bir fotoğraf projesi bu. Asıl hedefim, Gümrü’nün o görkemli kapılarını halka göstermekti. Birkaç ay boyunca kapıların fotoğraflarını çektim ve nihayet tüm bu kareleri bir araya getirdim. Proje böyle şekillendi. Fotoğrafladığım kapılar, bölgedeki mirasın yalnızca bir kısmını yansıtıyor. Gümrü’nün muhteşem kapılarını aramaya ve belgelemeye devam edeceğim.
Sizi bu fotoğrafları çekmeye iten ne oldu?
Gümrü’de doğup büyüdüğüm için, çocukluğumdan beri bu şehre bağlılık hissediyorum. Üniversite eğitimi için gittiğim Yerevan’da, Gümrü’nün, trajik bir hikâyesi olan, üzgün bir şehir olduğunu düşünülüyor. Öyle olmadığını göstermek için ilgi çekecek bir şey yapmak istedim ve ilk adımı ‘Gümrü’nün Kapıları’ projesiyle attım. Şehrin güzelliklerini, sevimli sokaklarını, bilinmeyen köşelerini göstermeyi hedefledim.
Sonra, Yerevan’dan arkadaşlarımla yaptığımız bir Gümrü gezisinde, bu şehre büyük bir ilgi duyduklarını gördüm. Bu da bana, Gümrü’de özel geziler düzenleyecek bir tur şirketi açma konusunda ilham verdi. Bu yaz ilk turumu düzenlemeyi planlıyorum.
Gümrü 1988’de çok büyük bir deprem geçirdi. Fotoğrafları çekerken, depremin izlerini gördünüz mü?
Gümrü’nün fotoğraflarını çekerken, depremden önce nasıl bir yer olduğunu, bu yıkım yaşanmasaydı nasıl bir yere dönüşebileceğini düşündüm. Böyle büyük bir trajedinin ardından iyileşmenin ne kadar zor olduğunun farkındayım ama toparlanmaya çalışmazsak, bu durum sonsuza dek sürer. Gümrü mutsuz bir şehir değil; aksine canlı bir yer. Gümrülülerin mizah anlayışı da çok gelişmiştir. Bana düşen asıl ve en zor iş, yaşadığım şehirde gizli kalan bu güzel ayrıntıların kilidini açmak için doğru anahtarı bulmak.
Yerevan’daki bazı eski yapılar, restorasyon veya yenileme adı altında yıkılarak eski görkemini, güzelliğini kaybediyor. Aynı tehlike Gümrü için de geçerli mi?
Depremde Gümrü’deki yapıların hepsi yıkılmış değil ama sorun şu ki, bu yapılar halen yenilenmedi. Şehrin çok önemli bir tarihsel ve kültürel mirası olmasına rağmen, bu değerlerin farkında olan insanların sayısı çok az. Bu sorunun üstesinden nasıl geleceğimizi tam olarak bilmiyoruz.
Kars ve Gümrü coğrafi, kültürel ve mimari olarak birbirine çok yakın iki şehir. Aynı projeyi Kars’ta da hayata geçirmeyi düşünür müsünüz?
En büyük hedeflerimden biri, Kars’ın o görkemli yapılarını ve şehrin güzelliğini kendi gözlerimle görmek. Ne zaman fotoğraflarına baksam, çok etkileniyorum. Oraya gitmek sadece bu projem için değil, genel olarak, kendim için istediğim bir şey. Projenin devamında, Tiflis’teki Ermeni mahallesi Avlabari’nin kapılarını da fotoğraflamak istiyorum. Bu eski mahalle, birçok muhteşem yapı barındırıyor.