İsrailli gazeteci ve biyografi yazarı Sarit Yishai-Levi, yarın saat 15.00’te İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali kapsamında “Roman ve Biyografilerde Kimlik Algısı” isimli panelde konuşmacı. Kudüs’ün en güzel ama en talihsiz kadınlarında biri olan Nora’nın biyografisini “Kudüs Güzeli”ni ismiyle kitaplaştıran Levi, ‘Nobel ödül kazanmış olan Orhan Pamuk’un çok büyük hayranıyım’ diyor.
İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali dün başladı. Bu yıl “Şehir ve Sesler” temasını işleyen festivalde birçok yazar okuyucuyla buluşacak ve romanlarına ve yazım süreçlerine dair ayrıntılar paylaşacak. 15 Mayıs’a kadar devam edecek festivalde yarın “Roman ve Biyografilerde Kimlik Algısı” konuşulacak. Kuzguncuk Nail Kitabevi’nde saat 15.00’teki panelin katılımcıları Türkiye’den Liz Behmoaras ve İsrail’den Sarit Yishai Levi. İki kadın yazarın panelinde yazdıkları biyografiler ve biyografilerin yazımı sırasında metne ne kadar kendilerini koydukları tartışılacak. İsrailli Sarit Yishai-Levi, “Kudüs Güzeli” isimli kitabından yola çıkarak, deneyimlerini aktaracaklar arasında. Levi, İspanyol kökenli bir ailenin sekizinci kuşak bireyi olarak Kudüs’te dünyaya geldi. Tel Aviv Üniversitesi’nde eğitim gördü. Kariyerine gazetecilikle başladı.
Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Yaser Arafat, suikaste uğrayan başbakan Yizhak Rabin’in eşi Lea Rabin ile röportajları çok ses getirdi. Yazdığı biyografilerin yanı sıra üç kurgu dışı bir de çocuk kitabı kategorisinde eserin yazarıdır. “Kudüs Güzeli”, 2013’te yayımlandığı andan itibaren 200 bin adet satarak İsrail’in çoksatar listesinde yer aldı. Türkiye, Almanya, İtalya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlanan eser, vizyon filmi haline gelme yolunda.
İlk romanınız uluslararası bir başarı kazandı. Gazeteci olarak yıllardır edindiğiniz deneyimlerin bir yazar olarak kariyerinize nasıl bir katkı sağladığını düşünüyorsunuz?
Basın için yazılan yazıların düzyazıdan çok daha farklı olduğunu düşünüyorum. Haber yazısı yazarken kelime sayılarıyla sınırlandırılırsınız, halbuki roman yazarken çok daha fazla olasılık var. Benim bir yazar olarak yazdıklarımın haber için yazdıklarımdan farklı olduğunu düşünüyorum. Basın için yazılanlar daha objektif ve gerçekçi olmalı. Roman yazarken daha derinlere inebilir ve hikayenin çeşitli katmanlarında keşifler yapabilirim. Ama şunu söylemeliyim ki Kudüs Güzeli romanım için araştırma yaparken doğru ve eksiksiz olmamda ve faydalı olacak tüm detaylara dikkat edebilmemde gazetecilik geçmişimin oldukça yararı oldu.
Bazı insanlar tek bir alanda istikrarlı ve hayat boyu süren bir işe sahip olmak isterler. Ama siz kariyerinizde çok radikal bir değişiklik yaptınız. Yazarlığın şu an sizin için son adım olduğunu söyleyebilir misiniz?
Hayatımda yaptığım her şey benim şu anda olduğum yere gelişimde bir anlam ifade ediyor. Yazar olma hayatım boyunca kurduğum bir hayaldi. Hayalimi gerçekleştirdim, kitap yazmaya ve basmaya devam ederek hayalimi devam ettirmek niyetindeyim. Şu an yazdığın yeni romanımın son bölümündeyim.
Bir röportajınızda akranlarınıza söz konusu hayalleri takip etmek ve hayatta başarı elde etmek olunca yaşın hiçbir anlam ifade etmediğini söylemişsiniz. Bu kez İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali – İTEF kapsamında genç okurlarla buluşacaksınız, onlara mesajınız ne olur?
Hayalleri gerçekleştirmede yaşın bir engel olmadığına inanıyorum. Bir insan hangi yaşta olursa olsun değişebilir ve değişiklikler yapabilir. Benim için yaş sadece basit bir sayı. Sanırım gençlere hayal etmeyi bırakmamalarını, engellere karşı cesaretlerinin kırılmamasını ve umutlarını yitirmemelerini öneririm. Kendinize ve seçtiğiniz yola inanırsanız yapmaya koyulduğunuz şeyi başarırsınız.
"Kudüs Güzeli" romanınızın hikayesinde bir aileyi ve özellikle ailedeki kadınların yaşamını anlatıyorsunuz. İlk romanınızı göz önünde bulundursak güçlü bir kadını nasıl tanımlarsınız? Güçlü bir kadın portreniz nedir?
Benim için güçlü kadın zayıflığını kabul edebilen kadındır. Savunduğu şeyden vazgeçmeyen ama aynı zamanda geri çekilebilen ve tavırlarını yumuşatabilen birisidir. Güçlü bir kadın hayatın şiddetinin onu yıkmasına izin vermez, en aşağıdaki noktadan yükselebilir ve yukarıya tırmanabilir. Sevdikleri için nasıl orada olması gerektiğini bilir, destekleyici olabilir ama aynı zamanda yardımları da kabul edebilir. Güçlü bir kadın sevebilmeli ve sevilebilmelidir.
Türkiye’yi sıklıkla ziyaret ediyorsunuz. Türk edebiyatıyla bir bağınız var mı? En sevdiğiniz yazarlar kimler?
Türkiye’yi seviyorum. Bence dünyadaki en muhteşem ülkelerden birisi, Türk insanları çok nazik ve sevecen. Türkiye’yi birçok kez ziyaret ettim- İstanbul, Riviera bölgesi, Kaçkar dağları, Karadeniz ve muhteşem Kapadokya’da bulundum. Nobel ödül kazanmış olan Orhan Pamuk’un çok büyük hayranıyım ve İbranice basılmış birkaç kitabını okudum. En sevdiğim yazarlarsa Ernest Hemingway, Scott Fitzgerald, Elsa Morante ve Ayn Rand.