Baharın gelmesiyle, Ermeni toplumunun tiyatro toplulukları birer birer seyirciyle buluşmaya başladı. 11 yıl önce bir grup ‘tiyatro âşığı’ gencin kendi imkânlarıyla kurduğu Inger Tiyatro Topluluğu’nun yeni oyunu ‘Kabare’, 5 Nisan’da izleyiciyle buluşacak. Inger’in kurucusu ve yönetmeni Aras Nas’la, topluluk ve beşinci oyunları ‘Kabare’ hakkında söyleştik.
KARİN BAL
karinbal89@gmail.com
- Inger nasıl kuruldu?
Ben tiyatroya âşık biriyim, her şey bununla başladı aslında. Okul sıralarındayken çeşitli oyunlarda rol alıyordum. O dönem toplumumuzda böyle tiyatrolar çok yoktu, bu alanda bir boşluk gördüm. 2005 yılında kuzenimle birlikte, bizim gibi tiyatro sevdalısı on arkadaşlarımızla bir araya gelip gençlik tiyatro grubumuzu kurduk.
- Bugüne dek hangi oyunlarla izleyici karşısına çıktınız?
İlk oyunumuz, 2005’te Feriköy Nazar Şirinoğlu Salonu’nda sahnelediğimiz, Anton Çehov’un ‘İnsan Denen Garip Hayvan’ıydı. 2007’de benim yazdığım ‘Vasiyet Pastanesi’ adlı oyunu sahneledik. 2009’da ‘Haydi Karına Koş’la, son olarak da 2014’te ‘Şimdi Olmaz Sevgilim’ adlı oyunla seyircilerle buluştuk. Bu oyunların hepsi komedi türündeydi.
- Neden hep komedi türü tercih ediliyor?
Bence tiyatro gruplarının yaşadığı en büyük sıkıntı bu. Ben de dolu salona 15-20 kez dram oynayalım isterim ama maalesef olmuyor. Aslında bu, biraz da seyirci kaygısından kaynaklanıyor. Günümüz koşullarından mı yoksa hayatlarındaki depresif durumdan mı bilemiyorum ama, insanlar gülmek istiyor. Bu da ister istemez bizi komediye itiyor. Ermenice oyun sahnelemeyi de çok istiyoruz. Bir oyun ortaya çıkana kadar en az üç-dört ay emek veriyorsunuz. O kadar provanın ardından, seyirci yokluğu nedeniyle iki oyundan sonra devam edememek insanı üzüyor.
- Inger’i dernek tiyatrolarından farklı kılmak için neler yapıyorsunuz?
Toplumumuzun tiyatro geleneği çok eskilere dayanıyor. Eskiden çok sayıda tiyatro grubu ve daha yoğun bir üretim vardı. Ancak artık çok oyun üretmek mümkün olmuyor. Inger, yaş ortalaması olarak toplumumuzdaki en genç tiyatro grubu. Herkesin emeğine saygımız var, fakat biz farklı işlerle ortaya çıkalım istedik. Tabii ki alkış almak için sahneye çıkıyoruz ve gerçekten beğenildiğimizi hissetmeyi de istiyoruz. Bir önceki oyunumuzda bu isteğimizin karşılığını fazlasıyla aldık. İnsanlar laf olsun diye mi yoksa gerçekten beğendiği için mi tebrik ediyor, rahatlıkla anlaşılabiliyor. Oyun çok iyi olabilir ama beğenilmesi için bu yeterli değil. Oyuncuların enerjileri ve rolün kendilerine ne kadar oturduğu da önemli. Buna çok dikkat ediyoruz. Öte yandan, katılmak isteyenlerin sayısı yüksek olduğunda oyuna göre fazladan roller yaratıyorum. Geçen yıl Şehir Tiyatroları’nın kuruluşunun 100. yıldönümü kutlamaları kapsamında Kerem Yılmazer Sahnesi’nde oyunumuzu sahnelememiz, bizim için profesyonel bir deneyim oldu.
- Yeni oyununuz ‘Kabare’den bahseder misiniz?
‘Kabare’ bizim için de ilginç bir deneyim olacak. Hatırladığım kadarıyla dernek tiyatrolarında pek fazla örneği yok. 80’li yıllarda Devekuşu Kabare’nin oynadığı skeçlerden beşini seçtik. Bunlara Yılmaz Erdoğan’ın ‘Otogargara’ adlı oyunundan bir skeç daha ekledik. “Riskli bir iş mi yapıyoruz acaba” diye düşünmedik de değil, çünkü daha önce skeçleri Zeki Alasya, Metin Akpınar, Yılmaz Erdoğan, Nevra Serezli gibi usta oyuncular oynamış. Dönemlerinin gişe rekorları kıran en popüler oyunları bunlar. ‘Kabare’ için yaklaşık dört aydır çalışıyoruz. Ortaya çok eğlenceli bir oyun çıktı, izleyenlerin keyif alacağını düşünüyorum. Bu yıl kadromuzda Arda Asigian, Arden Akbaş, Aren Sağbaş, Aren Semerciyan, Clara Sera Altıparmak, Diana Çilingiryan, Garen Nazaretyan, Nadin Taş Mığdıs, Narod Maraşlıyan, Pelin Dülgeroğlu, Sera İyona Çakmakçı ve Serdar Arzuman var.
- Seyircide nasıl bir etki yaratmak istiyorsunuz?
Oyundan çıkıp evlerine gittiklerinde bizi başarılı bir ekip olarak hatırlasınlar istiyoruz. 2014’te sahnelediğimiz ‘Şimdi Olmaz Sevgilim’ oyunumuz çok beğenilmişti, halen hatırlanıyor. Yeni oyunumuz için davetiye isteyenler “ ‘Şimdi olmaz Sevgilim’i siz oynamıştınız değil mi?” diye soruyorlar. Amacımız tam da bu; her sene çıtamızı biraz daha yükselterek, seyircinin aklında kalıcı olmak istiyoruz.