Ağır şarkıların genç icracısı: Manuş Baba

Manuş Baba, son zamanlarda adını sıkça duyduğumuz, genç bir ses. Kendine özgü yorumlarıyla dikkat çeken ve şimdiden sıkı bir takipçi kitlesine edinen Manuş Baba’yla müziği, konser takvimi ve albüm hazırlıkları üzerine sohbet ettik.

Manuş Baba isminin hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

‘Manuş’u, anneannemin bana yakıştırdığı bir isim olarak, küçüklüğümden beri taşıyorum. Yazları gittiğimiz köyümüzde, uzak bahçelere seslenmek için genellikle kısa isimler kullanılırdı. Manuş adı böyle doğdu. ‘Baba’ ise her zaman sırtımda elini hissettiğim o koca adamdan, babamdan geliyor. Konuşmaya başladığımda ilk olarak “baba” demişim. Bu iki ismi üzerimde taşırken, müzik dışında da, önemli sorumluluklarım olduğunu hissediyorum – insan olmak, sevgiyi, saygıyı ve hoşgörüyü el üstünde tutmak gibi. Birbirimize iyi gelecek şeyleri yakalamanın derdindeyim.

Müziğe nasıl başladınız?

1996 yılında Tarsus’tan göç ettiğimiz Antalya’ya pek alışamadık. Babam, okul yıllarında, gitar çalan bir edebiyat öğretmeni olduğunu, ona özendiğini fakat babası gitar alamadığından içinde ukde kaldığını söylerdi. Antalya’ya yerleştikten bir yıl sonra babam bana bir gitar aldı. Onu bir tuttum, bir daha bırakmadım. Kendimi o gitarla buldum. Ders almaya başladım. Lisede ise gitara mümkün olduğunca yoğunlaştım. Halen Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü’nde eğitim görüyorum. Profesyonel müzik hayatıma da konserler ve albüm hazırlıklarıyla devam ediyorum.

Müziğinizin arabesk bir tarafı var. Özellikle ‘Tabutta Rövaşata’ şarkısının sözleri çok ağır. Bu şarkıların altında ne gibi hikâyeler yatıyor?

Yaşadığım güzel ya da sevimsiz ne varsa, onlardan bağımsız olmayı beceremiyorum. ‘Tabutta Rövaşata’ şarkısını, sevgili Derviş Zaim’in aynı adlı filmini izledikten sonra, filmin bende bıraktığı etkiyle yazmıştım. 27 yaşımın bir hatırası.

Aslen Diyarbakırlı bir ailenin çocuğusunuz. Bu şehrin yaşamınıza ve müzik üretiminize etkisi var mı?

Diyarbakır’ı iki kere gördüm. Yazları tarla işleri için Tarsus’tan Diyarbakır’a köy arabalarıyla giderdik. Köyümüz Çermik’e bağlıydı. Diyarbakır’ın, üzerimdeki etkisi büyüktür. Kendimi anlatırken oradan çok ilham aldım. Ailemden dolayı da şehrin izlerini taşıyorum. Diyarbakır’dan ayrı kalıp, oraları tanıyamadığım için çok üzgünüm, çünkü o topraklarda yaşanmışlıklar var. Son dönemlerde şehirde yaşanan yıkım beni  oraları görme telaşına düşürdü. Bu yüzden de Mayıs ayında şehirde bir konser yapmayı düşünüyorum.  Son dönemlerde acılarla yanıyoruz, çok ölü biriktirdik, diliyorum ki barış gelir.

Daha önceki söyleşilerinizde, Jan Yoors’un ‘Çingeneler’ kitabından bahsetmiş, Roman kültüründen etkilendiğinizi söylemiştiniz. Bu etkinin müzik hayatınızdaki yansımaları nasıl oldu?

Araştırma yazılarından oluşan bir kitap o. Yazar, “Opré Roma!” (Çingene, uyan!) der kitabın başlarında. Benim Roman kültürüyle tanışmam, köye yılın belli zamanları uğrayan Çerçiler sayesinde oldu. Topluluk halinde bütün köyleri gezerlerdi. Köylerde yaşayan insanlarla alışveriş ve takas yaparlardı. Bir düzen içinde, erbaneleriyle, o muhteşem doğanın boşluğunda yankılanan ritim seslerinin eşliğinde yürürlerdi. Tarsus’a yerleştiğimiz dönemde mahallemizde Romanlar vardı. Onların düğünlerine bayılıyordum. Evlerin önlerinde ateşler yakar, çay demler, dans eder, şarkılar söylerlerdi. Müzikal yolculuğumun bir dönemi dünya müziklerine duyduğum merakla geçmiştir. Üniversitede etnik toplulukların müzikleri konulu bazı sunumlar da yaptım.

Sevilen şarkıların cover’larını yapmak riskli olmasına rağmen, insanlar Nazan Öncel, Ahmet Kaya ve Sezen Aksu gibi önemli isimlerin şarkılarını sizden dinlemeyi sevdi. Şarkı seçimlerini neye göre yapıyorsunuz?

Sevdiğim, yıllarca beni etkileyen şarkılar, adamlar, kadınlar hepsi. Etkilendiğim şarkıları yeniden yorumlarken matematiksel işlemlere bulaşmadan, doğal etkilerini korumaya çalışıyorum.

Henüz bir albüm çıkarmadınız. Bu konuda bir çalışmanız var mı?

Albüm olmasa da bir süredir turneler, konserler yapıyoruz. Albüm içinse heyecanlı bir hazırlık dönemi içerisindeyim. Sevgili Nazan Öncel’in de desteğiyle çalışmalar devam ediyor. Kısa bir süre içinde bir maksi single çıkaracağız, albümü ise sonbaharda çıkarmayı düşünüyoruz.

Turne takviminiz belli mi?

5 Mart’ta Samsun’da, 9 Mart’ta Denizli’de, 10 Mart’ta Adana ve 11 Mart’ta Hatay’da olacağız. Yakında Yunanistan’da da bir çalışma yapacağız; Yunanlı sanatçılarla birlikte Türkçe ve Rumca şarkılar söyleyeceğiz. 

Kategoriler

Kültür Sanat Müzik

Etiketler

Manuş Baba


Yazar Hakkında