'Adım Klara, soyadım Yeteroğlu. Sanırım bu her şeyi özetliyor'... Birincilik kazandığı yazısına bu satırlarla başlamıştı. Yazısıyla 'Ahmet Rasim yaşıyor' adlı yarışmada birincilik kazanmasının yanı sıra farklı bir şekilde gündeme oturan Klara basının da ilgi odağı oldu. Akşam gazetesinin sorularını yanıtlayan Klara, 'Adım Klara... Dilara, Alara değil. Adım yabancı,soyadım Türk. Ben de insanım. İsmimle yargılamalarını istemiyorum...' şeklinde konuştu.
Klara Yeteroğlu, Erdil Koleji 8. sınıf öğrencisi. Dün internetteki hemen hemen tüm sitelerde 'haber' oldu. Televizyon kanalları, konuk etmek için yarışa girdi. Gazeteler röportaj talebinde bulundu. Ne oldu da Klara bir günde medyanın ilgisine mazhar oldu?
'Türkiye'de Ermeni Olmak' diye yazdı, Klara. Bu köşe yazısıyla da Darüşşafaka Lisesi'nin 'Ahmet Rasim Yaşıyor' yarışmasında birinci seçildi. Dün bu Klara'nın bu başarısını aktaran Akşam gazetesinden Funda Özkan bugün de gazetesinde ailesi ve kendisiyle yaptığı geniş röportajı yayınladı. Özkan'ın haberi şöyle;
Jüri başkanı olduğum yarışmada, bu yıl yine gazeteci meslektaşlarımla birlikte ince eledik, 100'e yakın köşe yazısı arasından ödüle layık olabilecekleri seçtik. Klara'nın köşe yazısını ilk okuduğumda duygulandım. 14 yaşındaki bir çocuğun kalbinden geçenleri, Türkiye'de bırakın dinini ismiyle dahi azınlık olmanın sıkıntılarını, aynı zamanda coşkularını anlatıyordu.
'Kendimi bildim bileli bir tarafım Türk ve Müslüman, diğer tarafım da Ermeni ve Hıristiyan. Son yıllarda ülkemizde meydana konmak istenen bazı kavgaları ve anlaşmazlıkları görünce aklıma sorular geliyor. Neden yüzyıllarca bir arada yaşayan bu iki dost topluluk birbirine düşürülmek isteniyor? Acaba ben hangi tarafta olmalıyım? Ya da bir tarafta olmak zorunda mıyım?' diyordu, Klara köşe yazısında.
Onun köşe yazısı, ABD'deki Ermeni Soykırımı Araştırma Merkezi'nin (Armenian Genocide Recource Center), internet sitesinin manşetinde yer aldı. 'To be Armenian In Turkey' (Türkiye'de Ermeni Olmak) diye.
1915 Ermenileri adlı blog'unda haber oldu ve birçok Ermeni sitesinde.
Bu sitelerin hepsi, 'noktası'na dokunmadan, yorum yapmadan aktardı, Klara'nın yazısını.
Dün sohbetimizde bir cümlesi beni çok etkiledi: 'Adım Klara, Dilara, Alara değil.'
Ve ardından gelen şu cümleleri:
'Yazımda 'Benim adım Klara soyadım Yeteroğlu. Sanırım bu her şeyi özetliyor' diye yazmamın nedeni de şu: 'Adım yabancı, soyadım Türk. Farklı bir insan değilim. Bana farklı bakmaları hoşuma gitmiyor. Adın Klara mı gerçekten diyorlar. İsmimle yargılamalarını istemiyorum. Beni ben olarak tanısınlar, sonra yorum yapsınlar. Aslında tüm yabancı isimlere de aynı şeyleri yapıyorlar.'
BIRAKSALAR BARIŞ İÇİNDE YAŞARIZ
Klara Yeteroğlu, 'Ben annesi Türk, babası Ermeni olan biriyim' diyor.
Soruyorum, yarışmaya katılırken hangi duygularla yazısını kaleme aldı: 'Türkçe öğretmenim makale yarışması için 'Özellikle Klara senin katılmanı istiyorum' dedi. Düşündüm, bu konuyu dile getirmek istedim. Ermeni konusunu haberlerde çok görüyorum. Fransa'daki son olaylar, ABD'deki Ermeniler, hiç benim bildiğim gibi değil. Ben çok farklı yaşıyorum. Yazılanlar ile yaşadıklarım farklı. Ben Ermenilerin böyle bilinmesini de istemiyorum. Geçmişte yaşanan, geçmişte kalsın istiyorum.'
Klara şöyle yazmıştı: 'Bence sorun yine dış kaynaklı güçler. Bizim bu ülkede rahat olmamızı istemiyorlar. Ben hem Türk'üm hem de Ermeni. Ben aslında Türkiyeliyim. Benim gibi düşünen insanların da çok olduğunu düşünüyorum. Yeri geldiğinde Kurban Bayramı'nı yeri geldiğinde Noel'i kutluyoruz. Biz herkese saygı duyuyoruz ve herkes de bize saygı duyuyor.'
- Anne tarafının Müslüman, baba tarafının Hıristiyan olması nasıl bir duygu?
'Keyfi daha çok. Çocukken, bayram çok olunca da harçlığım daha çok oluyordu. Şanslıyım. İnanç konusunda hiçbir zorlamaları olmuyor. İstemesem kiliseye de gitmem. İki inancı da yaşayabiliyorum. İkisi de öğreniyorum. Neden Ermeniler, Türklerle sorun yaşasın ki? Burada Türk ve Ermenileri bıraksalar hiçbir sorun çıkmayacak. Burada biz barış içinde yaşıyoruz.'
Evlenmemize karşı çıkan çok oldu
Dİlek Yeteroğlu ev hanımı, Murat Yeteroğlu kuyumcu. Ehliyet kursunda tanışmışlar. Murat Yeteroğlu espriyi patlatıyor: 'Ehliyet alana, gelin veriyorlarmış.'
- Zengin kuyumcu musunuz?
Orta halliyim. Erkek zinciri yapıyorum. Bir mağazaya ortağım, kendi imalathanemiz de var.
Dilek hanım ekliyor: 'Ben, fakirken tanıdım onu.' Klasik Türk filmi repliğini ekliyor: 'Fakir ve gururluydu.'
CEMAAT BENİ ÇOK SEVDİ
- Ailelerde sıkıntı oldu mu?
D.Y: Çok oldu. Benim ailemde sıkıntı olmadı çünkü babam hayatta değildi. Babam hep 'çocuklarım kimi severse, onunla evlensin' demiş. Bir nevi vasiyet. Ablam annem karşı çıkmadı, amcamlardan biraz tepki oldu. Benimle görüşmediler, Murat Ermeni olduğu için, 4 yıl kadar konuşmadılar.
M.Y: Asıl sıkıntı benim tarafta oldu. İşim bile bozuldu. Cemaatten iş vermediler Klara doğana kadar.
D.Y: Ermeni cemaatinin nüfusu az olduğu için mümkün olduğu kadar cemaat içinde evlilik olsun istiyorlar. Övünmek gibi olmasın, cemaat beni çok sevdi. Sen farklı geldin, biz farklı düşünüyorduk derler. Kayınvalidem bile artık 'sen benim kızımsın' diyor.
Hedefi estetik cerrahlık
- Büyüyünce ne olmak istiyorsun Klara?
Estetik cerrah.
- Son dönemdeki yüz nakilleri mi bu kararında etkili oldu?
Yok, uzun zamandır istiyorum, üç yıldır.
Annesi ekliyor: 'Beni kobay olarak kullanacakmış.'
O ara torpil istiyorum.
Gülüyor Klara: 'Estetik cerrah olmak istediğimi söylediğimde herkes beni de ameliyat et diyor.' Annesi ekliyor: 3.5 yaşında okumayı söktü, geçen sene okul birincisiydi. İleride de müşterisi hazır...
AK PARTİ'Yİ OSMANLI'YA BENZETİYORUM
Baba Murat Bey anlatıyor: 'İstanbul'a geldiğimiz dönemlerde,
Musevilerin sinagogu bombalanmıştı. O dönemlerde çok tedirgindik. Bize de bir şey yaparlar mı diye. AK Parti bizi çok rahatlattı.
AK Parti'nin azınlıklarla ilgili siyasetini Osmanlı'ya benzetiyorum.
AK Parti döneminde de tüm vakıf arazileri, mülkleri geri verildi. Hatta dediler ki, 'Biz iktidardan gitsek bile, bir daha sizden geri almasınlar.' Türkiye'de 30 bin, 40 bin kişiyiz. Şehirlere bölseniz komik rakam çıkıyor. Bu, oy için yapılmaz'
ÇOCUKKEN SORARLARDI: ASALA MISIN?
BABA Yeteroğlu şöyle devam ediyor: Sivaslıyım. Üç kardeşiz. Ortaokul mezunuyum. 6 yaşında kuyumculuğa başladım. Babam karayollarında işçi olarak çalışıyordu. Sivas'ta yaşadığımız zamanlarda, Ermeni olduğumuz için gurur duyduğumuz dönemler oldu. El üstünde tutuluyorduk. Ancak, babam işyerinde aldığı tepkiler yüzünden ismini değiştirmek zorunda kaldı. Kevork'tu, Tevfik oldu. İşyerinden çıkarmayla tehdit ettiler, Ermeni olduğu için. Ben de okulda birçok kesimden dışlandım.
'AAA AYNI BİZİM GİBİ, ELİ KOLU VARMIŞ'
İlkokuldayken, 'Ermeni'yim dediğimde 'Asala mısın?' derlerdi. Evlendikten sonra Dilek'in köyüne gittik. Dilek'in amcasının hanımı baktı, 'Aaa inanmıyorum aynı bizim gibi. Eli kolu var' dedi. Askerliğimi Güneydoğu'da yaptım. Kuzey Irak'ta 13 ay kaldım, gönüllü gitmiştim. Orada bölük komutamın 'Sen Ermeni'sin burada durman sakıncalı değil mi? dedi. Gerçekten Klara gibi düşündüğüm için orada kaldım.'
Oğlumun adı Fenerli Alex'ten
Klara'nın 7 yaşındaki erkek kardeşi: Alex Berk Yeteroğlu... Baba Murat anlatıyor: 'Bizim Alex, Fenerli Alex Türkiye'ye geldikten 6 gün sonra doğdu. Aslında Alex'i, Brezilya'dayken de yakından takip ediyordum. Dedim ki o zaman, 'Alex imzayı atarsa, çocuğumun adı Alex olacak.' Klara'nın adını da Murat Bey'in kardeşi Kars'ta askerken koymuş. Dilek Yeteroğlu, 'Klara, bazen 'anne bana niye iki isim vermediniz' diye soruyor. Kızım diyorum, kardeşin doğduğunda demek ki daha bilinçliymişiz' diyor