AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu, kadının medyada toplumsal gerçekliğe uygun bir şekilde yer almadığını belirtti. Uslu, dizilerdeki kadın tiplemelerinin genelde 'erkek tarafından kurtarıldığını görüyoruz' dedi ve başörtülü kadınların 'prime-time' dizilerinde yer almadığına dikkat çekti.
TBMM Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinde Medyanın Rolü Alt Komisyonu Başkanı ve AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu, kadının medyada toplumsal gerçekliğe uygun bir şekilde yer almadığını, bu yapının toplumsal değişim çerçevesinde düzelebileceğini belirtti.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Uslu, televizyon dizilerinde cinsellik ve şiddetin dozajıyla ilgili şikayetlere 'Toplumda ne varsa biz onu veriyoruz' yanıtını veren yapımcıları eleştirdi: 'Türkiye'de kadınların yüzde 63'ü başörtülü ama 'prime-time'daki dizilerde başörtüsüne yer yok!'
Kadın erkek tarafından kurtarılıyor
Yeni Şafak gazetesine açıklamalarda bulunan Uslu, 'Dizilerdeki kadın tiplemelerine baktığımızda güzel, haris, tehlikeli kadın tipleri ile çaresiz, hayatın darbesini yiyen kadınlar var. Kurtarıldığında da bir erkek tarafından kurtarılan kadın tiplemelerinin çok olduğunu görüyoruz. Üniversitelerimizde akademisyenler yarı yarıya kadın. Mühendislerin, avukatların, mimarların yüzde 40 oranında olduğunu biliyoruz. Parlamentonun yüzde 15'i kadın. Dizilerde siz hiç siyasetçi kadın tiplemesine rastladınız mı?' ifadelerini kullandı. Uslu, Türkiye'de kadınların yüzde 63 oranında başörtülü olmasına rağmen başörtülülerin dizilerde hiç görülemediğine de dikkat çekti.
Toplumda var dizide yok
Prime-time vaktinde yayınlanan dizilerde başörtülü kadınlara yer verilmediğini eleştiren Zeynep Karahan Uslu, cinsellik ve şiddet görüntüleriyle ilgili tepkilere yapımcıların 'Toplumda ne varsa biz onu veriyoruz' cevabını verdiğini hatırlatarak, bunun gerçeği yansıtmadığını söyledi. Uslu, 'Türk üniversitelerinde bugün toplum mühendisliğinin sona ermesi nedeniyle çok sayıda kadın başörtüsüyle eğitim görüyor. Milyonlarca kadın iş dünyasında ya da evhanımı. Ama Türkiye'de prime-time'da nerede bu kadınlar? Neden şeffaflaştırılıyorlar, neden görmezden geliniyorlar?' sözleriyle tepkisini ortaya koydu. Uslu, geçtiğimiz günlerde katıldığı TV programında bir senaryo yazarının, 'Diziye başörtülü kadın koyalım diye düşündük ama prime time'da başörtülü kadın uygun düşmez denildiği için vazgeçtik' dediğini hatırlattı. Uslu, dizilerde gösterilen aile yapısının bu ülkenin var olan düzenle bağdaşmadığını kaydetti. Uslu, bu çelişkiyi düzeltebilmek için 'özdenetim mekanizması'nın güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
'Medyada cinsiyet ayrımcılığına karşı da harekete geçelim'
AK Parti'li Zeynep Karahan Uslu, kadınlarla ilgili ayrımcılığın yalnız dizilerde değil, haberlerin yazımında da görüldüğünü kaydetti. 'Haber içeriklerinde 'uzman' olarak görüş alınan kadınların oranı dokuza bir. Ama gerçeklik bu değil' diyen Uslu, reklamlardan haber içeriklerine, tartışma ve haber programlarına, film ve dizilere bakıldığında medyada 'büyük resmin' görülebildiğini, bu resimdeki yapının da 'şabloncu' olduğunu dile getirdi. Irk, din, dil ve mezhep gibi konulara ilişkin medyada ayrımcılığı körükleyen yayınların yapılamayacağını belirten Uslu, aksi halde bunun büyük tepkilere neden olacağını kaydederek, 'Aynı anlayışı cinsiyet ayrımcılığına karşı da harekete geçirelim' mesajı verdi.
Medyada etik müfredata girmeli
Uslu, birkaç yıl önce medya okur yazarlığı kavramının hayatımıza girdiğini hatırlatarak, etik ilkeleri öğreten ve cinsiyet eşitlikçi anlayışı yerleştiren derslerin de medya ve iletişim okullarında müfredata sokulması gerektiğini belirtti. Uslu, 'Sektöre insan kaynağı ihraç eden okullarda neden olmasın? İçerikler daha da geliştirici olmalı, cinsiyet ayrımcılığına dikkat çeken müfredat olmalıdır' diye konuştu.
Komisyonu Başkanı Uslu sözlerine şöyle devam etti: 'Türkiye'nin yüzde 82'si cinsel içerikli yayınlardan rahatsız. Yüzde 72'si şiddet içeren sahneler istemiyor. Toplumun çoğunluğu rahatsız olmasına rağmen özdenetim kurumuna başvuran yok. Vatandaş kanal değiştiriyor ama fazla bir şey değişmiyor. Sosyal devlet, çocuğun ruh sağlığı korumak zorunda. Bu konuda RTÜK çalışma yapıyor. Araştırmalarda, çocukların şiddet içeren filmleri izledikçe gerçek dünyada şiddete daha az tepki verdiği, şiddete karşı hoşgörü eşiğinin yükseldiği vurgulanıyor. Böyle giderse çocuklar kadına şiddeti de sıradan görmeye başlayabilir.'
(Kaynak: Yeni Şafak)
(vE)